Hikmet Meclisi, uluslararasý ismiyle ''Wisdom Grubu'' Türkiye'nin birikimi mahiyetinde bir grup. Cumhurbaþkaný Özal döneminde ilk temelleri atýlmýþ. ABD'de yurt dýþý ihtisasýna baþlayan gençlerin birbirlerini bulduklarý bir buluþma, yazýþma çatýsý kurulmuþ... Sürekli yeni akademisyenlerle gençlik ruhunu hiç yitirmemiþ bir grup olmasý ayrýca kayda deðer. Geçen yýl ABD'deki ribatlarýna da katýlmýþtýk. Bu seneki Türkiye Buluþmasý'nda fark ettim ki, Hikmet Grubu, hem akademi ve düþünce dünyamýza hem de bürokratik çevreye ciddi temsilciler katmýþ kazandýrmýþ bir grup. Öyle zannediyorum ki bunda, devlet destekli bir sivil toplum kurumu olmayýþlarýnýn, gönüllülük esasýnýn, kardeþlik bilincinin önemli bir rolü vardýr. Her þeyden evvel kardeþlerimizi görmek baþlý baþýna moral motivasyon oldu, buluþmayý koordine edenlere teþekkür ederiz...
Gençlik ve Spor Bakanýmýz Mehmet Kasapoðlu Beyefendi toplantýnýn onur konuðuydu. Ama kendisi gençlik meselelerinde hiçbir zaman konuk kalmadý, iþin ve evin içinde oldu. Nabzýn nasýl attýðýný bilen bir kimse olarak, gençlik sorunlarýnýn konuþulduðu ortamlarý önemsemesi, fikre ve projeye açýk yönetim tarzý siyasete yeni bir vizyon katýyor ve hepimize umut veriyor. Ayrýca Hikmet Meclisi’nin dinleyicileri, soru yönelticileri o kadar güçlü ki, kimisi rektör, kimi bilimsel çalýþmalarýn baþýnda, bazýlarý uluslararasý çalýþmalarý koordine eden hocalar... Hasýlý, Hikmet Meclisi, davasý, aþký, mefkuresi olan yöneticilerimize ýþýk tutacak, ilham verecek bir yapý arz ediyor. Dr. Þenol Duman, Prof. Ali Osman Öztürk ve Prof. Kudret Bülbül beyefendiler gençlik meselelerine odaklanacaðýmýz bu toplantýya çaðýrdýklarýnda heyecan duydum.
Prof. Kudret Bülbül, “Gençlik meselesi, büyük rakamlarýn ürünü olmaz, gençlerle ancak idealist küçük dokunuþlarla iletiþim kurulabilir” dedi. Öyle zannediyorum ki, siyasetçilerin sabýrsýz ve hýzlý talepleriyle çözülemeyecek bir mevzuyla karþý karþýyayýz. Gençlik dediðimizde evrenin timsali olan biricik bir fert ile yüz yüze olduðumuzu unutmamalýyýz.
Devlet ve kamu, gençlik meselesinin neresinde olmalý þeklindeki ciddi soruyu çok önemsedim. Yýllar yýlý çileli bir mücadeleyle devlete ve siyasete talip olmuþ bir hareketin, siyaseti ve devleti temsil konumuna geldiðinde gençlik konusunda yeterli bir hazýrlýðý var mý... Bunu devletin güçlü ve tekleþtirici sesiyle mi konuþmalý yoksa, gönüllü ve sivil çevrelerin gayretlerine mi býrakýlmalý... Tüm bu mevzular, enine boyuna tartýþýldý.
Her meselenin çözümünü Bakanlýklara ve devlete tevdi etmenin, tembelliðe ve ruh yorgunluðuna yol açacaðýný bendeniz de kendi gözlemlerimle görüyor ve yaþýyorum... Oysa hem uzak geçmiþte, hem yakýn geçmiþimizde, gönüllük üzerine kurulu bir tarzýmýz vardý. Alperenler Anadolu’yu bu ruhla Ýslamlaþtýrdýlar, Ýlim Yayma Cemiyeti bu ruhla talebelere kol kanat gerdi. Þimdi, nasýl olsa devlet var diye gevþeyecek miyiz...
“Devlet sistemi, yanlýþlarý engelleyebilir ama gönülleri fethedecek olan küçük dokunuþlardýr” dedi Prof. Bülbül. Bunun bir kamu hukuku ve kültürü meselesi olduðunu farkýna varmak gerekiyor. Sohbet ve münazaralarýn arkasýnda iþleyen asal mevzularýn baþýnda devletle birey arasýndaki iliþkiler ve mesafeye özen vardý. Maarif Vakfý Baþkaný Prof. Birol Akgün, Yedi Hilal'den Salim Sarýyýldýz ve Genç Dergi'den Süleyman Ragýp Yazýcýlar da konuþmacýlar arasýndaydý. Politikaya hapsolmamýþ entelektüel endiþelerin taþýndýðý bir toplantýda olmak harikaydý!