Herkes safýný ve muhtemel sonuçlarýný hesab ederse; gerisi, dert deðil..

Önce, umudunu Azrail'e baðlayanlarýn son sosyal medya oyunlarýna deðineyim..

Bir yazar arkadaþ vardý, F. G.'nin yönlendirdiði gazetede yazýyordu. 40 yýl önceleri bizim dergilerimizde müstear isimle güzel yazýlar yazan ve amma sonra, F.G.'ye baðlanan birisiydi. Bir gün Tayyib Bey hakkýnda, alenen isim vererek, 'Bir an önce ölmesi için dua ediyorum ve edelim..' gibi bir cümleyi bile yazabilmiþti; 15 Temmuz 2016 Darbe Hýyaneti'nden 1-2 ay önce..

Kendisini o günlerde gördüm ve böyle bir bedduayý nasýl yazabildiðini sordum.. 'Ben onu, onun iyiliði için yazdým, günahý daha fazla artmadan, daha az günahla gitsin..' gibi bir izah getirmez mi?

*

Doðrudur ki, 'askerî savaþlarda, karþý tarafýn askerlerinin öldürülmesi, onlarýn etkisiz hale getirilmesi tabiî ve hattâ gerekli bir yöntem' olarak 'esas' kabul edilir. Ama, bunun dýþýnda, karþý olduklarýmýzýn ölmesini veya öldürülmesini beklemek, sadece âcizlik deðil, zavallýlýktýr. Ve, kiþiler ölse veya öldürülse bile, fikirler, inançlar, zihniyetler ölmez..

Nitekim, Firavun ve nice zamâne firavunlarý ve onlarýn takipçileri de öldü- ölüyorlar, ama, firavunluk zihniyeti ölmedi..

Ayný þekilde, nice Enbiyaullah'ýn herbirisi ve onlarýn milyarlarca takipçileri de dünyadan gitti; ama, onlarýn açtýklarý yollarýn takipçileri hâlâ da var ve hep de var olacaktýr.

*

Evvelki gün, sosyal medyada yayýnlanan ve sonra da, duyan herkesin birbirine telefonla arayýp, 'Gerçek mi?' diye sorduðu konu, hep aynýydý.. Güyâ, 'Tayyib Bey vefat etmiþ'ti..

Tabiî, bu iddianýn üzerine sevinenler, hattâ sosyal medyada hakaret cümleleri yazan ne bayaðý insancýklar olduðu görüldü. Bu seviyesiz zavallýlar, ölümün herkes için olduðu gibi, kendileri için de olacaðýný akledemiyorlardý.

Ve bilmiyorlardý ki, yenilgimizle tamamlanan Uhud Gazvesi'nde, Hz. Peygamber (S) yaralandýðý zaman, 'müþrik'ler, 'Muhammed öldü!..' diye sevinç nâralarý atmýþlardý da, bunun üzerine, 'Muhammed sadece bir elçidir. Ondan önce de elçiler elbette geçmiþtir. O ölür veya öldürülürse, topuklarýnýz üzerine (geriye, eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (geri) dönerse, (bilsin ki) Allah'a asla zarar veremeyecektir. Allah þükredenleri ileride ödüllendirecektir.' meâlindeki âyet (Âl-i Ýmrân- 144.) nâzil olmuþtu..

Müslümanlar hayata ve ölüme bu gibi ilâhî ölçülerle bakarlar ve kendi inanç deðerleri içinden yetiþen ve o inanç dünyalarýna güçlerinin yettiðince hizmet etmeye çalýþanlarý hayýrla anarlar, hayýrlý hizmetlerde baþarýlý olmalarý niyazýnda bulunup destek verirler; yanlýþlarýný gidermeye yardýmcý olmaya veya kendisinden beklendiði halde, yapamadýklarýný anlamaya çalýþýrlar.

Hiç kimseye ölümsüzlük verilmediðine dair âyetler bizi düþündürmeye ve bizim aslî deðerlerimizin ise, ezelden ebediyete kadar, nice imtihanlarla denenerek , hep var olacaðýna inancýmýz yolumuzu aydýnlatýr.

Merhûm Necîb Fâzýl ne demiþti:

Bir gün akþam olur, biz de gideriz,

Kalýr dudaklarda þarkýmýz bizim..'

*

Bu konuya bu kadarca deðindikten sonra..

*

Seçimlere 18 ay kadar bir süre kaldý.. Kemalist-laik kesim ve ülkenin ayrýlmasýndan baþka hiçbir þeyle tatmin olmayacaklarýný açýkça ortaya koyan ve PKK'nýn uzantýsý olduðu açýk olduðu halde, 'sosyal gerilim oluþturmaya engel olabilir' diye Meclis'te tutulmaya çalýþýlan mâlum parti el-ele; toplum kesimlerini ikna etmeye ve hattâ kandýrmaya çalýþýyorlar.

Ama, Muhalefet'in lideri, PKK'nýn manyetik çekim alanýna girmiþ kesimlerle kol-kola olurken, Yozgat'ta ise, 'Ýktidara geldiðimde , Kandil Daðý'ný yerle yeksân etmezsem...' diye 'avanak avcýlýðý'na soyunuyor. Bu kiþinin, 'M. Kemal ve Ýsmet Paþa'nýn ilke ve siyasetlerinden 1 milim bile sapma göstermedikleri'ne dair laflarý ve tarafdarlarýnýn da, her vesileyle, 'Biz, (... filânýn) askerleriyiz!' diye tempo tuttuklarý unutulacak mý dersiniz?

*

Muhalefet'in asýl meselesi, daha iyi yönetmek deðil, 20 senedir, milletin ekseriyetinin itimad ve muhabbetini kazanmýþ bir kiþiyi, ne pahasýna olursa olsun iktidardan uzaklaþtýrmak!..

Ama, 20 ay öncelerde, henüz Amerikan Baþkaný seçilmediði dönemde, Amerikan tv. ekranlarýnda, 'Suriye ve Irak'ta, Doðu Akdeniz'de , Ortadoðu'da Amerikan siyasetlerine en büyük engeli oluþturanýn Rusya deðil, Erdoðan olduðunu, Muhalefet'i destekleyerek, ona bedel ödettirilmesi gerektiðini' açýkça telaffuz eden kiþinin, þimdi Baþkan olan Joe Biden isimli kiþi olduðu düþünülmeyecek mi?

Ve, irili-ufaklý 5-6 parti, Erdoðan'ý devirmek siyaseti ve düþmanlýðý üzerinde birleþik bir cephe oluþturmuþlar.. Bu birlikteliðin azmettirici güç merkezinin baþta Amerikan emperyalizmi olmak üzere, bütün emperial güç odaklarýnýn olduðu görülmeyecekse, herkes neticesine katlanýr.

Meþhûr Dr. Rýzâ Nûr, 'Abdulhamîd düþmanlýðý gözlerimizi o kadar kör etmiþti ki, Mekteb-i Týbbiye'ye Ýngiliz bayraðý çekecek kadar alçalmýþtýk..' diyordu, hâtýrâtýnda.. Þimdi de ayný durum..

*

Kur'ân-ý Mubîn'de, (Ra'd Sûresinde , 11. Âyet'te) açýklanan, 'Bir halk kendi halini deðiþtirmedikçe, Allah onlarýn halini deðiþtirmez..' mealindeki hüküm ve Hz. Peygamber (S)'den gelen, 'Nasýlsanýz öyle idare edilirsiniz..' meâlindeki hadis 'rivayet'i, sosyal deðiþimlerin ezelî ve ebedî kanunudur.

*