Hatay’da bir grup barýþ aktivisti (!) “Hepimiz Esad’ýz, hepimiz Þebbiha!” diye slogan atmýþ.
Reyhanlý’da onlarca Hataylýyý katleden Esed rejimine böyle sahip çýkabilen Hataylýlarýn olabilmesi akýl alýr þey deðil.
Bir de “Barýþ” diyorlar, “Savaþa hayýr!” diyorlar...
Suriye þehirlerinin Esed rejimi tarafýndan yerle bir edilmesi, 100 bin Suriyelinin Þebbiha denilen kuduz köpekler tarafýndan parçalanmasý “barýþ” olunca, bu vahþeti durdurmalarý için devrimcilere gereken silah yardýmýnda bulunmayý savunmak da “savaþ çýðýrtkanlýðý” oluyor tabii!
***
Efendim?
“Esed rejimi terörle mücadele ediyor. Kanýn durmasý için terörün durmasý lazým” mý dediniz?
Haydi ordan!
Devrim hareketinin ilk günlerinde, ortada “terör” dediðiniz silahlý devrim hareketin izi dahî yokken, barýþçýl gösteriler yapan masum sivilleri kurþun yaðmuruna tutmadý mý Esed rejimi?
Ardýndan, baþlarda çok marjinal kalan silahlý unsurlarý bahane ederek, þehirleri bombardýmana tutmadý mý, çoluk-çocuk demeden önüne geleni öldürmedi mi?
Haddi fena halde aþarak iþin çýðýrýndan çýkmasýna yol açmadý mý?
Rejim muhaliflerini sözün bittiði yere itip topyekûn silahlý mücadeleye sevk eden, rejimin hunharlýðý olmuþtur.
Gerisi hikâyedir.
Hikâye anlatmayýn!
***
“Ama muhalifler de zulmediyor” diyerek Suriye Devrimi’ni Esed diktatörlüðü ile ayný kefeye koymaya da kalkmasýn kimse.
Devrimcilerin saflarýnda zalim kimselerin de bulunuyor olmasý, devrimin haklýlýðýný ve gerekliliðini ortadan kaldýrmaz.
Fransýz iþgal rejimine karþý mücadele eden Cezayirli devrimciler, ýrkçý beyaz azýnlýk rejimine karþý mücadele eden Güney Afrikalý devrimciler, Somoza diktatörlüðüne karþý mücadele eden Nikaragualý devrimciler ve dahî Siyonist iþgal rejimine karþý mücadele den Filistinli direniþçiler arasýnda da zulme sapanlar olmuþtur; bunlara istinaden Cezayir Devrimi’nin, Güney Afrika Devrimi’nin, Nikaragua Devrimi’nin, Filistin direniþinin meþruiyetini sorgulayabilir miyiz?
Bosna-Hersek Ordusu’ndaki bazý askerler de savaþ suçu iþlemiþtir diye, bu ordunun, tepeden týrnaða Boþnak Soykýrýmý’na odaklanan faþist Sýrp ve Hýrvat ordularýndan farksýz olduðunu iddia edebilir miyiz?
***
Yaðma yok!
Zalim ile mazlumun, haklý ile haksýzýn net bir þekilde birbirinden ayrýldýðý bir resim var önümüzde.
Barýþçýl gösterilerde rejimi protesto ettikleri için üzerlerine ateþ açýlan veya muhalif kimliðin aðýr bastýðý þehirlerde yaþadýklarý için bombardýmana uðrayan siviller mazlum, onlarý kurþunlayan ve bombalayan Esed rejimi zalimdir.
Rejimin zulmüne karþý koymak, kendilerini ve halklarýný korumak için silaha sarýlan devrimciler haklý, onlarýn direncini kimyasal silahlý saldýrýya kadar varan bir vahþetle kýrmaya çalýþan bebek katili Esed rejimi haksýzýdýr.
Devrimcilerin saflarýnda birkaç kötü adam olabilir, rejimin saflarýnda da birkaç iyi adam olabilir; kaideyi bozmayan istisnalar bir yana, devrimciler iyi, rejim kötüdür.
Bu budur.
Mesele bu kadar basittir.
***
‘Al birini vur ötekine’ tezviratý yaparak önümüzdeki net resmi flulaþtýrmaya çalýþanlarý býrakýp, resmen ve alenen katil Esed’in yanýnda saf tutanlara dönelim:
“Hepimiz Esad’ýz, hepimiz Þebbiha!” sloganý, “Hepimiz katiliz, hepimiz Reyhanlý bombacýsý!” diye de okunabilir.