"Şuna inanıyorum ki Recep Tayyip Erdoğan dönüp şöyle siyasi hayatına baksa... Kendisine bu toplum, bu halk, bu ülke çok şans verdi. Çok iyi makamlara getirdi, çok destek verdi, çok oy verdi, çok paye verdi. Çok meşhur bir söz vardır, taçlanan baş akıllanır diye. Ama görüyoruz ki gerçek değil. Ya da tam tersi bir söz vardır. Hadi onu söylemeyeyim, büyükbaş hayvan diyeyim. Büyükbaş hayvan, bir saraya girdiği zaman o kral olmaz, o saray ahır olur."
Bu sözler, Etkili Liderlik, Etkili İletişim, Topluluk Önünde Etkili Konuşma, Yaratıcı Sunumlar Hazırlama, Medya İlişkileri, Etkileme ve İkna, Kişisel Marka ve İmaj Yönetimi, Kurumsal İletişim ve İtibar Yönetimi alanlarında uzman olan Dr. Sedef Kabaş'ın Tele 1 TV kanalının canlı yayınında sarf ettiği sözler.
Bütün bu uzmanlıkların sahibi Kabaş tutuklanınca da "Sayın Cumhurbaşkanı'nı hedef alarak kullanmadım..." derse ne kadar inandırıcı olur?
Yukarda saydığım uzmanlıkları olmasa sıradan bir gazeteci olarak mikrofonun şehvetine kapılmış deyip geçebilirdik.
Ancak kullandığı her kelime ve attığı her adımı bilinçli olarak atan alanında doktorası bulunan bu şahsın ifadesini, kendisini savunanlar bile 'maksadını aşan ifade' diyerek eleştiriyorlar!
Kabul etmek mecburiyetinde kalıyorlar, çünkü kurulan cümlenin başında Recep Tayyip Erdoğan diyerek tam ismiyle cumhurbaşkanını anıyor, ortasında kazandığı seçimleri hatırlatarak kimden bahsettiğini teyit ediyor, sonunda da işin uzmanı olarak(!) öküz yerine büyük baş hayvan kelimesini yerleştirip doğrudan cumhurbaşkanını ve ahıra benzeterek de doğrudan cumhurbaşkanlığı makamını aşağılıyor.
Öyle uzman ki ifadeye götürülürken kelepçe takılmadığı halde ters kelepçe takılmış görüntüsü vererek tepki gösterilmesini sağlamak için de ellerini arkadan bağlıyor!
Tam bir uzman.
Ama kişilik sorunu var, cesaret sorunu var.
Milletin değerlerine yüz seksen derece ters görüşlere sahip Canan Kaftancıoğlu bile ceza alarak çıktığı mahkeme sonrası söylediklerimin arkasındayım diyerek dik dururken (Kaftancıoğlu'nun fikirlerini asla tasvip etmem ama davasına inancına sadakati bir kişilik göstergesidir.) bu şahıs kıvırmayı tercih ederek ne denli cesur(!) olduğunu da göstermiştir!
Bu kıvırma göstermektedir ki müeyyide ne kadar güçlü olursa o kadar caydırıcı olacaktır.
Bu ifadeler cumhurbaşkanına değil de sıradan bir insana bile yapılsa aşağılamadır hakarettir cezasız kalmamalıdır.
Cezasız kalırsa veya ceza hafif olursa -zaten aşırı politize olmuş bir toplumuz- insanlar birbirlerine olmadık hakaretleri etmekten çekinmezler.
Kaldı ki bu şahıs benzer bir suçtan hafif bir ceza almış ve o ceza ertelenmiş! Şimdi mahkum olursa o ceza da infaz edilecektir.
Bu bağlamda AK Parti teşkilatlarının 81 ilde dava açmaları da bu tür hakaretlere sessiz kalınmaması açısından anlamlıdır.
Kabaş ne kadar kıvırırsa kıvırsın saf ettiği sözler katıksız hakarettir ve cezasız kalmamalıdır.
Bu hakarete karşı siyasi parti liderleri de ortak tepki göstermelidirler, kınamalıdırlar.
Rakiplerine hakaret edildiği için hakaret edeni savunanlar -ki maalesef ana muhalefet ve ortağı da Kabaş'ı savunmuşlardır- insanlık adına da siyaset adına da sınıfta kalanlardır.
Kabaş'ın yukardaki cümlesindeki Erdoğan yerine bu genel başkanların adı yazılsa saray yerine de genel merkezleri yazılsa ya da söylense hangisi razı olurdu?
35 yıldır günlük haftalık yazılar yazıyorum. Çok sayıda siyasiyi eleştirdim ama hiç kimseye bu kadar ağır ifadeler kullanmadım, kullanmıyorum, kullanmam da.
Kabaş ve benzerleri ellerinden oyuncakları alınmış çocuklar misali tepki veriyorlar.
Yıllardır hakir gördükleri Anadolu insanın artık ülke yönetiminde söz sahibi olmasını bir türlü hazmedemiyorlar. Güvendikleri vesayet dağlarına da kar yağdığı için strese giriyorlar, sinirleniyorlar ve hala bir gün geri dönüp hesap soracakları rüyasıyla ahkâm kesiyorlar.
Başkanlık sistemine karşı olmalarının sebebi de artık millete tepeden bakan kendileri gibi laikçi tiplerin cumhurbaşkanı seçilemeyeceğini görmeleridir. Onun için çıldırıyorlar onun için de tekrar parlamenter sistem hayaliyle kendilerini avutuyorlar.
Hülasa, Cumhurbaşkanına da muhalefet liderlerine de sıradan vatandaşlara da yapılan bu tür hakaretler mutlaka caydırıcı biçimde cezalandırılmalıdır.
Herkes haddini bilmelidir!