Hüseyin Gülerce’den bahsediyorum.Camia içinde gerçekten “Abi” idi. Belki klasik “Abi”lerden deðil, ama “Hizmet”e hizmetlerinden dolayý “Abi saygýsý” görenlerdendi.
Gazeteci idi. Yazardý. Mücadele insanýydý. Gençliðinden beri, “Dava”nýn içinde yer almýþtý.
Mücadele Birliði’nden koptuktan sonra, diðer kopanlar gibi, arayýþlar içinde, “Hizmet camiasý”ný bulmuþtu. Baþka birçok “Eski Mücadeleci” de gönüllerine yatkýn baþka hizmet gruplarý içinde faaliyet göstermekteydi.
Mücadele Birliði’nin geçmiþte ulaþabildiði insan kitlesi, belirli bir “kalite arayýþý”nýn sonucu idi. Mesela “Çapalýlar” vardý. Çapa, öðretmen okullarýnda üstün baþarý gösteren öðrencilerin son sýnýflarýný okuduðu, ardýndan üniversiteye devam ederken mesleki formasyon aldýðý bir “Yüksek Öðretmen Okulu” idi. Çok zeki, çok baþarýlý öðrencilerdi. Yatýlý okumaktaydýlar. Hemen pek çoðu, kredilerini tamamlamak suretiyle dört yýllýk fakültelerini 2.5 yýlda bitirebiliyorlardý. Hüseyin Gülerce de fizik okuyordu ve fakülteyi 2.5 yýlda bitirenlerdendi. Ama “Mücadeleciler” Ýstanbul’da kalýp hizmete devam edebilmek için bir ders býrakýyor, mezun olmuyorlardý. Ailelerinin bütün beklentilerine raðmen yaptýklarý bir þeydi bu.
Hüseyin Gülerce, Keþanlý’ydý. Keþan’da bir genç olacaksýnýz ve bir gün islami hizmeti en öncelikli bir hayat gayesi haline getireceksiniz. Buna önce aileniz isyan ederdi ama “Mücadeleci olmak” Türkiye’de bütün gençlik hareketlerinde olduðu gibi “Aileyi aþmak” demekti. Hüseyin de onlar arasýnda oldu. Yeniden Milli Mücadele’de, Bayrak’ta birlikte olduk Hüseyin’le.
Bunlarý Hüseyin Gülerce’nin nasýl bir kalite arayýþý içinde böyle bir dava içine girdiðini anlatmak için yazýyorum.
Okul baþarýsý güçlü olduðu gibi Hüseyin, belki de kendisi için yeni bir alan olan fikri - siyasi analiz alanýnda da, yazarlýkta da belirli bir performans ortaya koydu.
Ama bir gün geldi ayrýldýk Mücadele Birliði’nden. Bize göre misyon kaybý yaþanmýþtý. Benim yolum basýn alanýnda devam etti: Tercüman, Altýnoluk, Zaman, Yeni Þafak, Bugün, Aksiyon, Star vs. diye devam etti.
Hüseyin eðitim hayatýna atýldý, baþarýlý dersaneler kurdu. Bu arada da “Hizmet hareketi” ile yollarý kesiþti. Kendi ifadesi: “25 yýllýk hayatýmýn en büyük þerefi Fethullah Gülen ile tanýþmaktýr” dedi.
Nerede ise “Camianýn sözcüsü” gibi görülecek kadar iç içe geçti. Yüzlerce, belki binlerce konferans verdi Camia bünyesinde. Yüzbinlerce insana seslendi. Zaman’ýn genel yayýn yönetmenliðini yaptý. Samanyolu’nda programlar icra etti.
Çocuklarýný Hizmet etrafýnda büyüttü.
Abi, abi, abi... Hep “Abi” idi.
Ama Hüseyin Gülerce gibi baþka tecrübeleri de yaþayan insanlar, hele geçmiþte, Yeniden Milli Mücadele gibi, Bayrak gibi dergi ve gazetelerde çalýþýp, “siyasi þuur” konusunda belirli bir zihni performansa ulaþan insanlarýn, olan biteni deðerlendirirken, sadece bir kapalý yapý bakýþýna hapsolmasý söz konusu olmaz.
Diyelim bir yanda Türkiye’deki siyasi mücadele, diðer yanda hizmet gruplarý.
Türkiye’deki siyasi mücadele seyrini takip eden insanlarýn, 28 Þubat süreçlerinden sonra Ak Parti gibi bir hareketin oluþmasý, iktidara gelmesi, üç dönem halkýn desteðini artýrarak iktidarýný sürdürmesi ve bu dönemde gerçekleþen dönüþümlerin deðerini görmemesi mümkün deðildir.
Bu kazanýmlarýn kaybý ile sonuçlanacak bir durum, kabul edilmez Hüseyin Gülerce gibi bir insan için. Ýçe sindirilmez. Hüseyin Gülerce’nin Türkiye’yi, dünyayý okuyan bir insan olarak, Camia’nýn bir süredir sergilediði tavrýn nereye oturduðunu görmemesi mümkün olmazdý.
Olan biteni gördü ve “yanlýþ yapýlýyor” dedi. “Hizmet bu olamaz” dedi. Ben Hüseyin Gülerce’nin bu çýkýþý, hem Türkiye’nin selameti için hem bizatihi Camia’nýn selameti için ortaya koyduðunu düþünüyorum. Hüseyin’in çýkýþý “hasbi”dir, Camia da hasbi olsaydý, onu anlar, onun saðduyu çaðrýsýna saðlýklý cevap verirdi.
Camia’nýn hesabý ile Hüseyin’in hasbiliði uyuþmadý.
Koptu Hüseyin. Koptu ve bütün Abiliðin üstü çizildi.
Ben bu tür oluþumlarda en çok bu üst çizme iþine bozulurum. Dün “Abi” diye el sýkma yarýþýna girenlerin, birdenbire “silici” hale gelmesi, dünkü el sýkmalarýn içindeki samimiyeti de çürütüyor çünkü.
Adým gibi eminim ki Hüseyin Gülerce ayný samimiyet çizgisinde sabit kadem duruyor, baþkalaþanlar kendi yüreklerine baksýnlar asýl. Ve diyorum: Bu silicilik, yarýn kimin üstüne çizgi çekebilecek samimiyetsizlik uru barýndýrýyor içinde?