Her þey senin sakalýndan ibaret deðil!

Çirkin Profesör Emre Kongar“çirkinliklerine” bir yenisini ekledi. Geçenlerde, “psikopat liderin özellikleri” diye bir yazý yazmýþ, gelen tepki üzerine “suskunluða” bürünmüþtü. 

Benim o yazýda dikkatimi en çok þu satýrlar çekmiþti: “Bunlarla” diyordu Emre Kongar (“bunlar” dediði, psikopat liderler), “Geleneksel ve hukuki hiçbir kural tanýmadýklarý, hiçbir yasal veya ahlaki deðer sahibi olmadýklarý için, alýþýlmýþ yollarla mücadele etmek çok zordur.”

Hemen anladýnýz: Özgürlükçü Profesör Emre Kongar, “bunlar” diye kodladýðý Erdoðan’la “rutin dýþýna çýkarak” mücadele edilmesi gerektiðini savunuyor.

Fakat týrsak ve garantici bir adam olduðu için, bir paragraf sonra söylediklerini tavzih ediyor: “Ama yine de en etkili mücadele, evrensel hukuk, adalet, demokrasi ve insan haklarý odaklý geniþ cephe ittifaklarý ile yapýlabilir.”

Ýþte bu adam, geçenlerde sosyal medya hesabýndan (moda tabirle) þöyle bir “paylaþýmda” bulundu: “Türbanlý polisin tuttuðu... Türbanlý savcýnýn gözaltýna aldýðý... Türbanlý yargýcýn yargýladýðý... Baþý açýk kadýn... Adalete güven???”

Bugüne kadar hep baþý açýk polis tuttu, baþý açýk savcý gözaltýna aldý, baþý açýk yargýç yargýladý. Ama hiçbir kimse, Emre Kongar’ýn yaptýðý gibi “Adalete güven” yazýp, sonuna üç “soru iþareti” koymadý... 

Ýþbu beyefendi, 12 Eylül’ün sýký düzeninde, Kenan Evren’in “sakal kes” talimatýna uymadýðý için, Ýstanbul Üniversitesi’ndeki görevinden istifa etmiþti.

Sakalýný bir “özgürlük sorunu” olarak kabul etmiþti.

Doðrusunu yapmýþtý.

Fakat kendisine hak gördüðü “özgürlüðü” baþkalarýndan esirgemiþti.

Hatýrlýyoruz: Bize “sosyologmuþ gibi” yapan bu “sosyal bilimler uzmaný”, hayatýnýn büyük bölümünü türban (baþörtüsü) karþýtlýðýyla geçirdi. Yüzlerce yazý yazdý, yüzlerce konuþma yaptý...

Mesela, bir yazýsýnda þöyle diyordu: “Üniversitede türban serbest býrakýldýðýnda, erkekler, türbansýz kýzlarý daha kolay elde edilebilir, rahatsýz edilebilir diye görecek. Hatta dinciler türbansýzlara dinsiz, ahlaksýz, günahkâr gözüyle bakýp, öyle davranacak...”

Bu mantýða söyleyecek bir þey yok...

Birilerinin örtünmesi, örtünmemeyi seçenleri niye “daha deðersiz ve kolay elde edilebilir” kýlsýn? “Kolay elde edilebilir” olmak, ayrýca o kiþiyi niçin deðersiz kýlsýn?

Buna ben bir cevap bulamadým.

Baþörtüsünü, baþörtüsüzlere yönelik muamelenin meþrulaþtýrýcý aracý sayan bu tuhaf adam, kötü fiillerin “etken ve belirleyici aktörü” saydýðý baþörtülü kýzlara acýmadan da edemiyor... Onlarý kandýrýlmýþ, yoldan çýkarýlmýþ zavallý insanlar (kurbanlar) olarak görüyor: “Türbanlý kýzlara acýyorum, onlarý kurban olarak görüyorum. Buna raðmen, türban bir saldýrýdýr. Cumhuriyetimize ve laikliðimize saldýrýdýr!”

Þu söylenebilir:

Hadi, baþörtüsünün, baþörtü takmayanlarda bir “deðer eksikliðine” yol açtýðýný söyleyerek saçmalama hakkýný sonuna kadar kullanýyorsun... Ýnsan “kurban” sayýp acýdýðý kiþilere karþý bu kadar hoþgörüsüz, bu kadar tahammülsüz, bu kadar önyargýlý olabilir mi? Dahasý, onlarýn (kandýrýlmýþ zavallý türbanlý genç kýzlarýn) var olma çabalarýný “saldýrganlýkla” açýklar mý?

Emre Kongar’a, dinin hiç kimsenin, hiçbir grubun, hiçbir cemaatin tekelinde olmadýðýný, bazý Müslüman kadýnlarýn örtündüðünü, bazý Müslüman kadýnlarýn örtünmediðini, hiç kimsenin örtünmeyenlere “dinsiz, ahlaksýz” gözüyle bakmadýðýný, üstelik örtünmemenin de “dinden çýkmak” anlamýna gelmediðini anlatacak halimiz yok.

Koskoca adam, okusun, fehmetsin ve sakalýna gösterdiði özeni, baþkalarýnýn kisvesine de göstersin. Hiç deðilse, bu insani ve medeni ölçüye riayet etsin.

Ýyi bir günümde olsaydým, bu deðerli sosyal bilimler uzmanýndan, kýyafet tercihleriyle “adalet” arasýnda nasýl bir baðlantý kurduðunu anlatmasýný isterdim.

Lüzum yok.

Gitsin yatsýn. Onca mesele arasýnda bir de “takýntýlarýyla” uðraþtýrmasýn!