Her şeyin yenisi dostun eskisi ve cumhurbaşkanının tarafsızlığı

Evvelki gün Haliç Kongre Merkezi’nde eski dostların buluşması vardı.

Cumhurbaşkanımızı eski dostlarıyla buluşturmak için değerli hocalarımız Nevzat Kor, Raşid Küçük ve Kahraman Emmioğlu ile değerli kardeşim Sibel Eraslan hanımefendinin organize ettiği M. Tevfik Göksu kardeşimin sunumunu yaptığı bir program vardı.

Programın açış konuşmasını yapan Nevzat Kor hocamız her zamanki samimiyetiyle dün ve bugünü karşılaştırıp Cumhurbaşkanı Erdoğan’a vurgu yaptıkça salonda yer yerinden oynuyordu.

Tertip heyeti adına ikinci konuşmayı yapan Sibel hanım ise Türkiye- Arakan-Washington üçgenindeki hatıralarını aktarırken hepimizi duygulandıran anekdotlara yer verdi.

Arakan’dan getirdiği ve cumhurbaşkanına hediye ettiği şehit toprağı ise güne damgasını vuran unutulmaz bir hatıra olarak tarihe geçti. Çünkü Cumhurbaşkanı konuşmasında öldüğünde bu toprağın kabrine konmasını vasiyet ederek salonu hıçkırıklara boğdu.

*** 

Tabiî ki günün en önemli kısmı cumhurbaşkanın konuşmasıydı.

Salon gençliğinden beri yol arkadaşlığı ettiği eski dostlarıyla hınca hınç dolu olunca söz Milli Nizam’dan başladı.

Cumhurbaşkanı Milli Nizam, Milli Selamet, Refah ve Fazilet sürecindeki yol arkadaşlarını selamlarken Erbakan hocayı rahmetle ve minnetle anması programın en coşkulu dakikalarıydı.

Sıkıntılı, meşakkatli, zorlu ve yasaklı yıllardan günümüze değişimi anlatan cumhurbaşkanı sözü muhalefete getirip isimlerini de anarak konuşmasını sürdürdü.

Yürürlükteki anayasaya göre tarafsız olması gereken cumhurbaşkanı muhalefet partilerini alenen eleştiriyor ve tabiatıyla kurup büyüttüğü, iktidarıyla memlekete ve dünyaya emsalsiz icraatlar hediye ettiği partisine destek veriyordu.

*** 

Evet mevcut anayasaya göre cumhurbaşkanının bu tavrı bir çelişki gibi görünüyor dolayısıyla muhalefet şiddetle eleştiriyor.

Doğrusu sadece cumhurbaşkanının tarafsızlığına işaret eden anayasanın 103. maddesine baktığımızda cumhurbaşkanı tarafsız olarak görev yapar.

Fakat anayasayı bir bütün olarak ele aldığımızda ve yapılan değişiklikleri göz önünde bulundurduğumuzda çok yaman bir çelişki ile karşı karşıya kalırız.

103. madde 1982 anayasasının ruhuna uygundur. Çünkü cumhurbaşkanının seçimini düzenleyen 101 ve 102. maddelerine göre siyasi partiler cumhurbaşkanlığına aday gösteremiyorlar. Oysa 2007 yılında yapılan değişiklik ile siyasi partiler aday gösterebilmektedir.

Bunun anlamı cumhurbaşkanı bir siyasi partinin tarafı olarak seçime girmektedir.

Nihayet geçen sene yapılan seçimlerde CHP MHP ve 14 siyasi parti bir ortak aday göstermişler, HDP ayrı bir aday göstermiş ve AK Parti de Erdoğan’ı aday göstermiştir.

Yani adayların tamamı daha başlangıçta taraf olduklarını ilan etmişler ve ona göre propaganda yapmışlardır.

*** 

Seçimi kazanan Erdoğan da seçim öncesinde farklı bir cumhurbaşkanı olacağını zaten ilan etmişti. Adaylık sürecinde nasıl taraf olarak çalışma yaptıysa seçildikten sonra da aynı tavrı devam ediyor. Bence bunu tarafgirlik olarak değil dürüstlük olarak değerlendirmek gerekir. Cumhurbaşkanı kendisini gizlemiyor açıkça ve mertçe tarafını ilan ediyor.

Anayasa hem partilere cumhurbaşkanı adayı gösterme hakkı tanıyor hem de tarafsız olacak diyor. Hem partili aday olacak partisinin propagandasıyla ve vaatleriyle seçilecek hem de tarafsız olacak!

Cumhurbaşkanı anayasadaki bu çelişkiyi fiilen ortadan kaldırıyor.

Mevcut anayasanın yetersiz kalmasının sebeplerinden biri de budur!

*** 

101. maddedeki partisiyle ilişiği kesilir fıkrası da ayrı bir çelişkidir ama resmen ilişiği kesilmiştir. Hukuken partili olduğuna dair bir delil yoktur.

Ayrıca cumhurbaşkanının seçimlerde toplantı yapmasını yasaklayan, muhalefeti eleştirdiğinde onu engelleyecek ve cezalandıracak bir anayasal ve yasal dayanak da yok.

Cumhurbaşkanı da bu kanuni boşluktan sonuna kadar istifade edip dolaylı olarak partisine destek veriyor.

Ne yapsaydı iç ve dış muhalefetin iktidardan indirmek için kolları sıvadığı ve dört bir koldan saldırdığı bir ortamda elleriyle büyüttüğü partisinin hırpalanmasına izin mi verseydi?

Vermiyor işte.

Yasal olarak yapacak bir şey de yok.

Ayrıca âdil olduğu sürece cumhurbaşkanlarının taraf olmasının bence hiçbir sakıncası yok.

Dünyada da tarafsız cumhurbaşkanı yoktur olamaz da.