Transfer sezonu geldi çattı malum. İlginç transfer ve insan hikâyelerine tanıklık ediyoruz. Benim aklımda kalan en ilginç transfer bir zamanlar Ankaragücü’nde oynayan Durmuş adlı bir futbolcunun 9 inek karşılığında bir İstanbul takımına transfer olması idi. Futbolcunun babası hayvancılıkla uğraştığı için gazeteler 9 inek parasına satıldı diye yazmışlardı o zamanlar. İçinde hayvan-mayvan yok ama bugün size ibretlik başka bir transfer hikâyesi yazayım istedim. Şimdi siz düşünebiliyor musunuz? Gece yarısı bir vakit siz ve çocuklarınız evde uyurken bir hırsız evinize giriyor. Helalinden, alın teri ile ve gecenizi gündüzünüze katarak biriktirdiğiniz neyiniz var neyiniz yok hepsini çalıyor. Polis bu hırsızı suçüstü yapıp yakalıyor. Komşuların da gördüğü bu hırsızın evinizden çaldığı ve size ait olan değerli eşyaları geri alamadığınız gibi hırsız birkaç gün sonra da serbest bırakılıyor. Şimdi bu hikâyenin kritik yerine geldik. Emeğinizi çalan hırsız sizi utanmadan evine çay içmeye davet etse ne yaparsınız? Kaçınıza bu aptalca davet makul gelir? Kaçınızın bu davet karşısında hırsızın kızarmayan yüzüne bakınca yüzü kızarır? Ama aklıselim sahibi, vicdanlıların “Kork Korkmaz’dan, utan utanmazdan” diyeceği aşikâr. Ben hırsıza çaya giden birini tanıyorum da ondan yazdım bu satırları...
Trabzonspor’a düşen
Her türlü PR, kamuoyu baskısı ve yönlendirmeye rağmen 1 yıllık hukuki süreç sonuçlandı. T. C. Mahkemesinin kararına göre 2010-2011 sezonunda Türkiye Süper Ligi’nde şike yapılmış ve bir takımın elinden şampiyonluk hile ve desise ile çalınmıştır. Ben demiyorum! Son sözleri sorulduğunda “Vereceğiniz hükme saygılıyım” diyenlerin de mahkemesi olan T.C. Mahkemesi diyor.
Ne yaşarlarsa yaşasınlar yüzleri asla kızarmayanlardan oluşan TFF Yönetimi ile Etik ve Tahkim kurulları T.C. Mahkemesi’nin bu kararı ile eşekten düşmüşe döndüler. Medya yazmıyor; anlı şanlı Türk demokratları kalem oynatmıyor; 6 sene hapis cezası almış adam kahraman gibi karşılanıyor... TFF ve kurullarına bu rezalet yeter de artar. Herkesin hakkı yenmiş, herkese zulüm edilmiş; zerre umurlarında değil. Temiz futbol isteyen sessiz milyonlar ise dua ediyor. “Kuldan utanmayan Allah’tan korkmayan insanlardan bizi kurtar ya Rabbim” diye. Şikenin baş mağduru Trabzon ise hala bekliyor. Bence camia bir an önce acilen şu konularda harekete geçmelidir:
- Mahkeme kararının ardından UEFA’nın ne yapacağını soranlara ihsası rey yapan Levent Bıçakçı, Trabzon’un UEFA nezdindeki avukatlık görevinden derhal kovulmalıdır.
- Trabzonspor TFF, UEFA, CAS ve FIFA nezdindeki girişimlere bir an önce başlamalıdır. Bunun için CAS’da akredite olmuş bir Türk avukatla değil mümkünse konusunda dünyanın en iyisi olan yabancı bir avukatla anlaşmalıdır. (Trabzon’da çalışan avukatlar “Niye yabancı avukatla çalışmayı öneriyorsunuz? Bize hakaret mi ediyorsunuz?” diye yine beni mahkemeye vermezler umarım)
- Olur da şampiyonluk kupasını vermek zorunda kalırız diye jet hızında değiştirilen 58. Madde ve mahkemenin “şike yapıldı” kararına rağmen kulağının üstüne yatan TFF’nin tavrı dünya kamuoyuna lisanımünasip ile anlatılmalıdır. Bunun için dünya çapında bir ajansla çalışılmalıdır.
- O kupa o şehre gelene kadar diasporada yaşayanlar da dâhil edilmek şartı ile topyekûn Trabzon halkı mahkemenin tescillediği kararın gereğinin yapılması için tüm demokratik eylem haklarını başlatmalıdır.
- Trabzonspor’un uğradığı zararın TFF başta olmak üzere diğer ilgili kurum ve kişilerden tanzim edilmesi için onlarca yüzlerce dava açılması gerekmektedir.
- Bir de Trabzonspor bu sezon açılışını Güneydoğu’da bir ilde, mesela Hakkari veya Diyarbakır’da yapmalıdır.
O kumaştan takım, Aziz Yıldırım’dan Che çıkmaz
6 seneye mahkûm edilerek salıverilen Aziz Yıldırım hapisten çıkınca doğrusunu isterseniz ben ilk röportajı Doğuş yayın gurubuna verecek diye bekledim. Sayın Yıldırım tercihini Karabük-FB maçı öncesi talimatla manşet attırdığı Hürriyet gazetesinden yana kullanmış. Yakıştı mı? Bence evet.
Kendisinin ve gazetesinin nefesi, cesareti yetmediği için açıkça “Cemaat”e kafa tutamayan Ertuğrul Özkök, hapisten yeni çıkan Aziz Yıldırım’ı maça hazırlanan boksör misali gaza getirip “Cemaat”in üzerine salmaya çalışıyor. Gerçi ben Aziz Yıldırım’ın da kendisini cepheye sürmeye çalışan Özkök’ün bu ucuz numarasını yemeyeceğini düşünüyorum. Ertuğrul Özkök’ün kumaşından takım elbise çıkmayacağını biliyorduk. Bir iletişim ve pazarlama uzmanı olarak ifade ediyorum. Ben kumaştan anlarım. Aziz Yıldırım’dan bir CHE çıkarmaya çalışmak beyhudedir.