Magazin dünyasýnýn duayenlerinden bir arkadaþým anlatmýþtý. Türkiye’nin zengin olduðu herkes tarafýndan bilinen iþ adamlarýndan birisi, Ýstanbul’un en marka restoranýna gittiðinde hep ayný yemeði sipariþ ediyormuþ.
Bir, iki, üç, beþ derken arkadaþýmýn dikkatini çekmiþ, günün birinde, “Bu yemeði çok mu seviyorsun?” diye sormuþ. Ýþ adamý en masum haliyle “ Menüdeki Ýtalyanca isimler arasýndan adýný ezberlediðim tek yemek bu, o yüzden hep bunu sipariþ ediyorum” diye yanýtlamýþ bu soruyu.
Bu cevabý duyup dalga geçen bir sürü insan gördüm. Bana göre son derece samimi bir cevap bu, o farkýnda bile deðil ama,, nerede karþýlaþsak elini çok daha kuvvetli sýkýyorum.
Bir de parantez açayým, insanlarýn baþka masalarda kimler var ya da burada olduðumu herkes görüyor mu acaba diye gözlerinin durmadan etrafý taradýðý bu tarz mekanlarda yapýlacak en doðru iþ menüdeki yemeklerin yanýna numara koymaktýr. Bu sayede herkes istediði yemeði söyleyebilir.
***
Bodrum’da iki lahmacun bir ayran 90 lira diye biliyoruz ya, 120 lira olan yerler de varmýþ. Az bilinen bir diðer not Çeþme’den.
Saat 15.00 ile 19.00 arasýnda, belirli plajlarda düzenlenen, gürültülü müzik, çokça dans etkinliklerine giriþ 250 liraymýþ. Bu paraya verenlere sadece bir þiþe su bedava veriliyormuþ. Futbolcularýn olduðu iskele taraflarýnda olmak isteyenlerin 4 saat için ödeyeceði para birkaç bin lirayý bulabiliyormuþ.
Alan razý, satan razý, sana ne diyenler çýkabilir. Kimse kusura bakmasýn, eskiden, zenginliði, býrakýn göze sokmayý, hissettirmek bile ayýp sayýlýrdý.
Daha ilkokul yýllarýnda arkadaþlarýnýn özeneceði yemekleri beslenme sepetine koymayan bir kültür nasýl oldu da bu hale geldi diye, durup düþünmez, durup konuþmazsak hata yaparýz.
***
Bu birkaç saat için binlerce lira hesap ödeyen adamlar ne kadar vergi ödüyorlar bilmem, iþin o kýsmý Maliye’nin derdi.
Ancak deðerini ve anlamýný paradan alan yaþamlarýn özendirici etkisi giderek daha fazla tahribat vermeye baþladý.
Bu garip hali yayan da maalesef medya. Bazen haber yaparak, çoðu zaman da “paran kadar kýymetlisin” denilen yerlerde baþ aktör olarak.
Bu ülkede bilginin, düzgün iþ yapmanýn, namusunla çalýþmanýn yeniden erdem haline gelmesi gerekiyor.
Son bir not daha... Þu meþhur Ferrari marka arabalar var ya... Avrupa’da Ferrari sahiplerinin yaþ ortalamasý son derece yüksektir zira insanlar belirli bir yaþtan sonra Ferrari alacak gelire ulaþýrlar.
Türkiye, Ferrari sahibi olanlar arasýnda en genç nüfusa sahip ilk 3 ülkeden biri. Tüm bunlarda sizce bir gariplik yok mu?