Son iki yýldýr o kadar revaçta bir aktör ki Tahar Rahim’in projelerini takip etmek için özel muhabiri olmak lazým! Hele bu yýl Cannes’daki süksesine diyecek yoktu.
2011’de Un Prophet’teki baþarýsýyla birden bütün gözler ona çevrildi. Cannes Film Festivali’nde Jüri Büyük Ödülü kazanan bu filmdeki rolüyle En Ýyi Erkek Oyuncu Cesar’ý kazandý Tahar Rahim. Art arda film çevirmeye baþladý ve hiçbirinde düzeyini düþürmedi! Geçen yaz onu bebek yüzünü tamamen kapatan bir makyajla Kartal-The Eagle adlý tarihi aksiyon filminde izledik. Baharda vizyona giren Jean Jacques Annaud’nun Arabistan petrollerinin Amerikalýlara pazarlanmasý sürecini anlatan Kara Altýn adlý filminde ihtiraslý bir prens rolündeydi. Rahim bu hafta da Ýsmail Ferroukhi’nin 2011 yapýmý Özgür Adamlar’nýn baþrolünde çýktý karþýmýza.
Ben Tahar Rahim’i bu yýl Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakýþ bölümüne seçilen, hakikaten ilginç ve duyarlý bir film olan Joachim Lafosse imzalý A perdre la raison sayesinde yakalayabildim. Rahim’in þimdilik tamamladýðý en son film bu... Rahim ayný bölümün açýlýþ filmi Çinli yönetmen Lou Ye’nin yönettiði Love and Bruises’da da baþrollerden birini üstleniyordu.
Kuþaðýnýn bir baþka yükselen yýldýzý Leila Bekhti ile evli olan Rahim, mesleðinde ne kadar tutkulu ise gündelik hayatýnda da o kadar ölçülü bir yýldýz.
KOMEDÝ?SEVERÝM, YAPMAYI?DA?ÝSTERÝM
-Ne zaman oyuncu olmaya karar verdiniz?
Fransa’nýn doðusunda yer alan Belfort adlý küçük bir kentten geliyorum. Banliyöde yetiþtim. Haftada dört film izleyecek kadar severdim sinemayý. Hayalimdi film yapmak... Bu hayali gerçekleþtirmek için olgunlaþma sýnavýný verdikten sonra üniversitede üç yýl sinema okudum. Sonra Paris’e gelip çalýþmaya baþladým. Audiard’ýn filmi için seçmeleri geçmemle hayatým deðiþti.
-Küçük yerden Paris’e gelmek sizin için zor oldu mu?
Kolay olmadýðý kesin ama uzun süre zorluk çekmedim. Çok þanslýydým. Jacques Audiard’ýn filminde rol almak bana yapmak istediðim þeyler için bütün kapýlarý açtý. Tabii ki Paris’te çalýþýp yaþamak, istediðin þeyi yaparak para kazanmak hiç kolay deðildi.
-Size esin veren sinemacýlar kimler?
Bence 70’lerin yeni Hollywood sinemasý doruk noktasýydý. Bir daha tekrarlanacaðýný sanmam ama hepsi benim için esin kaynaðýdýr. Bugünlerde ise isim veremeyeceðim kadar çok sevdiðim yönetmen var, Fransa’dan, Amerika’dan, Asya’dan... Ben bir sinemaseverim, her türde filmi severim. Komedi de severim, bir tane yapmak isterim. Toplumsal gerçekçi dramalarý da severim. Audiard’ýn De rouille et d’os filmini çok beðendim. Ýki kere gördüm. Ne film, ne oyuncu, ne kurgu, ne ýþýk, ne sinematografi! Ýlk izlediðimde anlamamýþtým oysa!
-Yönetmenlik yapmak ister misiniz?
Henüz bilmiyorum. Anlatacak bir öyküm olduðu zaman diyelim.
BÝZ?FÝLMÝ?ÇEKERKEN?DEVRÝM?OLDU
-Bugüne dek hep kökeninize göre roller verildi size ama hiç de tipik bir Maðripliye benzemiyorsunuz.
Onlara söyleyin!
-Avrupa sinemasýnda farklý kökenlerden gelenlere sadece kökenlerine göre rol veriliyor. Sizin için bir sorun oluþturuyor mu bu?
Aslýnda bu filmin ne olduðuna baðlý... Ancak Mathieu adlý bir karakteri oynadým Lou Ye’nin filminde. Kevin Mc Donalds’ýn Kartal’ýnda bir Galliyi canlandýrdým. Bazen uygun düþüyor.
-Kara Altýn farklý bir projeydi, sinemasaldan çok siyasaldý. Filmi beðendiðimi söyleyemem ama performansýnýz yine etkileyiciydi. Çok az mimikle, küçük oynayan bir oyuncusunuz.
Karaktere baðlý aslýnda... Hangi açýdan çekildiðinize göre deðiþir, kuklaya da benzeyebilirsiniz! Biraz kafam daðýnýktý o film sýrasýnda, çok düzensizdi her þey. Biz filmi çekerken devrim oldu, mekan deðiþtirmek zorunda kaldýk. Çöl çok sýcaktý. Bir de sadece bir hafta vaktim oldu hazýrlanmak için çok yoruldum.
-Yaptýðýnýz iþi kolay kolay beðenmez misiniz?
Hep bir þey ararým, daha ileriye gitmeye çalýþýrým.
-Birçok yeni projeniz var...
Fransýz aktör Gilles Lelouche ile Julien Leclercq’in yönettiði Cebelitarýk adlý bir film çektim. Lea Seydoux ile tutkulu bir aþk öyküsünde oynuyorum. Sonra Asghar Farhadi’nin filminde rol alacaðým. Henüz sözleþme imzalamadýðým projeler de var teklif edilen.