Türkiye, son 10 yýlda demokratikleþme alanýnda devrim niteliðinde adýmlar attý... Bunun tartýþýlabilir bir yaný yok! Reformlarý yetersiz bulabilirsiniz ve daha fazlasýný talep edebilirsiniz, ancak reformlarý yok saymak, demokratikleþme adýmlarýný hafife almak mümkün deðildir.
Reformlarý yok sayanlar hafýzalarýný yoklamak zorundadýrlar... 10-15 yýl öncenin Türkiyesi ile bugünü karþýlaþtýrmak durumundadýrlar...
***
Eski Türkiye’de fail-i meçhul cinayetler rutindi... Özellikle Doðu’da kimin, neden öldürüldüðünü takip etmek zordu. Bir yandan devletin sözde güvenlik güçleri, diðer taraftan PKK ve diðer örgütler pervasýzca insan öldürüyordu. Kaymakamlar ve hakimler bile evlerinin yakýnýnda patlayan bombalarý kimin patlattýðýný bilemiyordu...
En kötüsü sizi korumasý için sýðýndýðýnýz devletin kendisine ‘derin’ sýfatýný taktýðýný ve hukuku çiðnemeyi vatan borcu saydýðýný görüyorduk... Ülkenin Genelkurmay Baþkaný zanlýlarý ‘iyi çocuktur, tanýrým’ diyerek kolluyordu... 10 yýl öncenin Türkiyesinde ülkenin kuvvet komutanlarý ülke savunmasýndan ziyade kendi hükümetlerini devirmenin hesaplarýný yaparlardý... Herkes askerden hâlâ korkar, kendi ordumuz düþmaný deðil, bizi korkuturdu...
Özellikle Güneydoðu’da yol kontrolleri rutindi. Seyahat eden bir kiþi akþama kadar defalarca polis veya askerler tarafýndan kontrol edilirdi... Bazý illerde olaðanüstü hal vardý... Yasal olarak olaðanüstü olmayan illerde ise güvenlik güçleri kendi olaðanüstü hallerini oluþtururdu... Kürtçe hâlâ yasaktý... Kürtçe yayýncýlýk da, siyaset te yasaktý. Çocuðunuza verdiðiniz isim bile hâlâ sorundu...
***
Bugün fail-i meçhul cinayetler bir istisnadýr... Ülkenin doðusunda veya batýsýnda asker-polis þiddeti rutin bir iþlem deðildir. Karakollarda iþkence ve kötü muamele sýradan bir delil toplama yöntemi de deðildir...
Devletin 7 gün 24 saat yayýn yapan Kürtçe bir televizyonu var... Kürtçe radyolar da yayýnda... Hatta bazý devlet kuruluþlarý Kürtçe dilinde arama merkezleri kurdu, üniversitelerde Kürtçe için bölüm ve programlar açýldý...
Geçmiþte ‘Kürt’ kelimesi yasaklý bir kelime gibi, korka korka aðýza alýnýrken, bugün gündelik Türkçe’nin sýradan bir kelimesi haline geldi... En son reform paketiyle birlikte, aslýnda uzun süredir fiilen uygulanan farklý dilde siyaset yapmak da normal hale geliyor...
Doðuda üst aramalarý sýradan deðil artýk. Yer isimlerinin talep halinde deðiþtirilmesinin, hatta özel okullarda ana dilde eðitim yapýlabilmesinin önü dahi açýldý...
Dini azýnlýklarýn haklarýnda da önemli geliþmeler oldu... Geçmiþte devlet eliyle gasp edilen mallar sahiplerine iade edilirken, derin devletin azýnlýklar üzerindeki baskýlarý son buldu, haklar yasal güvenceye baðlandý...
En önemlisi hak ve özgürlüklerin kullanýmýný kolaylaþtýran ekonomik geliþmeler yaþandý: Türkiye 10 yýl önceki Türkiye’ye göre 3 misli zenginleþti, ulaþtýrma, iletiþim ve diðer altyapýda büyük mesafeler alýndý... Sosyal yardýmlar katlandý vs...
***
Yapýlanlarý yetersiz bulabilirsiniz, “Türkiye daha iyisine layýktý” diyebilirsiniz, ancak yapýlanlarý yok sayamazsýnýz... “Türkiye son 10 yýlda hiçbir þey yapmadý” diyemezsiniz. Son 10 yýlda yapýlan öylesine çok reform var ki Cumhuriyet bunlarý geçmiþte yapmak bir yana, hayal bile edememiþti...
Eskiler “yiðidi öldür, ama hakkýný ver” derdi... Hükümeti sevmiyor olabilirsiniz, yanlýþlarý olduðunu düþünebilirsiniz... Ancak demokratikleþme konusunda hiçbir adým atýlmadýðýný söylemek veya yapýlanlarý sadece baþörtüsü yasaðýný kaldýrmakla sýnýrlý görmek kanaatimce hem yiðidin hakkýný yemek demektir, hem de aklýmýzla alay etmek...