Hişt, uyandırma Kürtleri!

Geçen Çarşamba, HDP’nin seçim beyannamesindeki LGBTİ başlıklı bölümün, eşcinsel evliliklere ve eşcinsellerin evlat edinmesine kapı aralayacak bir seçim vaadi olduğunu, ama HDP’nin ne hikmetse bunu hiçbir zeminde konu etmediğini yazmış ve sormuştum: 

“HDP’nin doğal tabanını oluşturan Kürtler bu işe ne diyor?” 

Kürtlerin Türkiye toplum geneline göre çok daha dindar ve aile konusunda muhafazakar olduğu, HDP’yi kendi acil ve hayati sorunlarını çözsün diye destekledikleri düşünülünce eşcinsel evlilik vaadi HDP tabanında neye tekabül ediyor?

Hele de evladının dağdan, sürgünden, hapisten kurtulup evine dönmesini bekleyen Kürtlerde?

HDP’li vekil adayları Cihangir aktivistlerinin yazdığı bu beyannameyi bölgede tekrar edebiliyor mu mesela?

Diyarbakır’da Ulu Camii’den çıkan cemaate, Urfa’da Balıklı Göl civarındaki halka diyebiliyor mu, “oyunuzu bize verin, biz eşcinsellere evlilik hakkı getireceğiz” diye?

Geride 35 bin ölü bırakmış, onca acı çekmiş Kürtlerin kimliğini anayasal güvenceye kavuşturamamış bir Kürt siyasi hareketinin eşcinsel kimlik için harekete geçmesi size de ilginç gelmiyor mu? 

Ya da LGBT mevzuunu HDP’ye dayatanların konuyu tartışma gündeminden, özellikle de Kürtlerin gözünden itina ile kaçırması?

HDP’liler neden çıkıp adlı adınca haykırmıyorlar “eşcinsel evliliklerin önünü açacağız” diye?

Kişinin kendini yatak odası kimliğiyle tanıtması, HDP’nin de bireylerin cinselliğine, biyolojisine indirgenerek tanımlanmasına ön ayak olması silahlı/külahlı Kürt siyasi hareketi için nasıl bir anlam taşır?”   

Aradan bir hafta geçti, cevap veren olmadı. Ama gelen tepkiler durumu çok iyi özetler nitelikteydi.

İki tür tepki geldi. İlki “zinhar olmaz!” diyenler. Dindar Kürtler/bölgede yaşayan Kürtler, çoğunlukla bu tepkiyi verenler. Samimiler. Tepkileri de öyle, sahici. “İftira atıyorsun, HDP yapmaz öyle şeyler” derken hem HDP’nin kendi beyanını bölge Kürtlerinden kaçırdığını doğruladılar, hem de HDP’nin öncelikli işinin çözüm süreci olduğunu.

HDP’yi konjonktürel olarak destekleyenlerin verdiği tepkilerse çok ilginçti. HDP beyanını “açık” etmeme çok bozuldular.

Yazıda LGBT bireyleri değil HDP’nin siyasetini tartışmaya açmama hiç dayanamadılar. Eşcinsellere yönelik şiddetin ve nefretin önlenmesi için ekstra tedbir alınması gerektiğini savunmam argümanlarını çürüttü lakin yine de “nefret söylemi”nden medet umdular.

Kıyamete kadar seçim olsa halktan teveccüh görmeyecek ve Millet Meclisi’nde yer bulamayacak marjinal solun; kara Kürtlerin sırtında yükseldiği halde Kürtlerden iğrenen şizofren beyazların Kemalistlerin ulu-solcuların; Ali İsmail’in ölümünden kariyer ve servet yapan profesyonel direnişlerin; eşcinsel ilişkisini ille de “aile” gibi muhafazakar bir kurum altına yaşamak isteyen LGBT bireylerin tepkisi netti aslında: “Hişt uyandırma Kürtleri!” 

Uyandırma servisi!

Mesele LGBTİ bireylerin izdivacından daha mühim aslında. Kürtlerin siyasi iradesine, yüzyıl önce nasıl galebe çalındı ise bugün de benzer bir kumpas kurulmuş vaziyette. 100 yıllık Kürt meselesinin buharlaştığı, 30 yıllık kanlı çukurdan nihayet çıkılacağı bir evrede yine esrarengiz bir el işbaşında. Çözüm sürecini Kürtlerin eliyle bitirmeyi hedefleyen lanet bir hokus pokus bu.

Kürt gençlerini dağlarda ölmeye çürümeye terk edecek, yeni hukukun, yeni anayasanın yapılmasını engelleyecek o siyasi kararın, o gençlerin anne babaları, yakınları tarafından verilmesini sağlayacak denli acımasız ve ahlaksız. Kürtlerin siyasi iradesini ve gelecek umudunu çalan bir pragmatizm.

Kürtler 7 Haziran’da yüzyıllık karar anında: Yeni Türkiye’nin eşit özgür kurucu unsuru olmayı mı seçecekler yoksa canlarını yakan eski Türkiye’nin can simidi olmayı mı?