Hey Agave! Dost musun düşman mı?

Şeker tutkunlarının alternatif arayışındaki en büyük bilmecesi agave. 

Bir okurum hafta sonu yazımı yazmak için masa başına oturduğum vakit ‘agave’ ile ilgili bir link paylaşarak fikrimi sordu. Gönderdiği makalede agave’nin fruktoz içeriği ve kalorisinden bahsedilmekteydi. Makaleyi okuyup cevabımı kendisine ilettiğim an başka bir okurumdan yeni bir mesaj geldi o da “Zararlı deniyor neden hâlâ agave kullanıyorsunuz?” diye soruyordu. Bu benim günlük rutinim, hemen her gün en sık karşılaştığım soru Agave ile ilgili. “Agave iyi mi, kötü mü?” haklı olarak kafalar karışık. Üstelik çok pahalı ve Türkiye’de sadece tek bir marka satıyor, alternatifi yok. Tek alternatif ama Allah’tan sertifikalı bir marka. Çünkü, tıpkı bal gibi, agave de sahtekarlığa çok açık bir gıda. Bu kadar merak edilen bir konuda bilgi vermeyi görev bilerek her ne kadar tek tek cevap versem de artık buradan da bir yazayım dedim. 

Meksikalı Agave bitkisi binlerce yıldır şifa niyetine kullanılıyor

 

Agave’den şurup nasıl yapılır? 

Agave, Meksika’nın endemik bir bitkisi. Binlerce yıldır şifa niyetine kullanılan kadim bir bitki. Agave nektarı da tıpkı ham bal gibi doğal ürün olarak kabul edilmekte. Yine tıpkı bal gibi üretim şekline göre içeriği farklılıklar göstermekte. 

Agave nektarı dediğimiz şey aslında bir şurup. Bu nektar mavi agave bitkisinin içindeki sıvıdan elde ediliyor. Bu sıvı önce bitkiden ekstraksiyon yöntemiyle ayrıştırılıp ardından filtreleniyor. Bileşenlerini fruktoz denilen basit şekere ayrıştırmak için ısıtılıyor. Elde edilen sıvı daha sonra şurup olarak konsantre ediliyor. Bu aşamada işlenmiş olması maalesef besin değerini kaybetmesi/azalması anlamına geliyor, tıpkı pastörize baldaki gibi. 

 

Şeker yemeye mecbur muyuz? 

Niçin rafine şeker tüketiyoruz ve niçin son yıllarda rafine şekere alternatif arayışına girdik? 

Yemeye mecbur değiliz ama neden canımız istiyor malum; rafine şekerli tatlılarımız çok güzel, üstelik yedikçe esiri oluyoruz, çünkü bağımlılık yapıyor. Evet, şeker bağımlılık yapar.  Şekerin yerine alternatif olacak bir şeyin arayışına girdik çünkü sağlık elden gidiyor. Her yıl şeker hastalarının sayısı artıyor ve şeker hastalığı birçok rahatsızlığa yol açıyor. Kalp krizinin bile en büyük nedeni artık biliyoruzki şeker. 

Her gıdanın içinde az veya çok doğal olarak şeker var. Şeker, enerji için metabolizmaya gerekli bir besin. Mesele; rafine şekerin gıda değil ‘madde’ olması. Bağımlılık yaptığı için de ihtiyacımızdan fazlasını istiyoruz. Öyle bir şeker bağımlılığımız var ki kurtulmak zor. Ben de rafine şekerin bağımlılığından zor kurtuldum. Agave işte tam bu noktada imdadıma yetişmişti. 

Neden agave kullanıyorum?  

Hipoglisemi rahatsızlığım sebebiyle metabolizmam rafine şeker ve diğer şeker türevlerine olumsuz tepki veriyordu. Şeker bağımlısı olduğumu bundan sekiz yıl önce şekeri hayatımdan çıkarmaya karar verdiğimde fark ettim. Şekere alternatif bulabilmek hayatiydi benim için. Her şey bir tarafa bir de tatlı yemezsem mutsuz oluyordum. İşte o dönem her türlü alternatifi tariflerime adapte etmeye çalıştım ama sonuçlar beni hiç mutlu etmedi. Ya lezzette sıkıntı oluyordu ya da doğal ürünlerin (hurma gibi) fruktozu o kadar yüksekti ki rafine şekerden bile daha fazla metabolizmamı zorluyordu. Yani doğal diye hurma yemek şekerden de zararlı sonuçlar doğuruyordu. 

İşte böyle bir dönemde agave bana ilaç gibi yetişti. Tatlılar şekil ve lezzet olarak rafine şekere benziyordu ve bağımlılık yapmadığı için az miktarda yemem yeterli oluyordu. 

Hipoglisemi rahatsızlığınız varsa yediklerinizde kaloriden çok glisemik değer (GI) önem taşır. Her gıdanın kalori değeri olduğu gibi bir de glisemik değeri vardır. Bu noktada rafine şeker ve şeker türevi birçok doğal alternatifin (hurma, dut şurubu, pekmez, bal gibi) glisemik yükü fazladır. Agavenin ise ilginç bir şekilde kalorisi yüksektir ama GI değeri yok denecek kadar azdır. Bunu zaten bana metabolizmam söylüyordu. Buna rağmen geçen yıl bir üniversitede tahlil yaptırdım. Tahlil sonucuna göre agavenin GI değeri gerçekten yok denecek kadar azdı. İşte bu yüzden hastalanmıyordum. Bağımlılık da yapmadığı için çok az yemem de yetiyordu. Az yediğim için de kalorisi beni etkilemiyordu. 

Sekiz yıldır mutfağımda rafine şeker yok, tatlılarım agaveli. Daha genç görünüyorum ve hipoglisemi atakları yaşamıyorum.Agave yerine daha sağlıklı bir alternatif çıkana kadar benim mutfakta durum bu. 

Kimseye “agave kullan” demedim, demem. Agave çok faydalı bir bitki ama işlemden geçince karşımıza çıkan şurubunun kesin bir cevabı hâlâ yok. Önerin nedir derseniz; bence rafine şekeri asla yemeyin. Şeker sorununuz yoksa ham baldan şaşmayın. Şeker sorununuz varsa… Karar sizin. 

 

ŞEKER DE SİGARA GİBİ TEHLİKELİ

Bu tip yazılarımda uzman görüşü almak benim için çok önemlidir. Bugünkü yazımda bunu yapmadım. Çünkü, birçok itibarlı doktorun agaveyi önerdiği gibi, bazıların da önermediğini biliyoruz. Biraz gecikmiş bir yazı oldu bu, biliyorum. Bana hep şeker sektörü seni sevmiyordur derler. Gülümserim… Karşımızda müthiş büyük bir sektör var. Bağımlılık yaptığı için tüketici bırakamıyor. Aydan onlar için bir tehdit değil. Zaten yasaklansın da demiyorum. Karşımızda sigaradan tehlikeli bir madde var: Rafine şeker! Ben de “Şeker de sigara gibi tehlikelidir, üzerine sağlığa zararlıdır etiketi koyulsun” diyorum. Bunun için bir kampanyam bile var. Kampanyama destek vermek isterseniz change.org adresine girip bir imza atabilirsiniz.