Nerden baþlayacaðýmý bilemiyorum...
Baþbakanlýðý döneminde hangi “basýn özgürlüðü” performansýný sergilediðini bilmediðimiz (hoþa gitmeyen bazý gazetecilere “uçak ve seyahat yasaðý” koyduðunu çok iyi biliyoruz ama) Sayýn Ahmet Davutoðlu’nun acul bir gayretle yaptýðý açýklamadan mý?
Öyle yapalým...
Sayýn Ahmet Davutoðlu’nun yaptýðý talihsiz (aslýnda çirkin) açýklamadan baþlayalým...
Biliyorsunuz, Sayýn Davutoðlu’yla röportaj yapan Rus yayýn mecrasý Sputnik’in üç Türk çalýþanýnýn iþine son verildi.
Ýþten atýlanlar, alýþkanlýkla (daha doðrusu büyük bir piþkinlikle), kabahati Cumhurbaþkaný Erdoðan’a yýktýlar.
Bu kervana, ne yazýk ki, Sayýn Davutoðlu da katýldý.
Hatta Sayýn Davutoðlu daha da ileri gitti, “Her kapýyý kapatsalar da biz yeni kapýlar açacak, susmayacaðýz...” diyerek, iþi þahsileþtirdi ve basýn özgürlüðü konusundaki iyileþtirmeleri istikbaldeki “iktidarlarýna” havale etti. (Böylelerine “fýrsatçý” mý diyorlardý?)
Hadi inþallah diyelim...
Fakat, gerçek, iþlerine son verilen üç gazetecinin ve “krizi” fýrsata çevirmeye çalýþan Sayýn Davutoðlu’nun ileri sürdüðü gibi deðil... Yani, konunun Cumhurbaþkaný Erdoðan’la, SETA raporuyla bir ilgisi bulunmuyor. Bilakis, SETA raporu doðrulanmýþ oluyor.
Ne diyordu SETA raporu?
Hiçbir yabancý devlet, gazeteciler daha özgür çalýþsýn, basýn özgürlüðü sýnýrsýz olsun ve “Türkler daha iyi haber alsýn” diye Türkiye’de yatýrým yapmaz.
Bir Rus yayýn mecrasý olarak Sputnik’in amacý, Rusya devletini savunmaktýr.
Bu üç arkadaþýmýz, durumun böyle olduðunu bilmiyor mu?
Bunu, krizi fýrsata çevirmeye çalýþan Sayýn Davutoðlu bilmiyor mu?
Kaldý ki, bu üç arkadaþýmýzýn (aslýnda dört) Sputnik’le maceralarý yeni baþlamýyor.
Neredeyse bir yýlý aþkýn bir zamandýr denk geldikçe radyodan dinliyorum.
Sermiþler postu Rus kanalýna, Erdoðan’a (ve elbette yakýn çevresine, ailesine, akrabalarýna) veriþtirip duruyorlar.
Öyle aðýr ithamlar...
Öyle yakasý açýlmadýk benzetmeler...
Öyle haksýz eleþtiriler...
Öyle çirkin yakýþtýrmalar ki...
Ýnsan dinlemeye hicap duyuyor...
Bir de ironi... Arkadaþlarýmýz ayný zamanda “ironik...” Erdoðan’ýn kimi halleriyle dalga geçip duruyorlar... Arada kahkahalar filan...
Ýþin garip tarafýna bakýn ki, bunlarý yaptýklarý için o üç (aslýnda dört) gazeteciye bir þey olmuyor... Erdoðan, Rus devlet yetkililerini arayýp, “Susturun þu adamlarý” demiyor. Hiçbir yandaþ kuruluþun aklýna, “Þöyle bir yayýn mecrasý var... Oraya postu sermiþ bazý gazeteciler var... Gece gündüz Erdoðan’a küfrediyorlar...” diye þekvada bulunmak gelmiyor.
Durum çok açýk oysa:
Sayýn Davutoðlu, Rusya’da, “Rus düþmaný” olarak bilinir.
Konu sadece, o gereksiz, “Uçaðýn düþürülmesi talimatýný ben verdim” çýkýþýyla ilgisi yok... Sayýn Davutoðlu’nun hiçbir politikasý Rus tarafýnca benimsenmez.
Hal böyleyken, Sayýn Davutoðlu’nun Rus yayýn mecralarý tarafýndan aðýrlanmasý ve istikballe karþýlanmasý elbette “problem” oluþturacaktýr.(Sputnik yetkileri, “Bu röportajý yapmayýn” diye uyarmýþ üstelik.)
Konu, Putin’le o üç gazeteci (aslýnda dört) arasýnda...
Bize iliþmeden, ucuz “basýn özgürlüðü” nutuklarý atmadan, Erdoðan’a ve aile fertlerine küfretmeden çözsünler meselelerini...
Sayýn Davutoðlu’na gelince...
Çok ayýp etti...
Gerçeði bildiði halde, faturayý “Sayýn Cumhurbaþkanýmýz” dediði Erdoðan’a çýkardý.
Hiç yakýþmadý.
Belki de yakýþmýþtýr. Bilemiyorum!