Hesabý ödemeden nereye kaçýyorsun?

Hürriyet gazetesinin türbanlýsý, eski patronuna kol kanat gerdiði bir yazýsýnda, “Ahmet Kekeç’in Erdoðan rekorundan sonra Aydýn Doðan rekoru...” gibilerden bir þeyler yazmýþ... 

Nasýlsa atlamýþým. 

Geçenlerde internette karþýma çýktý... 

Güya birileri (belki de bir gazeteci) bir sayým-döküm yapmýþ; buna göre “Erdoðan yazýsý yazma rekoru” bendeymiþ... Ya da ikinci sýrayý iþgal ediyormuþum. 

Doðrudan Cumhurbaþkaný Erdoðan’ý konu ettiðim kaç yazým bulunuyor? 

Çok azdýr... 

Son Erdoðan yazýsýný referandum döneminde yazdýðýmý hatýrlýyorum... 

Evet, ismi bir þekilde yazýlarýmda yer alýyor; bundan kaçamazsýnýz... Kýlýçdaroðlu’ndan söz etseniz bile, mutlaka içinde Erdoðan’ýn ismi geçecektir, geçer... 

Nitekim Kýlýçdaroðlu’nun küfürbazlýðýný ve yalancýlýðýný konu ettiðim bütün yazýlarýmda Cumhurbaþkanýmýzýn ismi geçiyor... Bunlara “Erdoðan yazýsý” demek mümkün deðil. Týpký bu yazýda olduðu gibi... 

Dolayýsýyla, bu alanda bir rekora sahip deðilim... 

Bu cümleden olarak, doðrudan kendisini konu edinmediðim birçok yazýmda da Aydýn Doðan’ýn ismi geçiyor, geçmiþtir... Bunlara da “Aydýn Doðan yazýsý” dememek gerekiyor. 

Muhteremi en son, Cumhurbaþkaný Erdoðan’a yazdýðý bir açýk mektup nedeniyle bu köþeye konuk etmiþtim. Üzerinden kaç yýl geçmiþ... 

Söz veriyordu... 

Bazý konularda (özellikle “terörle mücadele” konusunda) devletle ayný hassasiyeti paylaþtýklarýný söylüyordu ve elbette yalan söylüyordu. 

Devletle ayný hassasiyeti paylaþtýðýný söyleyen Aydýn Doðan’ýn gazete ve televizyonlarý, terörle mücadelenin altýný boþaltan bir içerikle yayýn hayatýna devam ettiler. Hatta televizyonlarýnda, devletin terörle mücadelesini itibarsýzlaþtýran konuklar aðýrladýlar, onlara ifade imkâný sundular. 

Hakkýnda baþka (özel) bir yazý yazdým mý? 

Hatýrlamýyorum. 

Hürriyet’in türbanlýsý, böyle düþünmüyor... Ýþi gücü býrakmýþ, sadece Aydýn Doðan’la uðraþtýðýmý ileri sürüyor. 

Bu “türbanlýyý” kendi hezeyanlarýyla baþ baþa býrakalým ve gerçekten de Aydýn Doðan’ý muhatap alarak soralým: 

Nereye Aydýn Bey? 

Hesabý ödemeden sofradan kalkmak da ne oluyor? 

Gazetelerinizi ve televizyonlarýnýzý devrederek zýmni bir “sulh” ilan etmiþ oldunuz, daha doðrusu böyle algýlanmasýný istediniz (çünkü medya organlarýnýzýn þerrinden emin olunacaðýný ve tolere edileceðinizi düþünüyorsunuz), ama hesap ortada... 

Bugüne kadar baþýmýza gelmiþ bütün kötü iþlerin içinde (darbe, muhtýra ve “yargý” erki eliyle siyasete müdahale etme giriþimleri dâhil) sizin medya organlarýnýn parmaðý ve “yönlendirmesi” bulunuyor. 

Þerefli bir geçmiþ býrakmadýnýz... 

Doðrudan olmasa da, dolaylý yollarla, bilerek ya da bilmeyerek, teröre arka çýktýnýz; terörden türeyen “þiddet”in icabýnda sonuç alýcý siyasal bir enstrüman olarak algýlanmasýný saðladýnýz ya da böyle anlaþýlmasýný kolaylaþtýrdýnýz. (Þehit Savcý Mehmet Selim Kiraz haberinde olduðu gibi.)

Meþru yönetimleri hedef alan bütün kolpa giriþimlerinin altýnda grubunuzun imzasý var. 

28 Þubat sizin eseriniz... 

POAÞ rezillikleri, Dýþbank rezillikleri, TEDAÞ rezillikleri... 

Saymakla bitmez. 

Bir siyasal kesime karþý yürüttüðünüz “sosyolojiyi harekete geçirme” ve Türkiye’deki siyasal karþýtlýðý “yaþam biçimi” üzerinden okuma cinliði yine sizin eseriniz... 

Ýç savaþ çýkarmak için elinizden gelen her melaneti sergilediniz. 

Bu ülkede “kardeþ kaný” dökülmediyse, bunu halkýn saðduyusuna ve engin ferasetine borçluyuz. 

Elinizi yýkayýp çýkabilir misiniz? 

Bu kadar kolay mý? 

Herkese hakkýnýzý helal ettiðinizi, bahtiyar olduðunuzu filan söylüyorsunuz, muhtemelen muarýzlarýnýzýn toleransýna sýðýnýyorsunuz, iyi hoþ da... 

Sordunuz mu bakalým? 

Biz hakkýmýzý helal ediyor muyuz? 

Eseriniz olan binlerce, on binlerce maðdur haklarýný helal ediyorlar mý? 

Kusura bakmayýn ama biz o kadar “toleranslý” deðiliz!