Yola en güncelinden baþlayarak çýkalým: - Acaba Milli Takýmýmýzýn Hýrvatistan yenilgisinin eðitimle bir ilgisi var mý?
Bir soru daha:
- Acaba Aziz Sancar’ýn kimya alanýnda Nobel ödülü almasýndan dolayý yaþadýðýmýz sevinç de Milli Eðitim’le ilgili mi?
Bir soru daha:
- Baþbakan Binali Yýldýrým, TEOG sýnavýnda birincilik kürsüsüne çýkan Muþlu öðrencileri makamýnda kabul etti ve kutladý. Bu özel kabulü de Milli Eðitim’le alakalý mý?
Kuþkusuz bunlarýn hepsi ve daha fazlasý, Milli Eðitim alanýný ilgilendiriyor ve aslýnda yeterince baþarýlý olamadýðýmýz bir alanda hem hüzünlerimizin hem hasretlerimizin yansýmasý oluyor.
Ak Parti 13.5 yýldýr iktidarda. Soruyorum:
- Acaba okullarda saðlýklý bir spor eðitimi gerçekleþtirilmiþ olsaydý, halen 17 milyon gibi müthiþ bir genç nüfusu barýndýran ilk-orta öðretim alanýndan, farklý spor alanlarýnda ve bu arada futbolda yýldýzlar takýmlarý çýkarýlamaz mýydý?
Aziz Sancar’ýn Nobel ödülü almasýna sevindik, Sayýn Cumhurbaþkaný dahil herkes Aziz Sancar’ý kutladý, neden? Çünkü bu tür yýldýz insanlara özlem duyuyoruz. Hem sadece Türkiye deðil, belki bütün Ýslam dünyasý özlem duyuyor. Çünkü “Adam kýtlýðý” diye bilinen Kaht-ý Rical, Osmanlý’dan bu yana Ýslam dünyasýnýn kangrenleþmiþ sorunu.
Muþlu çocuklar... Karlarýn arasýndan yüzünü gösteren kardelenler. Terörün içinden zirvelere çýkabilme timsalleri.
Bizim böyle 17 milyon çocuðumuz var, emek verilirse 17 milyonu da zirvelere týrmanma potansiyeli taþýyor.
Ak Parti’nin “Eðitim karnesi”, yani 14 yýldan beri Türkiye’nin eðitim politikalarýna biçim verme sorumluluðu üstlenen bir siyasi partinin baþarý deðerlendirmesi... Nasýl, Muþlu Ezgi, Zeynep ve Ali Kemal’in terör bataklýðýnýn içinden zirvelere çýkýþý gibi bir baþarýdan söz edebiliyor muyuz?
Binali Yýldýrým Hükümeti ile 6’ncý bakan deðiþimine tanýk olduk Milli Eðitim’de.
Þaþýrdýnýz mý?
Ben çok þaþýrdým.
Hayýr Ýsmet Yýlmaz’ýn Milli Eðitim’de baþarý þansýný sorgulama duygusuyla deðil. Sayýn Yýlmaz Milli Savunma Bakanlýðý yaptý ve bu hassas bakanlýðý problemsiz bugünlere getirdi. Sivil - Asker iliþkileri adýna çok zor zamanlarýn yaþandýðý 14 yýl içinde Bakan olarak Ýsmet Yýlmaz, herhangi bir sorunun kaynaðý olmadý. Ýsmet Yýlmaz ayrýca Ak Parti misyonuna bihakkýn vakýf, misyon heyecaný bulunan bir insan da.
Merak ediyorum, medyada siyasi analiz yapan insanlardan herhangi biri Milli Eðitim’de böyle bir deðiþikliði bekliyor muydu?
Milli Savunma’dan Milli Eðitim’e transfer edivermek... Bu kadar kolay bir iþ.
6 bakan da böyle kolay deðiþti demek ki.
Baþka hiçbir bakanlýkta 6 bakan deðiþimi olmadý.
Milli Eðitim’de 14 yýl içinde önemli iþler olmadý mý?
Oldu. Çok önemli þeyler oldu. 28 Þubat operasyonunun Eðitim alanýndaki tahribatý, özellikle ÝHL ve meslek liseleri ile ilgili tahribatý ortadan kaldýrýldý. Hiç þüphesiz bu, devrim çapýnda bir icraattýr. Þunu da söyleyeyim: ÝHL alaný da henüz yetiþtireceði insan kalitesi açýsýndan bir sýnav alaný halindedir.
Ancak “Türkiye’nin eðitim sorunu” dediðimiz hadise, çok çok daha kapsamlý bir “Gelecek inþasý” meselesidir.
Ýlköðretimden, hatta okul öncesi eðitimden üniversiteye ve akademik alana uzanan süreçte neredeyse ülke nüfusunun yarýsý bulunuyor. Soru þu: 6 Bakan deðiþimi, ayný zamanda Ak Parti’nin henüz Milli Eðitim Bakanýný bulamadýðý anlamýna da gelmiyor mu? Ve bu, 2023, 2053, 2071 vizyonunu seslendiren, yani önünde bir “Gelecek inþasý” hedefi bulunan bir siyasi kadro için ihmal edilemez bir zaaf deðil mi? Hangi bakan hangi vizyonla geldi oraya ve neyi ne kadar gerçekleþtirerek oradan ayrýldý? Yoksa bu iþ gerçekte bürokrasi ile gidiyordu da, bakanlar orada bulunsun diye mi tayin ediliyordu?
Ýçimdeki soru þu:
- Kaç zamanda kaç Aziz Sancar çýkaracaðýz? Kaç Elmalýlý Hamdi Efendi?
Hangi Avrupa veya Dünya kupasýnda milli takýmýmýz maçlara çýkarken içimizde zafer yenilgiden daha çok yer tutacak?
Bence Ak Parti’nin en büyük imtihaný Eðitim alanýndadýr ve þu ana kadar en baþarýsýz olduðu alan da budur. Bir de Kültür alaný...
Ýnsan sermayemizi nitelikli hale getirme davasýnda çok yol alýnmadý vesselam.