Müslüman coðrafyayý Sünni-Þii ekseninde kana boðan küresel saldýrý odaklarýnýn benzer anaforla karþýlaþmýþ olmasý ancak, “ilahi adaletin tecellisi” olarak deðerlendirilebilir. Stratejisini Yahudi-Hýristiyan gelenekleri saldýrganlaþtýrarak Ýslam’ý süpürmek üzerine oturtanlarýn, adým adým çatýþmaya doðru ilerlediðini görüyoruz.
Trump-Pence ikilisinin Türkiye’de tutuklu, rahipten baþka her þeye benzeyen bir sözde din adamýný Müslüman Türkiye’ye karþý kullanarak “Haçlý savaþçýsý” olma gayretinin Avrupa’dan dönmesi tarihi önemdedir.
Oval ofise oturduðu günden bu yana Avrupalýlarý aþaðýlayan bir Amerikan baþkanýna duyulan nefret devrededir ama Vatikan’daki Papa’yý unutursak, analizin bir kesimi yarým kalmýþ olur.
Evanjelik Trump yönetiminin Katolik Latin Amerika’dan akan mültecileri önlemek için Meksika sýnýrýnda aldýðý insan haklarýný ihlal eden önlemler, aslýnda, “Hýristiyan iç savaþýnýn” baþlangýç noktasýný oluþturdu. Yönetimin, tamamý Katolik göçmenlerin çocuklarýný ana-babalarýndan ayýrmasýný Evanjelik kilisesinin desteklemesi, ipleri koparan ana nokta oldu. Vatikan, ABD-Meksika sýnýrýnda yaþanýlan felaketi, doðrudan, Katolik inancýna sahip insanlara karþý planlý bir saldýrý olarak niteledi.
Kavganýn resmileþmesini saðlayan, 13 Temmuz 2017’de, Papa’nýn resmi kontrolünde olan yayýn organý La Civilta Cattolica’da yer alan bir makale oldu. Papa 1. Francis gibi Cizvit olan ve Papa’ya yakýnlýklarý ile tanýnan Antonio Spadaro ve Marcelo Figuera’nýn kaleme aldýðý makalede, dönemin Beyazsaray güvenlik danýþmaný (Katolik) Steve Bannon’dan yola çýkýlarak, Trump yönetiminin dini siyasete çekme stratejisi çok sert eleþtirildi.
Bannon’un bir Katolik olarak ortaya koyduðu, esasen Evanjelik kilisesi ve Siyonistler tarafýndan desteklenen “Yahudi-Hýristiyan geleneði dönüþ ve kiliselerin Ýslam tehdidine karþý birleþmesi” fikrinin insanlýk için “kýyamet senaryosu” olduðu belirtilen yazýda “Bu yaklaþýmýn bazý radikal Ýslamcý hareketlerden farký yoktur” da denildi.
Bu makaleden bir yýl sonra ayný ikili, 18 Temmuz tarihli ayný yayýn organýnda bu kez “radikal Evanjelizmi” doðrudan hedef aldý ve bu kilisenin “refah müjdesi” kavramý üzerinden sürdürdüðü ilahiyat çalýþmalarýnýn aslýnda Hýristiyanlýkla hiç iliþkisi olmadýðýný, yalnýz, Amerikan liberalizmini ve vahþi kapitalizmi desteklemeye yaradýðýný savundular.
Vatikan, Hýristiyanlýðýn, zenginlik deðil, fakirin kollanmasý, sosyal adalet ve çevrenin korunarak dünya kaynaklarýnýn tasarruflu kullanýlmasý üzerinde þekillendiðini de vurguladý.
Evanjelikler, Vatikan’a yanýtý, ellerindeki güçlü medya kuruluþlarýný devreye sokarak “Katolik kilisesinde çocuk tacizi” haberleriyle verdiler.
Amerikan toplumunun yüzde 49’unu Evanjelikler, yüzde 23’ünü de Katolikler oluþturuyor, Trump’ýn Meksika sýnýrýna duvar örmesinin ana nedeni, güneyden gelen Katolik nüfusunun zamanla bu dengeyi bozma potansiyeli…
Benzer þekilde, Vatikan, dünyada en güçlü olduðu coðrafyada, Latin Amerika’da Evanjelik kilisesinin artan aðýrlýðýndan rahatsýz. Zaten, Papa 1. Francis’in Arjantinli olmasý kilisenin bu coðrafyaya verdiði önemi göstermesi açýsýndan önemli.
Vatikan, Trump’ýn Kudüs kararýnýn karþýsýnda durdu. Özellikle, Evanjelik radikal Hýristiyan Amerikan yönetiminin Kudüs’ü Ýsrail’in baþkenti kabul eden kararýndan sonra Þubat 2018’de gerçekleþen Erdoðan-Papa 1. Francis görüþmesi tarihi önemdedir.
Katolik Vatikan ile Ortodoks Doðu kiliselerinin “saldýrgan Evanjelik hareketle” mücadelesini izleyeceðiz, gelecek süprizlerle yüklü geliyor, bu belli oldu…