Hepimiz deliliðe eðilimliyiz

63. Berlin Film Festivali’nde Camille Claudel ile Altýn ayý ödülü adayý olan ünlü yönetmen Bruno Dumont “Paranoya bir sanatçý hastalýðýdýr” diyor.

AVRUPA sinemasýnýn, insanlýk durumuna soðuk ve sert eleþtirileriyle tanýnan yönetmeni Bruno Dumont, 63. Berlin Film Festivali’nde Camille Claudel adlý filmiyle yarýþtý. Çaðýnýn önde gelen sanatçýlarýndan biriyken Auguste Rodin’e duyduðu büyük aþk karþýlýksýz kalýnca düþkýrýklýðýna uðrayan ve akýl saðlýðý bozulan, paranoyaya kapýlan Camille Claudel’in ömrünün yarýsýný geçirdiði hastanedeki günlerini anlatan bu filmde baþrolü Juliette Binoche üstleniyor. Filmde umutsuz kadýný, erkek kardeþi ünlü þair Paul Claudel’in ziyaretini beklerken hastalarla bir arada geçirdiði kederli günleri izliyoruz. Dumont ile Berlin’de konuþtuk.

-Genellikle amatörlerle çalýþýrsýnýz ama ilk kez bir yýldýzla film yaptýnýz, neden?

 Öncelikle Juliette Binoche benimle çalýþmak istedi. Onunla ne yapabileceðimi birkaç hafta düþündüm... Camille Claudel geldi aklýma. Hem çok saygýn ve tanýnýyor hem bir hastaneye kapatýldý... Bir star Claudel’i oynamakta tereddüt etmez. 1915’te hastaneye yatýrýldýðýnda çok iyi tanýnýyordu, büyük bir heykeltýraþtý. Ýzleyici Binoche’u bu rolde görünce yadýrgamaz.

-Binoche için ille de tarihi ve/veya ünlü bir kiþilik mi düþündünüz?

 Onunla ilinti kurabileceðim bir kiþilik bulmalýydým. Binoche 1915’te onun olduðu yaþta, Claudel rolüne denk düþüyor. Hemen çalýþma koþullarýmý kabul etti, ayrýca. Ne istediysem “Evet” dedi.

HÝKAYEDE ENTRÝKA ÝSTERÝM

-Peki siz Camille Claudel ile nasýl bir bað kurdunuz? Filmografinize bakýnca Camille Claudel görmeyi beklediðimiz bir isim deðil...

 Çok sevdiðim bir sanatçý olduðu için ilgimi çekti. Ayrýca gerçekten ‘kadýn’ bir sanatçý. 19. yüzyýlda onun yaptýðý çok kadýnca ve çok ilgimi çekiyordu. Birçok kadýn sanatçý erkekler gibi çalýþýrken o asla bunu tercih etmedi. Hastaneye kapatýldýðý, hiçbir þey yapamadýðý dönemi anlatmak daha çok ilgimi çekti. Ben bir senaryoda mutlaka küçük bir entrika olsun isterim. Senaryo bana sinematografik açýdan olanaklar sundu. Onun kapana kýsýlmýþ hali bana görsel açýdan aradýðým açýyý verdi. Ýzleyici de Camille Claudel’i zaten tanýdýðý için Juliette Binoche’un çok küçük oynamasý yeterli olacaktý. Ýzleyici dikkatini onun üzerinde yoðunlaþtýrmaya hazýr. Artýk hayatý bitmiþ, büyük bir sanatçý, bir adamý çok fazla sevmiþ ama o da sona ermiþ. Ýzleyici onu, Rodin’i, iliþkilerini biliyor. Sinema için müthiþ bir þey bu çünkü bu anýlarla oynayabilirim. Ýzleyicinin konuya hakim olmasý sinemasal açýdan çok elveriþli.

BÝR TÜR BELGESEL ÇEKTÝK

-Gerçek hastalarla çalýþmanýz da filmin beklenmedik yanlarýndan biri...

 Týp dergilerinde yazýyordu ve Camille Claudel’in mektuplarýnda hep onlardan söz ediyordu. Camille onlarla birlikte yaþamayý tarif ediyor; onlarýn acýlarýný, kederini, çýðlýklarýný, çýkardýklarý gürültüyü, yaramazlýklarýný anlatýyor. Ayrýca þefkatla yaklaþýyor onlara ki bu da çeliþkili bir durum. Ýzleyicinin akýl hastanesine kapatýlmýþ Camille Claudel’in hayatýný net olarak anlayabilmesi için gerçekten hasta olan kadýnlara ihtiyacým vardý. Psikiyatrik hastalýklarý yorumlamak çok zordur kaldý ki oynamak daha zor! Bu yüzden bir tür belgesel gibi çektik. Hastalarýn hepsi otistik kadýnlar. Ben motor diyordum, onlar yerini almýþ oluyordu, ne yaparlarsa kabul ediyordum. Hiç kontrol etmedim onlarý.

-Paul Claudel filmde bir rahiple konuþurken sanatçý olmakla akýl hastalýðýna sahip olmak arasýnda doðrudan iliþki kuruyor. Siz bu konuda ne düþünüyorsunuz?

 Ayný fikirdeyim. Biz dengemizi çalýþarak koruyoruz, yoksa hepimiz deliyiz. Sinemada çalýþan herkesin deliliðe bir eðilimi vardýr, profesyonel olsun olmasýn... Sürekli bir kameranýn üzerinizde olmasý normal deðil, hastalýk alameti. Camille Claudel’in hastalýðý paranoya bir sanatçý hastalýðýdýr. Bugün birçok sanatçýda paranoya görülüyor. Claudel bugün yaþasa hastaneye kapatýlmazdý. Çalýþmaya devam ederdi.

-Cafer Panahi de Perde adlý filminde çalýþmadýðý için intihar etmeyi düþündüðünü anlatýyordu... Doðal...