Sömürgeciler için Yunanistan, Osmanlıya karşı maşa idi. Uzaktan müdahale işe yaramayınca, Yunanistan’ı işgal edip, Venizelos’u işbaşına getirdiler.
Osmanlı İmparatorluğu için Birinci Dünya Savaşı, olanı koruma ve saldırıya karşı savunma savaşıydı. Müttefikler, savaş daha başlamadan Osmanlı ülkesini kendi aralarında pay etmişler ve ülkeden başka parçalar vermeyi vadederek taraftar toplamışlardı. Londra ve Paris açıkça Türk-Müslüman unsurun ‘Avrupa’dan atılmasını’ konuşuyordu. Balkan Savaşı sonucu Balkanlar terk edilmiş, Ege Adaları bırakılmıştı. Şimdi, saldırganların hedefi Boğazlar ve İstanbul, Anadolu ve Basra - Hicaz - Süveyş arasıydı.
Birinci Dünya Savaşında Osmanlı İmparatorluğu kendini savunurken, Yunanistan, saldırı ve genişleme maksadıyla savaşa katılmıştır. Yunanistan’ın genişleme hedefinde Balkanlar, Ege ve Anadolu vardı. Bu alanların tümü Osmanlı ülkesiydi.
Savaş boyunca ve sonrasında Osmanlıya karşı hep yerel maşalar kullanılmıştır. Yunanistan, bu maksatla kullanılan ilk bölgesel maşadır. Yunanistan’ın içinde maşa olmak-olmamak ya da hangi devletten yana maşa olmak konusunda siyasi ayrılık çıkınca da Londra-Paris tereddütsüz kendi adamları Venizelos’u parlatıp, zor kullanarak işbaşına getirmişlerdir... Yunanistan’ı kendi yanlarında savaşa sokacak Venizelos’u işbaşına getirmek için İngiltere ve Fransa önce Selanik’i sonra da Aralık 1917’de Atina’yı işgal etmiştir. Venizelos taraftarları işgal ordusunun yanında kendi Yunan askerine saldırmıştır. Alman taraftarı’ olduğu gerekçesiyle Kral Konstantin’i bir Fransız siyasetçi ‘Atina’yı yakarım’ tehdidiyle tahttan indirmiştir. İşgalci, yayılmacı Venizelos’un şimdi ‘büyük devlet adamı’ olduğu hikayesine inanmak için tarih bilmemek yeterlidir.
Savaşın dördüncü günü olan 4 Ağustos 1914’te Alman İmparatoru Wilhelm, bir başka akrabası olan Yunan Kralı Konstantin’e, Almanya’nın yanında savaşa katılma çağrısı yapmıştı. Wilhelm, uygulanacak planı da söylemişti: Bulgaristan ve Romanya Almanya’nın yanındalar. Goeben ve Breslau İstanbul’a gidiyor, onlar da Osmanlıyı savaşa sokacak...
Yunan Kralı, akrabalık hatırına da olsa, savaşa girmek istemediğini söylemişti. Başbakanı Venizelos ise, Yunanistan’ı İngiltere’nin bölgedeki maşası yaparak kazanım sağlamak niyetindeydi.
Savaşın üçüncü haftasında 18 Ağustos 1914’te Venizelos, Londra’ya ‘Osmanlıya karşı Yunanistan’ın İngiltere yanında savaşa girmeye hazır olduğunu’ söyledi. Bu Venizelos’un şahsi tercihiydi ve Osmanlı İmparatorluğu daha savaşta bile değildi. Gerçi Donanma Bakanı Churchill aylar öncesinden Yunanistan’ı Osmanlıya karşı savaşa sokmaya niyetliydi, ancak Dışişleri Bakanı Grey, Rusya’nın Yunanistan alerjisini bildiği için, Churchill’i engelliyordu.
Londra yine de Atina’yı yedeklemeye kararlıydı ve ‘Osmanlı saldırırsa, Londra Atina birlikte savaş açar’ diye bir anlaşmayı Kral ve Atina’daki İngiliz askeri temsilcisi imzaladı. Venizelos’a bu yetmiyordu, önce istifasını verdi, kabul edilmeyince de Kralla açıktan ve İngiltere adına itişmeye başladı. Kilitlenmeyi birkaç ay sonra İngiltere çözecekti.
Kasım 1914 itibarıyla Bab-ı Ali savaşın içindeydi. 22 Kasım 1914’te Londra-Paris, Atina’ya, ‘Valona limanı hariç Arnavutluk’un güneyini sana verelim, sen de Bulgaristan’a saldır’ dediler. Buradan sonuç çıkmadı.
23 Ocak 1915’te ise Atina’daki İngiliz elçisi Venizelos’a daha büyük öneri yaptı: Sırbistan’a destek verirseniz, karşılığında Anadolu’da Yunanistan’a geniş toprak verebiliriz.
Venizelos bu muğlak öneriye rağmen, her şeyi garantiye aldığını varsayarak Krala ‘savaşa girelim’ diye baskı yapmaya başladı. Anadolu’da yayılmayı hayal ediyordu. Kral ve Yunan Genelkurmayı ise savaşa hazır olunmadığını ve Venizelos’un hayal kurduğunu düşünüyordu.
Venizelos, Osmanlıya saldırı planları içindeydi ve Çanakkale saldırısına katılıp İstanbul’a ulaşma hayalindeydi. İngiliz-Fransız saldırısı Çanakkale’de sürerken, Venizelos 1 Mart 1915’de Londra’ya ‘üç tümen Yunan askeri’ önerdi... Çanakkale’de Türk süngüsünün önüne çıkmaya can atıyordu. Gelselerdi, Çanakkale’de sonuç elbette değişmeyecekti, sadece bir de Yunan definleri için yer ayrılmak zorunda kalacaktık.
Venizelos’un üç tümen vaadinden, Yunan Genelkurmay Başkanı Metaksas’ın haberi yoktu. General, protesto için istifa etti. Venizelos savaşa girme planını Krala kabul ettirmeye çalıştı, yine başaramayınca, istifa etti. Yunanistan’da garip işler için garip istifalar oluyordu.
Venizelos gidince, Gunaris Başbakan oldu. 12 Nisan’da Atina’daki İngiliz sefiri Gunaris’e ‘Aydın vilayetinden toprak karşılığı yanımızda savaşa girin’ dedi. Gunaris ayrıntı isteyince, Sefir ‘İzmir ve çevresi....’ dedi. Aydın Vilayeti, Osmanlı haritalarında Ege bölgesi demekti. İngiltere, Yunanistan’ı İzmir’e çekmeye böyle başlamıştır. Tarih 12 Nisan 1915’tir... İzmir, dört yıl sonra işgal edilecektir.
Yunan hükümeti Londra’dan başka yerler de istedi: Kuzey Epir ve Ege Adaları’nın nihai olarak Yunanistan’a bırakılması... 1 Mayıs’ta Gunaris ‘istediğimiz güvence verilmedi, tarafsız kalmaya devam edeceğiz’ dedi.
Haziran’da Yunanistan’da genel seçim yapıldı Venizelos yeniden Başbakan oldu.
Venizelos, İngiltere gölgesinde şımarık çocuk olmaktan vaz geçmemişti. Yaz geçip Eylül 1915’e gelindiğinde, Bulgaristan’a karşı Sırp-Yunan ittifakı canlandırıldı. Londra-Paris Balkanlarda yeni cephe açıyordu. Venizelos, bu kez Müttefiklerin Bulgaristan’a karşı Selanik’e asker getirmesini istedi. Sömürgelerden toplanmış Fransız ve İngiliz üniformaları Selanik’e yığıldı. Sayıları 150 bindi ve aralarında Fransa’nın Vietnam ve Hindi Çin’den getirdiği Asyalılar da vardı. Yabancı askerlerin Selanik’e çıkışı: 3 Ekim 1915.
Venizelos yine Kral Konstantin’den onay almadan bir işe girişmişti. Selanik’e yabancı askerin çıkartılması üzerine Kral, Venizelos’un istifasını istedi ve 5 Ekim’de Venizelos yine evine yollandı... Yunanistan savaş koşullarında ve siyasi belirsizlik ve yetkisizlik altında, İngiliz-Fransız ve gücü kuşkulu Alman etkisi altında kargaşa yaşıyordu. Venizelos’tan sonra her ay bir Başbakan değişmeye başladı. Kral yine de savaştan uzak durmaya ve ‘tarafsız’ olduğunu tekrarlamaya çalışıyordu. Ancak İngilizler Yunanistan’ı rahat bırakmayacaktı.
İngiltere 16 Ekim’de ‘Sırbistan’a karşı Londra-Paris yanında savaşa girmesi için’ Yunanistan’a Kıbrıs’ı vermeyi önerdi. El konmuş Kıbrıs, sağa sola hibe ve takas işlerinde kullanılıyordu!
Yunan Kralı hala ikna olmamıştı. İngiltere diğer yöntemleri kullanmaya başladı: Selanik’teki İngiliz-Fransız varlığı işgal ordusu gibi hareket etmeye başladı, işbirlikçi Sırp ordusu Korfu’yu işgal etti ve Ege’de Meis işgal edildi. Kral ve Atina kıskaca alınmıştı. Aralık sonunda Kral, sıkıntısını İngiliz elçisine anlattı: Kendi bütünlüğümüzü korumaya çalışıyorum, Mümkün olursa İstanbul’a Rusların yerine girmek isterim... Ancak Almanya, savaşa girmezsem toprak bütünlüğümü tanıyacak. O yüzden bekliyorum...
Kral’ın savaşa girmeme tercihi Nisan 1916’ya kadar dayandı. Sonunda baskı ile güneyde, Korfu’daki Sırp ordusunun kuzeye geçmesine izin verildi. Eylül’de ise Bulgaristan kuzeyden girerek Kavala, Serez ve Drama’yı ele geçirdi. Drama’daki 8 bin mevcutlu Yunan garnizonu kurşun atmadan teslim olmuştu.
Kasım 1916’da İngiliz baskısıyla Venizelos’un hükümet üzerindeki kontrolü yeniden sağlandı. Bunun ötesinde Atina’nın silah zoruyla ele geçirilmesi ve İngiliz-Fransız planlarına engel olan Kralın tahttan indirilmesi planlanmıştı. Nasıl olsa Venizelos gibi bir işbirlikçi vardı.
1 Aralık 1917’de İngiliz-Fransız birliği Pire’de karaya çıkıp Atina’ya ilerledi. Yunan ordusu Atina dışında mevzi almıştı. Sonra çatışma çıktı. Bu çatışmada Venizelos taraftarlarının müttefikler yanında kendi askerine saldırdığı belirlenmiştir. Aradan geçen zamanda bu gerçeğin üzeri kapatılmıştır. Şimdi sorsanız ‘öyle bir şey olmadı’ derler... Yunanistan’ın yabancı maşalar adına iç savaşa düşmesi daha sonra 2. Dünya Savaşında da görülecektir.
Bu çatışmanın ardından Yunanistan daha da karıştı. Venizelos’u sonunda Mayıs 1917’de Başbakan yaptılar. Haziran ortasında da Kral Konstantin, Fransa marifetiyle tahttan indirildi. Veliaht prens yeterince İngiliz-Fransız yanlısı görülmediği için, bir başka Prens tahta geçti, ancak ipler Londra-Paris tarafından Venizelos’a verildi. 1914’ten beri geçen 3 yılda, sonunda Yunanistan’da istedikleri gibi savaşa girecek bir kukla idare bulmuşlardı. Venizelos’un derdi İstanbul’u, olmazsa da Anadolu’yu işgal etmekti.