Nelson Mandela'nýn söz olarak biliyorum; "Ben hiç yenilmedim, hep öðrendim" demiþ.
Hayata böyle bakabilenler kaybettikleri yarýþta da, kaybettikleri seçimde de bir þeyler kazanýrlar. Çünkü kaybederken bir þeyler öðrenirler. O þeyler, sonrasý için yol gösterir.
Eleþtirildiðinizde de bir þey öðrenirsiniz. Kulak asmamak yerine kulak kesilirseniz illa ki bir þey öðrenirsiniz.
Bu sözü Türkiye'deki siyaset hayatýna uyarladýðýmýzda ne çýkýyor karþýmýza?
Cumhuriyet Halk Partisi kaybettiði seçimlerden bir þey öðrenmek yerine halkla kavga etmeyi çeçmiþ. Öðrenmemeye inat ettikçe kaybetmiþ. Ve bunun maliyetini tüm Türkiye'ye ödetmiþ. Yani sadece kendisi kaybetmemiþ, Türkiye'ye de kaybettirmiþ. Oysa kaybettiðinde külahý önüne koyup düþünse, Mandela'nýn tefekkürü misali "Hiç kaybetmedim, hem öðrendim" diyebilse bugün Türkiye'nin siyasi iklimi daha yumuþak olurdu. Yaþadýðýmýz bunca darbe ile demokrasimiz ve ekonomimiz yaralanmamýþ olurdu. Yatýrým hamlelerimiz, savunma sanayimiz, enerji alanýndaki atýlýmlarýmýz bu kadar gecikmezdi.
FETÖ gibi bir melanet içimizde bu denli yuvalanamazdý.
ABD kýlcal damarlarýmýzda akan kanda dahi istihbarat toplayan bir yapýyla Türkiye'yi avucunun içine alamazdý.
Kürtler anadillerini dahi konuþmaktan men edilmez, PKK'nýn kendine meþruiyet alaný saðlamaya çalýþtýðý toplumsal, siyasal sorunlar derinleþmezdi.
CHP'nin bu öðrenmeme inadýnýn Türkiye'ye bir maliyeti de, iktidar alternatifi olamamasýnýn siyasete getirdiði tatsýzlýk. Gerçek anlamda siyaset üreten bir parti olarak temayüz edemediði için hiçbir zaman sað partilerin rakibi olamadý.
Demokrat Parti'den itibaren iktidara gelen tüm partiler için asýl rakip, darbe yapmakla tehdit eden ordu ve 1960 darbesinden sonra siyasetin elini kolunu baðlamak üzere ihdas edilen vesayet kurumlarý oldu. CHP ise bu vesayet kurumlarýnýn arkasýna sýðýndý hep. Hazýr yiyici olmayý tercih etti. O kadar ki yönetme yetenekleri tümden köreldi. Devletin güvenlik reflekslerinden dahi uzaklaþtýlar. Günün sonunda Kýbrýs sorunundan Doðu Akdeniz'e, PKK'dan FETÖ'ye Türkiye'nin varlýðýný ve birliðini tehdit eden politikalar ve yapýlardan taraf eðilimlerin kendine yer bulduðu bir partiye dönüþtürler.
Bu tarihi okuma Cumhuriyet'le yaþýt... Bunun son 22 yýlýný ayrý deðerlendirmek gerek. Çünkü CHP ilk kez arkasýna sýðýndýðý darbeci güçlerin himayesinden yoksun kaldý. Bu yoksun kalýþ maalesef CHP'yi, devlet düþmaný örgütlerin menfaatlerine hizmet eder hale getirdi.
CHP'nin bu savruluþu da öðrenmemekte inat etmesiyle ilgili.
Tayyip Erdoðan'dan çok þey öðrenebilirlerdi. Çünkü ilk kez karþýlarýnda Türkiye'nin makus talihini deðiþtirecek kadar güçlü, kararlý, risk alabilen, kafa tutabilen biri çýktý. Türkiye için bir þans oldu Erdoðan. Bu fýrsatý CHP kendisini dönüþtürmek için kullanmadý. Matematik hesaplar yaparak muhalif bir blok oluþturmak ve topluma kutuplaþtýrýcý bir zehir enjekte etmek yerine öðrenmeyi tercih edebilirdi. Böylece CHP'yi gerçekten iktidar alternatifi haline getirebilirlerdi.
Þimdi Tayyip Erdoðan "Bu benim son seçimin" dediði için þoka girmiþ durumdalar. Ne yaptýlarsa Erdoðan'ý yenemediler. Þeytanýn aklýna gelmeyen planlar yaptýlar, ABD Baþkanýndan PKK yöneticilerine kadar herkesle iþbirliði yaptýlar ama Erdoðan'ý ne sandýkta yenebildiler ne de darbe ile indirebildiler.
Millet Erdoðan'a sahip çýktý.
Cumhurbaþkaný Erdoðan, hiç yenilmeyen çünkü hep öðrenen bir lider olarak Türkiye tarihine adýný kazýdý.
Bu millet onu ikinci kurucu lider olarak anacak. Türkiye'yi ikinci kez baðýmsýzlaþtýran lider!