Herkes kendini görsün...

İsteyen okşasın, isteyen dövsün,

İsteyen methetsin, isteyen sövsün,

Bir aynayım, herkes kendini görsün,

Benim işim gücüm ALLAH iledir.

                                             Mehmet Oruç

Alışmışlardı bir kere hak yiyerek, başkalarının hakkını gasp ederek o çok hayalini kurdukları makam, mevki, mal, mülk ve diğer dünya nimetlerinden haram kaygısı duymadan yemeye. Yapmaları gereken her zaman yaptıkları gibi yurt içinde ve dışında, halka yakın, dürüst, vatansever insanları hedef almaktı. Neden? Çünkü istediklerini yaptıramayacaklarını bilmelerinin yanı sıra ALLAH CC. için, vatan ve milletleri için gözlerini kırpmadan haksızlıkların karşısında olacak bu vatanseverler, ilerisi için bir tehlike arz edecek, bir nevi işlerine ve planlarına engel olacaklardı. Nitekim öyle de oldu. Bu durumu bilen biliyordu da önemli olan bilmeyenleri yanıltmak, yanlarına çekmekti. Ne kadar da emin başlamışlardı oysa sözüm ona kazanacaklarına. Oysaki netice hiç de umdukları gibi olmadı, kurdukları tuzaklar kendilerine geri döndü. Tek bir şey, sadece tek bir şey, ama en önemli şey, göz ardı edilmişti, İLAHİ ADALET...

Şu an gelinen noktada Türkiye’mizin, yüceler yücesi ALLAH CC. rahmeti, merhameti, adaleti ve yardımıyla elde ettiği başarı karşısında ne yapacaklarını şaşırmış haldeler. Burada iki seçenek var, ya hatalar anlaşılıp Hak yoluna girilecek ya da içinde bulundukları panikle sürdürdükleri zulmü devam ettirip muaffak olabilecekleri yanılgısına düşecekler.

Maalesef, bir avuç kendini bilmez hala hatasında ısrar etme sevdasında. 17 Aralık ve 25 Aralık’ta yargı eliyle darbe girişimine kalkışan paralel yapı, HSYK seçimlerini kaybetmenin ardından yeni hedefini Ocak ayında yapılacak Yargıtay Başsavcılığı seçimi olarak belirlemiş durumda. Yargıtay’da etkin olan paralel yapı bu seçimi kazanırsa; Oslo süreci, MİT TIR’ları, IŞİD temelinde AK Parti’yi kapatma davası ve Cumhurbaşkanı’mıza vatana ihanet davası açma planları kuruyor...

Ayrıca, paralel yapının kendisine karşı yürütülecek hukuki mücadelede MİT?TIR’larının durdurulması, 17 ve 25 Aralık darbe girişimi ve casusluk davalarında aleyhlerine sonuçlanacak cezaları temyiz edip bu cezaları red ettirebilmeleri için “yani bu davalardan kendilerini kurtarabilmeleri için” kale gibi gördükleri Yargıtay’ı ellerinde tutmaya ihtiyaçları var. Bu nedenle Yargıtay seçimleri onlar için hayati bir önem arz etmekte.

Nasıl bir tevafuk, bunca zaman kim bilir kaç kişinin canını bu şekilde “dava sonuçlarını raptı zapt altına” alarak gasp ettiler. Adalet ve hukuk dağıtması gereken bir müesseseyi adaletsizliklerine alet ettiler. Bizler hukukun üstünlüğüne inanırız ama adalete ihanet eden hukukçunun üstünlüğüne değil. Kanunlar karşısında herkes eşit konumdadır. Bu hatalara alet olan tüm yargı mensuplarının hak ettikleri cezayı almaları için yargılanmaları hepimizin temennisi. Bu tür çirkin bir yapılanma nedeniyle toplum vicdanında bu mesleklere duyulan saygı ve güven zedelenmiştir. Hakimlik ve Savcılık gibi son derece kutsal ve saygı duyulan meslekleri bu tür çirkinliklere alet edenlerin yargılanması hem kamu vicdanına karşı hem de görevini sadakat, liyakat ve aşkla yapan hakim ve savcılarımıza karşı bir yükümlülüğümüzdür.

Kendini bilen haddini de bilir, nereden gelip nereye gitmesi gerektiğini de, ALLAH CC. rağmen bir şey yapılamayacağını da, sığınılacak tek kapı, tek gerçek dost ALLAH CC. olduğunu da... Tuzak kuranlar bunu göremediler. İlahi adaleti bir yana bırakıp kendi adaletsizliklerini adalet diye uygulamak istediler. Yaşadığımız coğrafyanın milli ve manevi değerleri nasıl göz ardı edilebilir? Nice ALLAH aşığının ve evliyanın bulunduğu, şehitlerin kanı ile bugünlere gelinmiş bu asil toprakların ALLAH’ın rahmetine mazhar olduğu nasıl göz ardı edilebilir? Türkiyemizin vatansever evlatları, güç ve kuvvetin sadece ALLAH CC ‘ a ait olduğu bilinciyle, gönüllerindeki iman ve damarlarındaki asil kanla, ecdadına saygılı, güzel gönüllü milletimizin duaları nasıl göz ardı edilebilir? Yapılan beddualar hiç tutar mı? 

Türkiye Cumhuriyetinin asil milleti, liderini adil, hukuka uygun ve demokratik bir seçimle seçti. Sn. Cumhurbaşkanı’mızın önderliğinde yola devam etmek istediğini tüm antidemokratik çabalara rağmen beklentilerinin çok üstünde bir oyla sandıkta gösterdi. Bu demektir ki, “Bu millet Hakka hizmetkâr ve adil liderine güveniyor.” Bu yolda makam sevdası değil Hakka hizmet, yani halka hizmet sevdası var. Bu nedenle bu millet, değil liderini değil vatansever evladını, onların bir teline bile helal gelmesini istemez, müsade etmez. Uyuduğunuz gaflet uykusundan uyanın artık...

Türkiyemizden mis gibi yayılan gül kokuları inşaALLAH tüm milletlere ve ülkelere örnek olacak.  Başbakan Sn. Ahmet Davutoğlu’nun hoş bir benzetmesi: “Kimileri tuzak kurar kimileri de vizyon, inşaALLAH bizler vizyon kurmaya devam edeceğiz.” Kurulan tuzakları bozan yüceler yücesi Rabbimiz ALLAH CC. bize yeter. Durmak yok yola devam...

Her şey çok güzel olacak inşaALLAH...