‘Hizmet’in açýklamasý bir ‘Magna Carta’ olabilir mi?

Türkiye‘sivil toplum’kavramýyla geç tanýþan bir ülke; bu sebeple sivil toplum örgütlerine hâlâ sýcak bakýlmýyor. Hele bu örgütler‘dinî’hassasiyetler etrafýnda oluþmuþsa, cemaat yapýsýndaysa, yakýn-uzak bütün çevreler ile devlet rahatsýzlýk duyuyor.

 

Yüzyýllar öncesinden bir geleneði günümüzde sürdüren‘cemaat’türü yapýlarýn varlýðýndan son birkaç yýldýr söz edebiliyoruz.

 

Bunun tersi de doðru: Sivil topluma ve örgütlerine þaþý bakýlan, dinî özellik taþýyan yapýlarýn hor görüldüðü bir ortamda‘cemaat’yapýlarý da ne yapacaðýný, hareketlerinin sýnýrlarýný kestirmekte zorlanýyor. Hayýr-hasenatla uðraþmak tamam, kimse buna ses çýkartmýyor; yakýn zamanlara kadar zararlý görüldüðü halde artýk‘eðitim’ile ilgilenmeleri, ticari dayanýþmada bulunmalarý da anlayýþla karþýlanýyor.

 

Daha ötesi? Sözgelimi yargýda, devletin Emniyet ve idari kademelerinde örgütlenerek bu yolla geliþmeleri etkileme? Ya siyaset? Bu sorularýn bir tek‘doðru’cevabý yok;‘cemaat’yapýlanmasý içinde yer alanlarda da yok, o tür yapýlara olumlu veya olumsuz bakanlarda da yok.

 

Cevapsýzlýðýn doðurduðu sýkýntýlarý, þu yakýnlarda yaþanan MÝT Müsteþarý Hakan Fidan eksenli tartýþmalar gündeme taþýdý. Suçlayýcý parmaklar cemaat yapýlanmalarýna, özellikle de en güçlü olduðu bilinen ‘Cemaat’e yöneldi. Yargýda etkili olmaktan, siyasi alana müdahale giriþiminden, þeffaflýk eksikliðinden söz edildi.

 

Ýddialarýn gerçekleri ne kadar yansýttýðýný bilmek imkânsýzdý; ‘Cemaat’ yapýlanmasý hangi görüþün o yapý adýna yapýldýðýnýn anlaþýlmasýna izin vermediði için... Kimi zihnindeki þablona göre, kimi hoþuna öyle gittiði için, bazýsý da ‘Cemaat’ ile irtibatý bilinen kiþilerin söylemlerine ve yazýlarýna bakarak kendi görüþüne haklýlýk kazandýrma çabasýna girdi.

 

Ortamýn bulanýklýðýnda ilk zâyiat somut gerçeklerdir. Kendini savunamayan, adýna yapýldýðý varsayýlan görüþlere mesafesini açýklayamayan, hizmetleri açýk seçik ortadayken sanki utanýlmasý gereken bir iþ yapýyormuþ gibi köþeye sýkýþtýrýlan bir yapý, kör dövüþünün tarafý haline getirilmek istendi. Hep dýþýnda kalmaya çalýþtýðý siyaset alanýnýn tam göbeðine çekilerek...

 

Nihayet, bulanýklýðý giderecek, yanlýþ anlamalarý sona erdirecek, kendisine baðlýlýk hissedenlere, sempati besleyenlere hareket sýnýrlarýný gösterecek, 2777 sözcükten oluþan bayaðý kapsamlý bir açýklamayla karþýmýza çýktý ‘Cemaat’...

 

Hiç kuþkusuz önemli, hatta ülkede demokratik geleneklerin oluþmasýný arzulayan, siyaset-sivil toplum iliþkilerinin çerçevesinin ikisinin de yararýna olacak biçimde doðru bir zemine oturmasýna titizlenenler açýsýndan tarihî sayýlabilecek bir açýklama bu... Baþka yapýlarý da akla getirdiði için zihin karýþýklýklarýna yol açan ‘Cemaat’ (veya ‘Câmia’) sözcüðü yerine daha özel olan ‘Hizmet’ ismini tercih etmesinden, adýna yapýldýðý varsayýlan yorumlarý ‘bireysel çýkýþlar’ olarak tanýmlamasýna ve en önemlisi ‘Hizmet’ ile siyaset iliþkisini doðru bir zemine yerleþtirmesine kadar gerekli her noktaya temas edilen bir açýklama...

 

Demokratikleþme... Dini özgürlüklerin saðlanmasý... Muteber uluslararasý standartlara ulaþýlmasý... Hukukun üstünlüðü, insan hak ve özgürlükleri ilkelerinin pekiþtirilmesi... ‘Hizmet’, bu temel esaslar etrafýnda siyasi partilerle buluþabileceðini ilân etmekte... 

 

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfý’ndan ‘Hizmet’ adýna yapýlan açýklama, beklediðimiz normalleþmeyi getirirse, Ýngilizlerin ‘Magna Carta’sý (1215), bizim ‘Sened-i Ýttifak’ýmýz (1808) kadar deðer kazanmaya namzettir ve anayasa çalýþmalarýna da doðrudan bir katkýdýr.