Hocaefendisinin cengâveri Ekrem ağabeysinin mürekkebi

O cengâver zat o mürekkep şahıs Veysel Ayhan. Amman diyeyim ha akademisyen, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Öğretim Üyesi olan Doç. Dr. Veysel Ayhan’la karıştırmayın.

Veysel Ayhan, Gülen Örgütü’nün evlere beşer onar zorla satılan medya organında ‘Genel Yayın Editörü’ titriyle hizmet eden iki isimden birisi.

FEM yöneticiliğinden gazetenin editörlüğüne terfi eden, bir fotoğraf karesi dahi bulunmayan Veysel Ayhan’ı sadece yazılarından biliyoruz.

Evet. Evet. 2010 yılından bu yana -belki de daha fazla- hem de editör titriyle yazılar kaleme alan birisinin bir fotoğraf karesi yok.

Gazetenin yazarlar arşivinde ismi yer almıyor.

Ama kah kurumsal açıklama nitelikli yazılar kaleme alıyor kah 17 Aralık darbe girişimlerinden bu yana cemaat tabanındaki hasar gören dini duyguları telafi amaçlı yazılar kaleme alıyor.

Hatırlayın, Hayrettin Karaman’a kara propagandanın startı Ayhan’ın kaleme aldığı 9 Mart 2014 tarihli ‘Çöküşü hazırlayan üç fetva, üç vahim sonuç’ yazısıyla verilmişti.

Veysel Ayhan’ın en çok konuşulan yazılarından birisidir.

Deyim yerindeyse o yazıdan sonra kamuoyunda, 25 Mart’ta ortaya çıkacağı söylenen, AK Parti’yi ve Erdoğan’ı bitirecek asıl ‘büyük turp’un ‘Başbakan Erdoğan’ın Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölüm emrini verdiği ses kayıtları’ olduğu tartışıldı.

Evet, Veysel Ayhan o yazısıyla, (Aydın Doğan’ları sonrasında büyük hayal kırıklığına uğratan) ‘büyük turp’un ne olduğunun sinyallerini verirken, Müslümanların ve İslam âleminin saygı duyduğu, tanıdığı, güvendiği, fıkıh alimi müçtehit Hayrettin Karaman Hoca’da böylece, yine AK Parti tabanının dahi sevdiği, saygı duyduğu bir isim olan Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölüm fetvasını veren bir cellada dönüştürüyordu.

Ne günlerdi.

***

Başbakan Erdoğan’ın ‘Dönemin Başbakanı’ olarak fezlekesinin yazıldığı günler!

Veysel Ayhan, geçtiğimiz gün, Fehmi Koru’nun 3 Temmuz 2014 tarihli ‘Bu işte bir tuhaflık yok mu?’ yazısına cevap verdi, güya Fehmi Koru’yu tekzip etti.

Fehmi Koru, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın her yıl düzenlediği gelenekselleşmiş iftarında, yine her yıl ‘Vakfın Onursal Başkanı’ sıfatıyla Fethullah Gülen’in dev ekrandan salona yansıtılan mesajındaki temenni kısımlarının Zaman Gazetesi tarafından sansürlendiğine dikkat çektiği yazısını şu can alıcı soruyla bitiriyordu.

“Yoksa Pensilvanya ‘barışmak’ istiyor da, İstanbul mu karşı çıkıyor?”

Şaka gibi. Ben 17 Aralık sürecinde, “Bu gidişle bir gün Fethullah Gülen de cematten değil, diyecekler” diye yazmıştım, bizleri aptal yerine koyan tavırlarındaki saçmalığı anlatmak için. Ama Ekrem Dumanlı’nın Hocaefendisini sansürleyeceği, barış mesajlarını gizleyeceği aklıma gelmezdi.

Şaşkınlık içindeyim.

İşte Veysel Ayhan apar topar Fehmi Koru’nun bu sorusuna güya cevap veriyor güya tekzip ediyordu.

Tekzip ederken Fehmi Koru’yu ‘Mesajın bir kısmını yayınladık’ sözleriyle aslında doğruluyordu. (Yazı aceleye geldiği için doğruladıklarını fark etmemişler belli.)

Fehmi Koru Zaman gazetesinin yayın yönetmenliğini yapmış, yıllarca baş yazarlığını yapmış, Ekrem Dumanlı’nın Ayşe Arman’a verdiği röportajdaki sözleriyle o cemaatin Fehmi abisidir.

Cemaat tabanında karşılığı olan ender isimlerden birisidir Fehmi Koru.

Fehmi Koru’ya cevap Veysel Ayhan’dan geliyordu işte.

Her ne kadar ‘genel yayın editörü’ olsa da tanımadığımız, kim olduğunu bilmediğimiz bir isimden. 

Ekrem Dumanlı’dan değil, Mehmet Kamış’tan değil,  Bülent Korucu’dan değil, kritik konularda editör yazıları yazan Ali Akkuş’tan da değil...

Veysel Ayhan’dan...

Belli ki kimse cesaret edememiş, yarın yüz yüze bakacaklarını varsayarak risk almayıp Veysel Ayhan’a yıkmışlar cevap işini.

Şimdi benim Veysel Ayhan’a bir çağrım var.

Kendi programıma gelmez biliyorum. Sorun değil.

Bu kadar cesur yazılar yazan, asker sorunundan darbe konularına, sosyal alanlardan siyasi alanlara kadar her konuda iyi bir birikime sahip olduğunu gördüğümüz bu ismi bir televizyon kanalında görmek, bir de fikirlerini kendisinden sesli olarak, görüntülü olarak duymak, işitmek istiyoruz.

CNN Türk, NTV’ye değil, kendi aile kanallarından Samanyolu’na çıksın, Mehtap TV’ye çıksın ve yabancılık çekmesin. İzleyelim kendisini. Dinleyelim engin fikirlerini.

Herhangi bir art niyetim yok. Samimiyim. Merak ediyorum. Bu kadar cesur yazılar yazan birisini ekrana görmek istiyorum.

17 Aralık’tan bu yana Bülent Korucu’dan Ekrem Dumanlı’ya neredeyse televizyon kanallarında nöbet tuttular. Çok merak ediyorum bu kadar güzel bir cephane vardı da ellerinde niye çıkartmadılar ekranlarına hiç?

Haydi, Veysel Ayhan! FEM’den deneyimin vardır hitabet konusunda, televizyondakiler belki de yetiştirdiğin senin öğrencilerindir...

Yabancılık çekmezsin. Çık ekrana.

Geliyorum dersen de benim programıma.

Bekliyorum.