On altý günlük film maratonumuz sona erdi. 32. Ýstanbul Film Festivali’nde Altýn Lale ödüllerini sinemacýlar aldý ama festivalciler, festivali takip eden medya mensuplarý, sinema yazarlarý ve bütün izleyiciler de birer lale hak etti! Yapraklarý kapalýyken ayrý güzel, açýldýðýnda ayrý! Týpký festivalimiz gibi!
Altýn Lale’yi Uluslararasý Yarýþma’da Lenny Abramahson’ýn Kenny Power’ýn ayný adlý romanýndan uyarladýðý “Ne yaptýn Richard”, Ulusal Yarýþma’da Onur Ünlü’nün adýný Shakespeare’in 28 numaralý sonesinden alan “Sen Aydýnlatýrsýn Geceyi” filmleri kazandý. FIPRESCI jürisi Uluslararasý Yarýþma’da Bruno Dumont’un ünlü sanatçýnýn bir akýl hastanesine kapatýlmasýna odaklanan “Camille Claudel 1915” adlý filmini tercih ederken Ulusal Yarýþma’da “Sen Aydýnlatýrsýn Geceyi”nin baþarýsýný pekiþtirdi. Seyfi Teoman anýsýna verilen En Ýyi Ýlk Film Ödülü’nü alan, Deniz Akçay Katýksýz’ýn yönettiði “Köksüz”, Radikal Gazetesi Halk Ödülü’nün de sahibi oldu. Sinemada Ýnsan Haklarý Avrupa Konseyi FACE Ödülü ise Atýq Rahimi’nin Afganistan’da bir kadýnýn dramýný anlattýðý “Sabýrtaþý” filmine verildi.
Filmler üzerine durmaksýzýn yazýp çiziyoruz ama eleþtirilerde oyunculara yeterince yer veremiyoruz... “Performansý iyiydi” deyip geçiyoruz çoðunlukla. Söyleþiler sayesinde tanýyoruz onlarý ama bazen övgülerimi esirgememek istiyorum onlardan. “Hayatboyu”nu Berlin’de izlediðimden beri zaten sevip beðendiðim Defne Halman’a bildiðiniz “hayran” oldum örneðin.
Tabii þaþýrtýcý olan kadýn oyuncularýn yeteneði ve performansý deðil, nihayet kadýn karakterlere yer veren filmlerin çekilebiliyor olmasý! Bunda genç kadýn yönetmenlerin sayýsýnýn artmasýnýn payý büyük elbette. Deniz Akçay Katýksýz da Aslý Özge’nin Defne Halman’ý tiyatro sahnelerinden beyazperdeye çekivermesi misali Lale Baþar’ý sahneden ve televizyondan sinemaya çekivermekle ne kadar iyi etti! Cemil Aðacýkoðlu da Sema Poyraz’ý Almanya’dan Türkiye’ye getirmekle sinemamýza deneyimli bir yeni yüz kazandýrdý. “Yozgat Blues”da Ayça Damgacý, “Karnaval”da Tülin Özen ve “Köksüz”de Ahu Türkpençe, zaten gözbebeklerimiz... O yüzden En Ýyi Kadýn Oyuncu Ödülü’nü açýklamak için sahneye çýkan Komet’in ne kadar zor karar verdiklerini vurgulamasýna ve kadýnlardan korkmasýna gerek yoktu!
Sema Poyraz’a “Özür Dilerim” ile ödül kazandýran, kendini engelli oðluna adamanýn yaný sýra onun durumuna yýllardýr alýþamamýþ kocasýný ve küçük oðlunu da idare etmek zorunda olan bir anne rolü. Ondan baþka kimsenin önceliði Selim deðil... Oðlunun babasý ve kardeþi tarafýndan kendisi kadar sahiplenilmeyiþinin ve sorumluluðunun paylaþýlmayýþýnýn acýsýný çekiyor. Küçük oðlu evlilik hazýrlýklarýna gömülmüþ, kocasý kendi alemine çekilmiþ, kýzkardeþi mesafesini korurken disiplini elden býrakmadan bütün görevlerini yerine getiren bu annenin gücüne saygý duyurtuyor bize.
“Yozgat Blues” ile En Ýyi Erkek Oyuncu seçilen Ercan Kesal ise yýlýn fenomeni! Üç Maymun’daki politikaya atýlma heveslisi orta boy iþadamý Servet ve “Bir Zamanlar Anadolu’da”nýn muhtarýndan hazzetmemiþtim. Taklide olanak veren kolay lokmalardý. Ama Kesal “Küf” ve “Yozgat Blues”da býçak sýrtý performanslar veriyor. FACE adayý “Küf”teki acýlý baba da “Yozgat Blues”daki þarkýcý da kolaylýkla doz aþýmýna uðratýlabilecek kahramanlar. Genç yönetmenler Ali Aydýn ve Mahmut Fazýl Coþkun’un genç olma dezavantajýyla biraz bocalasa, Kesal da biraz kendini kaptýrsa bu iki film bu kadar etkili olmazdý. “Küf”te askeri darbenin “kaybettiði” oðlunu aramaktan vazgeçmeyen demiryolu iþçisi rolünde, gözü yaþlý baba kliþesine dönüþebilirdi. Alýþveriþ merkezlerinde, taþra otellerinde sahneye çýkan, amatörlere ders veren, vaktiyle “Muhsin Bey”in piyasa dýþý kalýþýný çaðrýþtýran müzisyeni ise komikleþtirip parodiye dönüþtürebilirdi. Pek yakýnda Tayfun Pirselimoðlu’nun yeni filminde yeniden “döktürecek”.