Her şey bitmedi, ama her şey güzel olacak!

Galatasaray’ın şansı; rakibinin oyunu kendi sahasında kabul etme yanlışıydı. Takımımızın gruptan çıkabilmesi için, mutlaka 3 puana ihtiyacı olması; Romenleri kurnazlığa sürükledi. Galatasaray’ı pusuda bekleyip, ara çıkışlarla haklamak istediler. Olmadı, bumerang geri tepti.

Cluj’un baskılı oynamaması; Sarı-Kırmızılılar’ın rahat top çevirmesine olanak tanıdı. Yekta-Selçuk-Emre üçlüsünün topa yatkınlığı ve iyi günlerinde olması; Galatasaray’ı maçın dominant takımı yaptı. Oyunu çekip çeviren, yönlendiren bizdik. Ama sakin rakibe karşı; Ebue ve Cris’in iki savunma hatası, neredeyse başımızı yakıyordu. Terim de bu anlara çok sinirlendi.

Neyse ki; olması gereken oldu ve Burak’ın uzak mesafeden kafa şutuyla öne geçen biz olduk. Top öyle bir yere gitti ki; Cluj kalecisinin dünyanın en iyi kalecisi olması bile yetmezdi. Golde, Hamit’in şık ortasının payını da unutmayalım.

***

Gole rağmen, Romenler hemen açılmadı. Sanki 1-0 yenik olmak bile onlara yetiyormuş gibi bir havadaydılar.  Devrenin bitimi yaklaştığında ancak uyandılar. İşte bu anlarda Kapetanos; aşırı tehlikeli bir pozisyonda ilerlerken, Riera’nın suni teneffüs etkisindeki müdahalesi ile şoktan kurtulduk.

Bir tehlike de, Eboue’nin penaltı tartışması yaratan pozisyonu vardı ama; kolları vücuduna bitişik olduğu için, hakemin devam kararı çok doğruydu.

İkinci yarı; Cluj üstündeki kuzu postunu çıkarmış, kurt kimliğini sergiler olmuştu. Uluorta ulumaya, dişlerini göstermeye başladı. G.Saray’ı ısırması uzun sürmedi.

Bereket versin, yenilen golün şoku fazla uzun sürmedi. Bir an için dağılan G.Saray kısa sürede toparlanarak, oyunun yeniden mutlak patronu oldu. Hatta fark daha da artardı bile... Burak elbette günün yıldızı ama; Yekta-Selçuk-Emre üçlüsü ile birlikte Riera’nın da katkısı güme gitmesin. Bu galibiyetle şüphesiz her şey bitmedi ama, belli ki her şey güzel olacak.