Mustafa KARAALÝOÐLU
Mustafa KARAALÝOÐLU
Tüm Yazýlarý

Hiçbir demokrasinin yaþayamayacaðý bir tecrübe

Sýnýr tanýmayan siyasi nefretin hiç olmazsa ülkenin müþterek geleceðini ve kaderini ilgilendiren konularda yatýþmasýný beklersiniz. Öyle ya, Ortadoðu’da 100 yýl önce masa baþýnda çizilen yanlýþ haritanýn teðelleri atýyor, büyük oyuncularla küçük oyuncular ayný anda tarih sahnesine çýkýyor. Büyük avantaj ve dezavantajlar ayný anda tarih potasýnda hareket ediyor. 

Acýmasýz ve sinsi bir oyun

Türkiye’nin coðrafyasý ise hiçbir ülkeyle kýyaslanmayacak kadar aðýr yükleri taþýmayý kaçýnýlmaz kýlýyor. Sadece sýðýnmacýlarý kabul ederek neredeyse bir savaþa girmenin ekonomik ve hatta sosyal maliyetini ödemekteyiz. Stratejik olarak içinde örgüt (IÞÝD) ve devlet terörü (Esad rejimi) ayný ayna sahada yarýþýyor. Doðal olarak bunun ürettiði güvenlik riski de artýyor. Ýçeride ise tam barýþ süreci þekillenmeye baþlamýþken PKK’nýn Suriye kolu PYD, Esad’ýn da teþvikiyle bu ülkede özerk bir yapý ihtimali yakaladýðý için 1,5 yýldýr frene basýlmýþ bulunuyor.

ABD ise gerçekte bölgeyi karýþtýrýp çekildikten sonra olup biteni umursamýyor. Herkesin gözü Washington’da olmasýna raðmen belli ki Obama yönetimi rüzgar estirmekle yetinmeyi tercih ediyor. Buna raðmen Türkiye gibi önemli bir müttefikini medya aracýlýðýyla baský altýna almaktan da geri durmuyor.

Böylesine acýmasýz ve sert oynanan ve üstelik birçok oyuncunun asla gerçek niyetini göstermeden ilerlediði bir oyunda Türkiye’nin elini açmasý talep ediliyor. Bununla da kalmýyor...

Türkiye’nin hem PKK’ya destek vermesi, hem bu örgütle mücadele etmesi, hem bugüne kadar söylediklerini unutup Esad’ý görmezden gelmesi hem IÞÝD’le savaþmasý, hem sýðýnmacýlarý kabul etmesi hem güvenli bölgeden vazgeçmesi, hem PYD’ye silah vermesi hem de askerin Kobani’ye asla girmemesi isteniyor.

Bunlarýn hepsi de birden isteniyor. Üstelik, birbiriyle çeliþen bu talepler duruma göre çoðu kez ayný kiþilerden ve kurumlardan geliyor.

Kobani hassasiyeti!

Neden?

Çünkü, mesele Türkiye’nin çýkarlarýna uygun bir politika önermek deðil, hükümetin bu zor oyundan maðlup çýkmasýný arzulamaktadýr. Düne kadar Kürt düþmanlýðýyla politika yapanlar bile bugün Kobani aðýtlarý yakýyor ve baþý taþla ezilerek öldürülen gençlerin neredeyse bunu hak ettiðini söyleyerek PKK terörüne gerekçe üretiyor. 

Türkmen ve Arap þehirleri dahil Suriye’nin yarýdan fazlasý yýkýlýp, 250 bin insan katledilirken ve Irak’ýn yarýya yakýný IÞÝD’in eline geçerken ses çýkarmayanlarýn Kobani hassasiyetine kim itimat eder?

Hepimiz biliyoruz ki, Kobani propagandasý yapanlar, bu kasabanýn iþgali hükümeti sýkýþtýrmayacak olsa, oradan kaçan Kürtlere sahip çýkýlmasýna isyan edeceklerdi.

Her duruma uygun bir maske

Hem ulusalcý hem PKK yandaþý, hem Kemalist hem Amerikancý, hem savaþ karþýtý hem savaþçý ve hem Türk milliyetçisi, hem Kürt milliyetçisi olabilen bir güruh ortaya çýktý. 

Duruma göre bir maskeyi takýp en aðýr cümlelerle dýþ politikayý eleþtiriyorlar.

Türkiye’nin talihsizliði budur. Bir baþka demokrasinin asla tecrübe edemeyeceði bir öfke ve nefret; bir baþka hukuk sisteminin asla tahayyül edemeyeceði bir sinsi çekiþme sistemin iskeletine musallat olmuþ haldedir. O yüzden hükümet ayný anda hem PKK’ya hem IÞÝD’e, hem ABD’ye, hem Ýran’a, hem Katar’a yakýn olmakla suçlanabilir. Neyin doðru olduðunun önemi yoktur.

Dahasý, neyin kaybedileceðinin; yani, bu zor oyunda kaçacak fýrsatlarýn kýymet-i harbiyesi de yoktur. Sonuçta hükümet kaçacak mý, önemli olan budur.