Hizmet mi, fanatizm mi?

Biz Türkiye’nin ve Ülkemizin incisi Ýzmir’in her zaman demokrasi ve özgürlüklerin merkezi olmasýný istiyoruz. Dolayýsýyla bizim elbette kan ve þiddetle ifade edilen deðerleri benimsememiz mümkün deðildir. Kalmýþ ki merkez sað muhafazakarýyla, demokratýyla içinde barýndýrdýðý bütün renk kuþaklarý ile þiddet kültüründen beslenen bir yapý deðildir.

Ancak seçim tarihi yaklaþtýkça alttan alta zihinlerde ve bilinçaltýnda geliþtirilmeye çalýþýlan tehlikeli hareketlere de dikkat çekmek zorundayým. Son zamanlarda Ak Parti’nin Ýzmir’i almasýna neredeyse kan davasý gözüyle bakýlmasýný saðlayacak yaklaþýmlar sergileniyor. Ben bunu anlamakta zorlanýyorum. Her parti girdiði bir seçimde yarýþý kazanmak ister. Ancak þiddet kültüründen beslenmeye baþlayan fanatizm, bizi içten içe kemiriyor. Ben CHP’li kardeþimi de MHP’li kardeþimi de ülkemin ütün renklerini seviyorum.  Yurtseverlik kimsenin tekelinde olmadýðý gibi Ýzmir’i sevmekte hiçbir kiþi grup veya düþüncenin tekelinde deðildir.

Ak Partinin Ýzmir’i alacak yaklaþýmlarýný kan davasýna dönüþtürmeye çalýþanlar var. Ýzmir’de güçlü bir damara sahip olan jakobenizm kültür ikliminden beslenen güçlü bir damar olduðu biliniyor. Bunun üzerinde birde ideolojik fanatizmden beslenenleri üstüne koyarsanýz büyük bir kitle oluþturuyor. Ýþte birbiriyle yakýn temas içinde olan veya paralel hareket eden bu anlayýþ farklý düþünce iklimlerini çölleþtirmeye yönelik doðal bir ittifaklar oluþtuðunu görmek mümkün.

Bu kent deðiþmeli mi?  Bu kentin hizmete ihtiyaca var mý? Bu kentin kimliði yeniden tanýmlanmalýmýdýr? Modern ve çaðdaþ bir þehir oluþturmak, Ýzmir’in geleceðin kurmak gerekiyor mu? Her türlü estetik ve mimari anlayýþtan uzak, bizim þehir ve medeniyette oluþturduðumuz zenginlikten yoksun olan bu kentlerin bir deðiþime ihtiyacý yok mu diye hangi partiden seçmene sorarsanýz sorun hepsinin evet cevabý bellidir. Bütün seçmen profillerinden bu sorulara evet cevabý alýrsýnýz. Ancak fanatizm, ruhumuzu öylesine sarmýþ ki, toplum olarak kendimize yaptýðýmýz kötülükleri hiçbir güç yapamazdý.

Bu ülkenin birliðe, beraberliðe, hizmete ihtiyacý var. Bir an için her türlü ideolojik sýnýrlarý kaldýrarak bu ülkenin bir yurttaþý olarak düþünelim. Artýk yaþam tercihlerine müdahale olacakmýþ gibi algý mühendisliði siyasetini unutalým. Yaþadýðýmýz þehirlerin dünya ile rekabet edebilecek; saðlýklý, modern, içinde yaþayanlarýn mutlu olduðu bir kenti hayal edelim. Nice medeniyetlere ev sahipliði yapmýþ, dünyaca ünlü isimlerin övgüsüne mazhar olmuþ bu kent, þimdi güzelliklerini yitirmeye baþlamýþ, yeþili kovmuþ, betonlaþmýþ, kararmýþtýr.

Ýzmir kazansýn. Bu kentte yaþayanlar kazansýn; ama ne olursa olsun fanatizm kazanmasýn. Demokrat, hoþgörülü, çaðdaþ deðerleri benimsemiþ bir kentin fanatizme esir olmasý demek, artýk hoþgörü ve demokrasi deðerlerinden uzaklaþmýþ, farklýlýklara tahammülü olmayan, sadece kendi yaþam biçimini esas alan, içine kapanmýþ bir kent olgusu bu kente yapýlacak en büyük haksýzlýk olacaktýr.