Dardır, hüzünlü bir geçiştir orası. Hipermarketlerdeki ‘satın almasız çıkış’ alışveriş yapmaya gücü yetmeyenleri afişe eder. Aklıma zenciler gelir oradan geçerken. Bir dönem otobüste beyazlara yer vermek zorunda olan ama sonra haklarını elde eden zenciler...
Hipermarketlerde ‘satın almasız çıkış’ diye bir gerçek var. Eğer alışveriş yapmaya gücünüz yetmediyse ve marketten hiçbir ürün almadan çıkıyorsanız, satın almasız çıkıştan geçmeniz gerekiyor. Bir şeyler satın alan insanlar gibi kasaların olduğu yerden geçmeniz yasak. Resmi geçit yapar gibi yüzlerce insanın ortasında tek sıra geçiyorsunuz oradan. Sizi afişe ediyorlar “Sekiz bin metrekarelik alanda, yüzbinlerce ürün içinden alacak bir şeyler bulamayan, buna parası yetmeyen bu adamı iyi tanıyın, bu suratı hafızanıza iyi kazıyın!” der gibiler. “Çantanıza poşetinize mukayyet olun, bu adamı dışarıda görürseniz derhal oradan uzaklaşın!” mesajı veriyorlar adeta. Günahtır.
Satın almasız çıkış... Hüzünlü bir geçiştir orası. Dardır. Yanınızda biri varsa arka arkaya geçmek zorundasınızdır. Çünkü o sırada gözünü üzerinize dikmiş güvenlik görevlisi elinizi kolunuzu net bir şekilde seçebilmelidir. “Acaba marketten bir şey yürüttü mü bu tipsiz?” der gibi süzer. Para basarken yakalanmış dolandırıcılar gibi yüzünüzü saklamaya çalışırsınız.
AKLIMA ZENCİLERİ GETİRİYOR
Her satın almasız çıkıştan geçtiğimde aklıma zenciler gelir. ABD’de bir dönem zencilerin otobüste oturmaları yasaktı. Kanunen beyazlara yer vermek zorundaydılar. Tahminen zencilerin atletik yapıları dolayısıyla otobüsün ani fren ve virajlarda savrulmasından etkilenmeyeceğini düşünmüş olmalı ABD’liler. Fakat bir gün Rosa Parks isimli zenci kadın kendisinden yer isteyen beyaz bir kadına karşı çıktı ve ona yerini vermedi. “Cık cık, beyazlara hiç saygı kalmamış, ayıp ayıp” demekle yetinmedi beyaz kadın. İşin peşini bırakmadı ve Rosa Parks’ın mahkemeye çıkartılıp sonrasında mahkum edilmesini sağladı.
Parks’ın hapse düşmesinin ardından başlayan protestolar bütün ülkeye yayıldı ve sonunda Federal Mahkeme bu ayrımcılığı bitiren karara imza attı. Artık zenciler otobüslerde beyazlara yer vermek zorunda değildi. Bu yeni duruma alışamayıp bunalıma giren ve sonu intihara kadar varan psikolojik rahatsızlıklar geçiren beyazlar oldu. Onların acısını yüreğimin en derinlerinde paylaşıyorum.
ABD’de zenciler haklarını elde ettiyse Güney Afrika’da bitmez denen Apartheid sona erdiyse hipermarketlerdeki ayrımcılık da sona erebilir. Bu ötekileştirici, kalp kırıcı, insanı yaralayan uygulama tarihe karışabilir. Ben inanıyorum ki ürün satın almayanların da satın alanlarla aynı kasadan geçtiği gün çok daha huzurlu bir ülke olacağız.
Geleceğimiz bu çocuklara emanetse yandık!
ÇOCUKLARI görünce insan ümitsizliğe kapılıyor. Geleceğimiz gerçekten bunlara mı emanet? Geçen gün üç yaşındaki yeğenim her türlü ısrara rağmen öksürük şurubunu içmeyi reddediyordu. Annesi altından girdi, üstünden çıktı ama yalvarmayla başlayıp tehdit ve şantaja hatta yer yer ağır ifadeler kullanmaya kadar varan ikna çabaları sonuç vermedi. Velet şurubu içmiyordu ve eften püften hayatında kendine bunu misyon edinmişti. İdealist yaklaştı, her türlü baskıya göğüs gerdi ve şurubu içmedi.
Peki sonra ne oldu?
Ben “Hadi bakalım kim ağzını daha çok açabilecek?” dedim. “Ben!” diye bağırdı. İkimiz de ağzımızı açtık, ben ağzımı daha çok açmış olmama rağmen annesi tarafsızlığına gölge düşürecek bir hareketle şurubu velede verdi.
Benim için sorun değil, haksızlığa uğramış da olsan kaybettiğinde vakarını korumak önemli. Fakat asıl mevzu şu: Bu kadar kolaysınız işte. Hani o esip gürleyen “Ben şurup içmem” diyen çocuk nerede? Tarihin en basit numarasını yedi. Saniyesinde yuttu şurubu. Bir de pis pis sırıtttı bana. Yendim havalarında. Birincisi yenmedin, ben daha çok açmıştım ağzımı. İkincisi övündüğün şeye bir bakar mısın? Ağzını daha fazla açma yarışması. Bu kadar lüzumsuz, ileride hiçbir işine yaramayacak bir titr, bir başarı öyküsü.
Bu olaya şahit olduktan düşüncelere daldım. Geleceğimiz hakikaten bu tiplere mi emanetti? Yeğenimin oyuncaklarını bir tekmeyle dağıttıktan sonra üzgün bir ifadeyle orayı terk ettim. Ağzını o kadar açabilen çocuk oyuncaklarını da pekala toplayabilirdi.