Herkesin ‘Hudeybiye’si

Hassas, çok hassas’ diye yazmýþtým, iki hafta önce. Ýyi ki yazmýþým.

‘Ýmralý’ya gidecek heyet’ polemiði vardý o günlerde. Laflar havada uçuþuyordu. (Uçuþan laflarýn arasýnda benimkiler de vardýr.)

Kimin gidip gitmeyeceðine hükümet ne karýþýr? Ahmet gitse ne olur, Fadime gitse ne fark eder?

Ada’ya kimin gideceði deðildi, hassasiyet gösterilmesi gereken tek konu.

‘BDP ve PKK dýþý faktörlerin’ de dikkate alýnmasý gerekiyordu. Öncelikle milletin...

Kim dikkate alacak?

Bence herkes.

BDP dikkate alacak. Adýmlarýnýn, eylemlerinin, Türkiye’nin geri kalanýnda ne gibi yankýlara sebep olabileceðini göz önünde bulunduracak.

Hükümet dikkate alacak. Baþbakan’ýn sürekli dile getirdiði gibi, þehit annelerini, þehit babalarýný üzmeyecek. Þehitlerin kemiklerini sýzlatmayacak.

Bunlarla da sýnýrlý deðil. Herkes için daha ilerisi var.

Bu, bir çözüm sürecidir. Bir uzlaþma sürecidir.

Çözüm dediðimiz þey, ‘dünkü hal’ deðildir. Çözüm, herkesin, bir önceki halini az veya çok deðiþtirmesini gerektirebilir. Çünkü belli, ‘þimdiki hal’le hiçbir þey çözülmüyor.

(Tekrarlayalým mý? Üstad Bediüzzaman’dan. “Eski hal muhal. Ya yeni hal, ya izmihlal.”)

O zaman, herkes, kendisiyle ilgili bir þeyi deðiþtirecek.

Kýrk yýllýk kani, olur mu yani? Olacak.

Ahh, Hudeybiye, bu kadar çok misal verilmemiþ olsaydý keþke. Buraya çok uyardý.

Bir tarafýn Hudeybiye’si deðil. Bütün taraflarýn Hudeybiye’si.

Çünkü, sonuç alýnýrsa, inþallah, bütün taraflar, bugünküne göre daha iyi bir þeye, huzur ve sükuna ulaþmýþ olacak.

***

Herkes bir þeyi dikkate alacak da, biz, gazeteciler, hiçbir þeyi umursamayacak mýyýz?

Durum böyleyse bilelim. Ben umursarým çünkü, ‘ben gazeteciyim, bana ne, onlar halletsinler’ diyemem.

Sadece ben umursamam. Herkes umursar.

Gördüðüm kadarýyla, Milliyet de umursamýþ.

Bir ‘editöryal’ çalýþma yapmýþ.

Benim net bildiðim bir þey var. Milliyet’te çalýþan bir kiþinin adý geçiyormuþ o ‘görüþme tutanaðý’ dedikleri metinde. O arkadaþýn adýný çýkarmýþlar.

Bence doðru da yapmýþlar. Gerçekten lüzumsuz spekülasyonlara sebep olabilirdi, o ismin yayýnlanmasý.

Aaaa! O isim çýkarýlýnca, vatandaþýn haber alma hakký kýsýtlanmýþ olmadý mý?

Bu nasýl bir haber alma hakkýymýþ, mesela, Mehmet Metiner’in adýný yazmayýnca kýsýtlanýyor, bir baþka arkadaþýn adýný yazmayýnca kýsýtlanmýyor?

Sözü uzatmayalým. Ucuz atlattýk.

Millet, ‘çözüm süreci’ne itimat ettiði için, ‘çözüm’ün deðerinin farkýnda olduðu için, fazla takýlýp kalmadý, ‘tutanak’ dedikleri toplama metindeki ifadelere.

Çünkü, sonuçta, süreç içinde geçerli bir metin vardý. (Yalçýn Akdoðan’ýn, Star’da çok açýk bir biçimde yazdýðý gibi) Ýmralý’dan BDP’ye, Kandil’e ve Avrupa’ya ulaþtýran metinler.

Evet, muhalefet bir malzeme bulmuþ oldu. ‘Yeni Kýlýçdaroðlu’ çok ilgilendi, kullandý orada yazýlanlarý. (Yeni Kýlýçdaroðlu, ‘ulusalcý Kýlýçdaroðlu’dur. Yeniliði odur.)

Devlet Bey de biraz istifade etti.

Ama, sabotajsa, sabotaj maksadýna ulaþamadý.

(Oralarda, maksadýna ulaþmýþ baþka birileri vardýr belki, bilmiyorum.)

Demek ki neymiþ?

Haberde editoryal müdahale olabilirmiþ. (Dünyada editöryal süreçten geçmemiþ bir tane bile haber yoktur.)

Çözüm için atýlacak her adým, büyük bir hassasiyet gerektiriyormuþ.

Ýyi oldu bu tartýþmalar, gazeteciliðin ne olduðunu herkes bir daha düþünme fýrsatý buldu.