Hitler’in ruhu fýrsat kolluyor!

Almanya'da seçim sürecinde partiler birbirleriyle Türk düþmanlýðýnda yarýþtý. Bu düþmanlýk en çok iktidar ortaklarýný vurdu. Merkel yüzde 9, Schulz ise yüzde 5 oy kaybettirdi partilerine. Merkel'in baþýnda olduðu CDU-CSU koalisyonu ve Martin Schulz'un baþýnda olduðu SPD'nin iktidar ortaklýðý bozuldu. Merkel yine de birinci parti çýktýysa bunu Türkiye ile imzalanan mülteci geri kabul anlaþmasýna borçlu. Fakat buna raðmen ne devlet ciddiyetine ne de hakkaniyete uymayacak þekilde Türk düþmanlýðýný pompaladý, Erdoðan'ý doðrudan hedef alarak bir anlamda nankörce davrandý.

Yabancý düþmanlýðý üzerinden söylem kuran ve Almanya'nýn Nazi yüzünü yükseliþe geçiren Almanya için Alternatif Partisi'ne (AfD) oy kaybetmemek için abandýkça abandý düþmanca söyleme. Özünde Ýslam karþýtý ve yabancý düþmaný bir söylemi Erdoðan karþýtlýðýyla kamufle edeceðini düþündü. Hitler artýðý aþýrý sað bir partiye oy kaybetmekle kalmadý, aslýnda týpký 2. Dünya Savaþý'na giden süreçte olduðu gibi ýrkçýlýðýn normalleþmesine, marjinal söylemlerin ana akým haline dönüþmesine, dolayýsýyla meþrulaþmasýna yol açtý. Daha ne olsun Hitler'den sonra ilk kez aþýrý sað ýrkçý bir parti Meclis'e girdi. Almanya'nýn merkezdeki siyasi aklý, siyaseten kazanç saðlayacaðýný düþünerek çýktýðý yolsa sadece oy kaybetmekle kalmadý ayný zamanda Almanya'yý felaketin eþiðine getirebilecek hatta tüm Avrupa'da domino etkisi yaratabilecek bir sürecin belki de baþlangýcýna kapý aralamýþ oldu.

Hitler'in kitleleri nasýl suça ortak hale getirdiðini tarih kitaplarý yazýyor. Yahudilere, komünistlere karþý baþlatýlan Pogrom'un bir gecede olmadýðýný, yabancý düþmanlýðýnýn kitleselleþmesinde sadece Hitler'in deðil Almanya'nýn derin aklýnýn da devrede olduðunu tahmin etmek herhalde güç deðil.

Marjinal söylemleri sýradanlaþtýrmanýn, siyaseti yabancý düþmanlýðý üzerinden popülerleþtirmenin ilk sonucu AfD'nin meclise girmesi oldu. Þimdi AfD'nin Bundestag'da olmasýnýn yakýn ve uzak etkilerini izleyip göreceðiz.

Hollanda ve Fransa'da da ýrkçý partiler ikinci sýraya yükseldi malum. Bu gidiþ söz konusu ülkelerle sýnýrlý kalmayacak, giderek bir Avrupa sorununa dönüþecek. Dönüþtü bile aslýnda. Bugün Avrupa'nýn topyekûn ýrkçýlýða teslim olmamasýna ve bu nefreti birbirlerine yöneltmemesine mani olan þey ise Avrupa Birliði. Birliðin kurulma sebebi de Almanya'yý dizginlemek Avrupa kýtasýna barýþ getirmekti. Bu yüzden AB ayakta kalmasý gerekiyor.

Bundan sonra iþler biraz daha zorlaþacaða benziyor. Yaþlanma, toplumsal çözülme gibi en büyük sorunlara çözüm üretemeyip, dýþarýdan gelen genç nüfusu topluma entegre edecek saðlýklý uyum politikalarý geliþtiremeyip ha bire yabancý düþmanlýðý, Ýslam karþýtlýðý üzerinden oy devþirme kolaycýlýðýna giden siyasetçiler Avrupa'nýn talihsizliði.

Sonra çýkar bir Hitler mevcut aktörlerin kolaycýlýðýnýn, ufuksuzluðunun ve fýrsatçýlýðýnýn hasadýný toplayýverir.

Türkiye-Almanya iliþkileri ne olacak?

Analizlerin aðýrlýklý kýsmýný bu soru oluþturuyor. Hele de Cem Özdemir'in dýþiþleri bakaný olmasý durumunda Türkiye-Almanya iliþkilerinin daha da 'þenlikli' olacaðý söyleniyor. Alman parlamentosunda daha önce 11 Türk kökenli vekil vardý. Bu sayý þimdi 14'e çýktý. Sol ve Yeþiller Partisi'ndeki Tük kökenlilerin neredeyse tamamýnýn PKK'yý temsilen orada olduklarýný söylemekte bir sakýnca yok sanýrým. SPD'de siyaset yapanlarýn ilgisi ise sempati düzeyinde.

Geliyoruz gene ayný gerçeðe; Almanya ileride fýrtýna biçeceði rüzgarlar ekiyor. Hem kendi iç huzurunu dinamitliyor, hem Avrupa'yý yeniden eski kabus yýllarýna döndürecek ýrkçý söylemleri siyasetin merkezine taþýyor hem de Türkiye'ye zarar vermek adýna PKK, DHKP-C, FETÖ gibi terör örgütlerine alan açacak bir yaklaþým içine giriyor.

Bunun Türkiye-Almanya iliþkilerini týkayacak bir mahiyet arzetmesi bugün Türkiye'ye zarar veriyor gibi gözükebilir ama uzun vadede Almanya'ya zararý daha büyük olacaktýr.