Baþbakan Erdoðan’ýn Çin ziyaretiyle ilgili izlenimler günlerdir gazetelerde yer alýyor. Çin 1.3 milyar nüfusu ve ekonomik dinamizmiyle ciddiye alýnmasý gereken bir ülke. Ancak küresel denkleme bakýldýðýnda Çin’in aðýrlýðýnýn siyasi ve stratejik olmaktan çok ekonomik ve demografik olduðu söylenebilir. Rusya ile birlikte geliþtirdiði siyasi pozisyonlar Çin’e tek baþýna bir stratejik aktör görünümü kazandýrmýyor.
Baþbakan Erdoðan’ýn Çin ziyareti sýrasýnda Türkiye’de tartýþýlan konulardan birisi, Gazeteci ve Yazarlar Vakfý’nýn Gülen Cemaati adýna yaptýðý açýklamaydý. Cemaat kavramýnýn son dönemde olumsuz tartýþmalarýn içine çekilerek yýpratýlmaya çalýþýlmasý üzerine ‘hizmet’ vurgusu içeren ve sapla samaný ayýran böyle bir açýklamaya ihtiyaç hissedildiði anlaþýlýyor.
Gülen Hareketi’nin maneviyat temelli sosyo-kültürel bir oluþum olduðuna ve önemli sosyal fonksiyonlar gördüðüne yönelik geçmiþte bazý yazýlar yazmýþtým. Açýklamadaki þu ifade bunu teyit ediyor: “Hizmet, ilhamýný inançtan alan, evrensel insani deðerler çerçevesinde, birlikte yaþama kültürü oluþturmayý hedefleyen, gönüllülerden oluþan bir sivil toplum hareketidir”.
Böyle bir gönüllüler hareketinin kendisini ‘hizmet’ olarak nitelemesi üzerinde durulmasý gereken bir konudur. Hatýrlanacaðý üzere, AK Parti de kurulduðu günden bu yana siyasetini ‘hizmet’ kavramýyla tanýmlýyor, ‘ideoloji’ yerine ‘hizmet’ odaklý bir parti olduðunu vurguluyor. Biri siyasi, diðeri sosyal iki önemli akýmýn kendisini ‘hizmet’ misyonuyla tanýmlamasý bilimsel çalýþmalara konu olabilecek önemli bir husustur.
AK Parti’nin katý ideolojik hareket olmak ve insanlara ideoloji vaadetmek yerine adalet ve kalkýnma aðýrlýklý bir yaklaþýmla insana hizmeti varlýk sebebi saymasý bir çok açýdan deðerlendirilebilir. Bu kesinlikle bir kýsým tehdit ve tehlikelerden korunmak için baþvurulan bir korunma yöntemi, kendisini farklý gösterme çabasý veya topluma þirin görünme kaygýsý olarak görülemez. AK Parti’nin ‘hizmet’ odaklý siyaset anlayýþý elbette kitleselleþmesinde, yüzde 50’lere ulaþmasýnda, farklý kesimlerin sempatisini çekmesinde etkili olmuþtur. Ama bu taktiksel bir durum deðil, varoluþsal bir olgudur. Toplumun her kesimine kucaðýný açan ve herkese hizmet götürmeye çalýþan bir anlayýþý savunmasý AK Parti’yi hiçbir zaman popülizme veya oportünizme sürüklememiþtir, çünkü deðer yüklü (normatif politika) politik tutumlar AK Parti’ye ideolojiler kadar olmasa da, benzer þekilde tutunmayý ve motivasyonu saðlayan siyasi bir zemin sunmuþtur. (‘Hizmet siyaseti’ olarak adlandýrýlan durumun ‘apolitikleþme’, ‘siyasetsizlik hali’ gibi eleþtirilere konu olduðunu biliyorum. Bu yüzden AK Parti’nin siyasal kimliðinin ve politik tutumunun sadece hizmet üzerinden okunamayacak kadar çok boyutluluða sahip olduðunu da ayrýca vurgulamak gerekir.)
Gülen Hareketi’nin de yýllardýr kendisini ‘hizmet’le tanýmlamasý bir tesadüfle deðil, sosyal alanda benzer bir hassasiyet ve amacý taþýyor olmakla izah edilebilir.
Topluma hizmet etme ideali siyasi, sosyal veya kültürel her alanda temel itici güçlerden biri olmuþtur. “Ben, ‘ben’im için deðil, ‘sen’in de parçasý olduðun ‘hepimiz’ için varým” düþüncesi kendini aþan bir toplumsal sorumluluða iþaret eder.
***
Bugün dünyanýn dört bir yanýnda kendisini ‘hizmet gönüllüsü’ olarak niteleyen insanlar kendilerine veya gruplarýna bir çýkar saðlama amacýnýn çok ötesinde önemli misyonlar ifa ediyorlar. Ýþte en son Çin’de de gördüðümüz gibi yüzlerce genç, ailelerini, arkadaþlarýný, kariyer planlamalarýný bir yana býrakýp hiç tanýmadýklarý insanlarýn selameti için gurbet ellerde çile dolu hayatlar sürüyorlar. Hizmet, bu yönüyle tam bir fedakarlýk, samimiyet, çile ve gayretkeþlik mesleði olarak görünüyor.
Biri siyasi, diðeri sosyal alanda ‘hizmet’ kavramýný öne çýkaran iki hareketin ortak idealler ve ortak amaçlarla yan yana görünmesinin bir sorun olarak algýlanmasý gerektiði kanaatinde deðilim. Ýster sosyal, ister ekonomik veya kültürel her türlü oluþum, ülkenin demokratik geliþimi açýsýndan sürece katký vermesi gereken bir aktördür. Bunlarýn varlýðý veya etkileri ise bir soruna deðil, doðal bir duruma iþaret eder.
Modern demokrasi bu tür yapýlarýn varlýðýný reddetmez. Bugün sýnýrlarý aþan düzeyde uluslararasý iliþkileri etkileyen iliþki aðlarý bulunmaktadýr. Dünyanýn farklý ülkelerinde etkinlik sahibi olan Yahudilerin müthiþ bir dayanýþma ve etkileþim içinde olduðu biliniyor. Benzer þekilde hayatýn farklý alanlarýnda güçlü network’ler, iletiþim ve dayanýþma gruplarý görülebiliyor. Masonlarýn veya tarikat gruplarýnýn, FB veya GS gibi spor taraftarlarýnýn, Yozgat veya Malatyalýlar gibi hemþehri gruplarýnýn, MTTB veya ülkücüler gibi çevrelerin çok farklý saiklerle bir irtibat aðý oluþturduðunu, bir tür lobi veya baský grubu haline gelebildiðini biliyoruz. Etki ve baský gruplarý belli düzeylerde süreçlere müdahil olabilmektedirler. Bunun da elbette makul ve meþru sýnýrlarý bulunuyor. Siyaset de halkýn ve baský gruplarýnýn etkisine açýk bir alandýr. Demokrasinin ve hukukun temel parametreleri korunduðu sürece, bu etkileþimi bir sorun olarak algýlamamak gerekir.