‘Hiç kimse kimsesiz kalmasın’

Bu gece hayırlısıyla Ramazan için ayaktadır gönüller. Gecenin orta kısımlarından seherin parmak uçlarına kadar geçecek sürede beyaz ve siyah ipliklerin içinden geçeceğiz... Çöl sıcaklarının yürek kavurucu, sarp yokuşa tırmandırıcı, nefsi cidden sınayıcı baskısı altından, Rabbimiz latif sekinet koridorları açsın hepimize... Özellikle bedeni çalışma içinde olup çokça alnı terleyenlere; bağda bahçede tarlada kürek çapa sallayanlara, sokaklarda, madenlerde, nöbetlerde, hastanelerde koşuşturarak işlerimizi görenlere muavenet etsin Rabbimiz... 

Geçtiğimiz yıllarda Somali’deydik, Ramazan’a denk gelmişti çalışmalarımız. Bir ara susuzluktan nefes alamayacakmışım telaşesine kapılmıştım da hafız bir hanım kardeşim dualar okuyup dilimin üstüne üflemişti. Garip bir şey; o günden beri susamıyorum hiç... Sanırım bunda Somali’de beni mahcup edecek izlenimlerim de etkilidir; kucaklarında son nefesini veren bebeklerini, altına sığındıkları saz çadırın bir köşesine gömdükten sonra, diğer yavrularına mukayyet olabilmek için o bin kederinden bin metanet çıkartan zapzayıf anneleri ve onların açlıkla susuzluğa karşı hıfzettikleri Kuranı Kerim’den başka yoldaşları olmayışı gelir aklıma... Yardım kuruluşlarının dağıttığı bir tabak pilav ve bir bardak su ile tuttukları oruç ki; hem iftar hem sahurdu bu yemek ve ancak içlerinden şansı yaver gidip de kurtarma bölgesine yetişebilmişleri erişiyordu bu menüye... Oysa gecenin içini içli çağrılarıyla delip geçen ezanlar eşliğinde koşuyorlardı gece namazına... Gece namazı... Gece namazı için okunan ezanı ve çekilen selayı ben hayatımda ilk kez Somali’de işittim. Açlıktan ölüp susuzluktan kavrulan bu insanlar, ne oruçtan ne de gece namazından vazgeçiyorlardı işte... Afet çadırlarından yükselen mukabele sesleri de çarpıcıydı... Aç susuz ama hafızdı o küçücük çocuklar...

Şimdi düşünüyorum da onlara gelen de Ramazan’dır... Bizlere gelen de... Ramazan, sanki güzel bir yoldaş gibi geliyor aslında bu gariplere... Bir ziyaret edişe dönüşüyor onların açlıktan sararıp solmuş nefeslerine el değdirmesi Ramazan’ın.

Afrika’da susuzluğun bağrında kavrulan kardeşlerimizin tuttuklarıdır oruç, onlar hakikaten orucu tutuyor... Bizim buralardaysa tam aksi... Oruç bizi tutup mukayyet oluyor... İnşallah bizi hiç bırakmasın orucun güzel elleri...

***

 “Hiç Kimse Kimsesiz Kalmasın” sloganıyla yola çıktı bu yıl Diyanet İşleri Başkanlığımız... Sayın Mehmet Görmez Beyefendi “sokak çocuklarından, sosyal yalnızlara” kadar kimsesizliğin tenhalığın tüm ritimlerine kulak veriş çağrısında bulunuyor... Yalnızlık asrımızın en büyük sorunlarından ve insanlık geldiğimiz bilimsel teknolojik zirvelerde mezkur yalnızlığın tüm ruh üşüten tekilliğine mahkum...

Ülkemizde 1 milyon civarında Suriyeli mülteci var ve yaşam koşulları gerçekten güç ne kadar profesyonel destek olursa olsun, mültecinin muhacirin yarası kolay kapanmaz... Belki etrafları çok kalabalık, ama bilmedikleri bir ülkede bilmedikleri dilde yapayalnızlığın kışında karında donuyor kalpleri...

2012 yılında 3189 kişi intihar etmiş ülkemizde. Duyunca ben de çok şaşırdım, ne kadar büyük bir sayı bu değil mi? İntiharların orijinindeki yapayalnızlık hissiyatıyla da yüzleşmemiz gerekiyor bu Ramazan’da...

Rahatsızlığı sebebiyle anneme refakat ettiğim için Diyanet İşleri Başkanımızın davetine katılamadım beni affetsinler. Bu aniden gelen hastalık hayatımızı değiştirdi. Anneciğim o hastalık yükünün altından “bu hastalığım olmasaydı sizlerle bu kadar uzun birlikte olmazdık” diyor sıksık... Hastalığını bile evlatlarıyla hemhal olmak konusunda nimet bilen bir anneye ne denir... Modern hayat, profesyonel yaşam, başarı ve kariyer algımız, şehir hayatı, kesintisiz iletişim, stres gibi yıldırım bulutları, bizi küçük ama gerçek hayat hikayelerimizden kopartıyor. Bu Ramazan’da, kendi kendimizi mahkum ettiğimiz sanal yapayalnızlıkları da gözden geçirelim...

Hep kalabalıklardan şikayet ederim, hayret ki hepsi kof ve sanal bir kandırmacaymış, insan hasta olup tecrit edildiği günlerde anlıyor ki dost ne imiş... Dostu ve kimsesi olana ne mutlu insan yaşadıkça öğreniyor...