Eskiden çocuklara sorulurdu ya matematik problemleri, bizde durum tersine döndü. Elvan’ýn “Þimdi sana bir matematik problemi soracaðým!” diye baþlayan cümlelerinden kaçýþ yok. “Benim üç eteðim vardý. Annem bana üç etek daha aldý, kaç eteðim oldu?” diye sorarken bir yandan da tek tek parmaklarýný sayýyor, “Altý, altý!” diye tekrar ediyor unutmamak için. Tüm bunlarý anaokulunda öðreniyor. Ben de “Kýzým sen anaokuluna mý gidiyorsun? Bence Toypark Üniversitesi diyelim oraya!” deyince kýkýrdýyor, “Aannnee! Hiç olur mu?” diye. Oysa biliyorum, hoþuna gidiyor. Hangi okula gittiðini soranlara “Toypark Anaokulu ama annem oraya üniversite diyor” demesinden belli... Öðretmeniyle konuþurken, örüntülerde çok iyi olduðunu öðreniyorum Elvan’ýn. Kerem’in okula baþlamasýyla hayatýmýza giren “örüntü” kavramýnýn matematiðin temeli olduðunu söylüyorlar. Bir de þu aralar yýl sonu gösterilerine hazýrlanýyorlar tüm hýzlarýyla. Çok sürprizleri varmýþ. Elvan öyle diyor. Kendi kendine provalar yapýyor.
Ýki haftadýr okul seçimi, okula hazýrlýk konularýný yazýyorum ya, “Peki ya anaokulu?” diyen mailler de geldi sýklýkla. Eðitim yaþýnýn erkene çekilmesiyle daha da önem kazanan okul öncesi eðitimde, kurumun eve yakýnlýðý birçok anne baba için ilk gözetilen noktalardan. Zaten çok erkenden okula gidiyorlar ve bence o yaþtaki bir çocuk için uzun sayýlabilecek saatler okulda kalýyorlar. Dolayýsýyla okulun fiziki yapýsý, yemekleri, öðretmenlerinin yaný sýra mesafe de ebeveynlerin deðerlendirme kriterlerinin baþýnda yer alýyor. Biz de evimize yakýn olduðu için çalmýþtýk anaokulunun kapýsýný. Ýlk günden hem okulunu, hem öðretmenini sevince Elvan, pek bir rahatladým.
Kerem ise þimdiden yaz tatili planlarý yapýyor kendince. Köyde dedesine yardým edecekmiþ, Çanakkale’de kamp kuracakmýþýz, Ýzmir’e babaanne ve dedeyi görmeye gidecekmiþiz. Yaz tatilinin üç ay deðil de üç yýl sürdüðünü zannediyor galiba, pek bozmuyorum.
AÝLEMÝZ GENÝÞLEDÝ
Bizden haberler, bunlarla sýnýrlý deðil. Ailemiz geniþledi. Artýk bir kedimiz var. Küçücük, üçgen yüzlü, sanki maske takmýþ gibi gözlerinin etrafý siyah burnu ve aðzý beyaz, minnacýk bir kedi. Küçük bir trafik kazasý geçirmiþ. Onu bulanlar bakmýþ, iyileþtirmiþ. Hakan da çocuklar pek sever diye düþünerek, kediyi deyim yerindeyse elinden tutup bize getirmiþ. Ben önce bir kalp krizi geçirecek gibi oldum ama kolay uyum saðladým duruma. Þirinenin adýný Gezi koyduk. Þimdilerde Gezi aþaðý, Gezi yukarý. Pek neþeliyiz...