Her þehadet bir özgürlük þarkýsý çünkü!

Her þey o kadar birbiriyle alakalý ki. Pazar günü gerçekleþtireceðimiz seçim ile önceki akþam duruþma salonunda þehit edilen Mýsýr’ýn ilk seçilmiþ Cumhurbaþkaný’nýn alakasý gibi... Bir sarmal içindeyiz, nicedir ayaðýmýza dolanmasý istenen bir sarmal... 

Her þey ne zaman baþladý diye filmi geri sarýp bir bakalým. Davos’ta olabilir mi? Ya da Ýsrail’in dokuz vatandaþýmýzý þehit ettiði Mavi Marmara saldýrýsýyla... 

Belki de daha da evvel, Barak Obama’nýn seçildikten hemen sonra Mýsýr’a o ilk ziyaretiyle... 

Müslüman coðrafyamýzý daha da bölüp parçalayacak bir büyük operasyonun hazýrlýk aþamasýydý kim bilir; sempati kartýnýn bolca kullanýldýðý o diplomatik hamleler. 

Hadi o kadar eskiye gitmeyelim. Özgürlüðe, kendi iradesiyle yönetilmeye, demokrasiye susamýþ Arap sokaðýnda kabaran isyanýn sonra nasýl da hapsedildiðini izledik sonuçta. Diktatörlerinden kurtulmak isteyen halkýn baþýna yeni diktatörlerin nasýl musallat edildiðini, devrimin halktan nasýl çalýndýðýný... Mýsýr’da, Tunus’ta, Libya’da, Suriye’de yaþananlarý... 

Sisi'nin kanlý darbesinden sadece 15 gün önceydi. Kahire’de Han el Halili'de Ýstiklal þairimiz Mehmet Akif Ersoy'un da sürgün yýllarýnda müdavimi olduðu El Fiþavi kahvehanesinde oturup darbenin ayak seslerinin iþitildiðini konuþmuþtuk, Ýhvan’dan gençlerin de olduðu bir sohbette. Mursi Ýsrail'in Gazze ablukasýný kýracak hamleler yapýyordu. Tabii ki bu birilerinin hiç hoþuna gitmiyordu. Ekonominin ordunun elinde olduðu bir ülke olarak hemen kýrýlganlaþmýþtý ortam. Etiyopya üzerinden Nil’in suyu ile ilgili çetin bir imtihana sürükleniyordu Mýsýr halký. Kuyruklar oluþmuþ, millet kontak çevirecek benzin bulamaz olmuþtu. 

*** 

Böyle olur iþte, darbe mekaniði iþlemeye baþladýðýnda dost sandýðýnýz ülkeler hemen geçiverir hamilerinin yanýna. Türkiye’den baþkasý kalmamýþtý Mursi’nin yanýnda. Üstelik ayný günlerde Türkiye için de düðmeye basýlmýþtý. Mýsýr’da darbenin ayak sesleri duyulurken Türkiye’de de Gezi kalkýþmasý bir hükümet devirme giriþimine çoktan dönüþmüþtü. 

Düþünsenize ekonomik olarak tüm grafiklerin en tepe seviyeye ulaþtýðý bir vasatta komþularýmýzla ekonomik, kültürel ve siyasi iliþkilerimizin de en yüksek seviyesindeydik. Ortak bakanlar kurulu toplantýlarý yapýyor, Libya’da, Mýsýr’da, Suriye’de, Irak’ta Türk firmalar sayýsýz ihaleler alýyordu. Ve bu arada Ortadoðu’da halkýn iradesinin yönetime yansýyacaðý devrimler gerçekleþiyordu. 

Ýsrail, ABD ve bunlarýn kuklasý olan Suud ve BAE için daha kötüsü düþünülemezdi. Türkiye Ortadoðu halklarýna ilham oluyor, Ýsrail sorununa Filistin perspektifinden bakan bir siyasi hat aðýrlýk merkezi oluyordu. 

"Ýslamcý" diyerek kendilerince karalamaya çalýþtýklarý ve sonrasýnda da "terör" olarak niteledikleri þey, bölgenin dýþ politikasýný halkýn iradesine baðlayan rejim deðiþiklikleriydi aslýnda. 

"Yýlanýn baþý" da onlara göre tabii ki Türkiye’ydi. 2013’ten beri bizi soluksuz býrakmayý hedefleyen saldýrýlarýn sebebi bu iþte. 

Filmi baþa sarýn ve 2013’ten bu yana Mýsýr, Tunus, Libya, Irak, Suriye ve Türkiye'de yaþananlarýn hiçbirinin yaþanmadýðýný, Mursi’nin yine seçim yoluyla belki koltuðunu baþka birine devrettiðini, Tunus’ta Nahda’nýn devrimi kendi elleriyle eski rejime teslim etmediðini, Libya’da devrimden sonra bütünleþik milli bir hükümetin kurulabildiðini, Suriye’de Esed’in yönetimden kan dökmeden çekildiðini ve Suriye’nin demokratikleþtiðini, PKK, DEAÞ ve FETÖ’nün yýkýcý eylemlerinin hiç yaþanmadýðýný ve Türkiye’nin 2023 hedeflerini yakalamýþ bir ülke olarak bölgesini ekonomik ve demokratik adýmlarla kalkýndýran bir perspektifle dýþ politika üretmeye devam ettiðini... 

Darbeler tertip ederek, iç savaþlar çýkartarak engel olmaya çalýþtýklarý þey buydu iþte. 

Fakat ne yapsalar da devrim hala canlý... 

Devirseler de öldürseler de unutturamayacaklar çünkü. 

Her þehadet bir özgürlük þarkýsý çünkü.