Hocaefendi mi Sayýn Gülen mi?

Yazýlarýmda hala “Hocaefendi” ifadesini kullanmam bazý okuyucularým tarafýndan eleþtiriliyor. “Niye hala?” sorularýndan geçilmiyor. Onlarýn gözünde “Hocaefendilik” çoktan bitmiþ durumda.

Wall Street Jurnal’e verdiði demeci “seküler ve siyasi” bulduðum için kendisinden “Fethullah hoca” diye söz ettiðimde, Camia’dan bir okuyucum, “Maþallah hýzlý deðiþiyorsunuz, diye mail atmýþtý, yakýnda Hoca, sonra Fethullah dersiniz” diyordu. Acaba der miydim? Ve neden derdim? Ayný okuyucum, mailinin bir yerinde “Sayýn Gülen” ifadesini kullanmýþtý. Cevaben dedim ki: “Ben henüz sayýn Gülen’e gelmedim, siz nasýl geldiniz?”

Biliyorum ki Fethullah Gülen’inbizzat Camia jargonunda iki isimlendirmesi var: Hocaefendi ve Sayýn Gülen. Bu iki ifadelendirme tarzýnýn, iki de alt yapýsý var. “Hocaefendi” ifadesi, dini bir hüviyet taþýyor ve Türkiye’de, Cemaatin manevi atmosferine denk düþüyor. Cemaat Türkiye’de, taban diye nitelenebilecek baðlýlar dünyasýnda “dini bir hüviyet” içinde bulunmayý tercih ediyor. Bu önemli bulunuyor olmalý çünkü, ayný zamanda ciddi bir lojistiðe tekabül ediyor. Lojistik deðerlendirme ne olursa olsun bu niteliðin, baðlýlarý dini bir hassasiyet noktasýnda tuttuðunu da kabul etmek gerekir.

“Sayýn Gülen” ise, Camianýn uluslararasý retoriðinin ürettiði bir tanýmlama. Tahmin etmek zor deðildir ki Amerika’da ya da baþka iklimlerde “Hocaefendi olma”nýn karþýlýðý sýnýrlý. Bütünüyle “yok” demiyorum, “sýnýrlý” kelimesini bilerek seçtim. Çünkü Amerika’nýn Ýslam dünyasýna yönelik projelerinde “Din hanesi”nin de önemli kriterlerden birisi olduðu malum. “Sayýn Gülen” dini niteliklerden soyutlanmýþ, seküler bir niteleme. Ben hep “Sayýn” kelimesine de takýlmýþýmdýr. Mesela, Öcalan’a “sayýn” demek uzun süre, bir “itibar” nitelemesi gibi görüldü Kürt siyaseti çevrelerinde ve “Sayýn” demek, bir tür meydan okuma gibi anlaþýldý. Ben de “Bir sol, etnik terör örgütü liderine sayýn demek, aslýnda burjuva dünyasýndan kelime devþirmekten baþka anlam taþýmaz” gibi baktým.

Þimdi “Sayýn Gülen” demeyi de, “Hocaefendi” gibi dini bir itibar ifadesinden tatmin olmamak ve dünya pazarýna baþka bir sunum yapmak anlamýna geliyor gibi gördüm.

Þunu da düþünüyorum, diyelim Ekrem Dumanlý’nýn çok rahat kullanacaðý “Sayýn Gülen”i ben kullansam, yeni bir duruþ sergilemiþ gibi algýlanacaðým.

Ama, süreç ilerledikçe, “Fethullah Hocaefendi” ile ilgili algýnýn dönüþtüðünü ifade etmem lazým.

Ýþte söylüyorum:

Wall Street Jurnal’e verilen demeci seküler ve siyasi bulduðum için, orada “Hocaefendi” ifadesini kullanmak içime sinmedi.

Geçen gün, Zaman’da “Kabataþ muammasý” manþetini gördüðümde, haberin içindeki “Baþbakan bu iþi kutuplaþtýrma siyaseti için malzeme olarak kullanýyor” yorumunu okuduðumda þunu düþündüm:

Ben “Hocaefendi”nin Zaman’ýn manþetlerini mutlaka gördüðünü, bir tür onay verdiðini düþünüyorum. Peki bu manþeti de görmüþ müdür? Görmüþ ve onay vermiþ midir? Onay vermiþse, ben nasýl düþünmeliyim? Zehra Develioðlu’nun yaþadýklarýný sadece “Baþbakan’ýn kamplaþtýrma politikasý” ekseninde gören bir yaklaþýma ben ne diyeyim?  

“Hocaefendi”nin, dünkü Zaman’daki Ekrem Dumanlý yazýsýný görmüþ olduðunu düþünüyorum.

Yazýnýn Ahmed bin Hanbel bölümünde “Ekrem Bey kardeþim”in çýkardýðý derslerden biri þu:

“Pek çok örneðini ileride göreceðimiz gibi, bir alime zulmeden zalim, genellikle bir alimi yanýna alarak vicdanýný serin tutmak ister. Ve maalesef zalimler pek çok defa da aradýðý alimleri (Bediüzzaman buna ‘ulema-i sû’ diyor) bulur, onlarýn fetvasý, hatta kimi zaman kýþkýrtmasý ile çileli dönemler yaþanýr...”

Önce “Ulema-i sû” kelimesini açalým. “Kötülük alimleri” demek bu. Yani “Zalim”e fetva veren “Kötülük alimleri”ndan söz ediyoruz.  

Bunlarý isimlendirdiðinizde ne çýkýyor karþýnýza?

Tayyip Erdoðan ve Hayreddin Karaman mý?

Bir süredir “Mümtazer Türköne’nin kýlýçlarý”nýn önüne sunulan?

Baþbakan’a “Þu haþhaþin, in, örgüt lideri, vs.” gibi sözleri söylemeyin” diye bir yazý yazmayý tasarlýyorum, ondan sonra “Camia medyasýnýn savaþ dili” önümü kesiyor.

Maalesef Hocaefendi’nin Hocaefendiliði elbirliði ile tahrip ediliyor.

“Sayýn Gülen” de bir tanýmlama ama, seküler dünyada anlamlýdýr, mutfak bütçesinden “Allah rýzasý” için öðrenci bursu ayýran hanýmefendilerin yüreðinde bir karþýlýðý olabilir mi?