Hocanýz yine sizi sattý!

Fetullah Gülen’in “Darbeyi ulusalcý-laik bir kesim yapmýþ olabilir” açýklamasýna en sert tepkiyi Kemal Kýlýçdaroðlu’ndan bekliyordum.

Býrakýn sert tepkiyi, aðzýný bile açmadý.

Kendisini “Seyyid”, “Nasrettin Hoca’nýn torunu” filan diye pazarlýyor, arada sýrada geleneksel dinî kültürümüzle irtibat noktalarý arýyor ama ideolojik olarak Kemal Kýlýçdaroðlu’nu yerleþtireceðimiz tek yer “ulusalcý laik” blok.

Deðerler hiyerarþisinde “laikliði” en tepeye yerleþtiren, laiklik olmadan nefes bile alamayan, laikliðin önemini anlatabilmek için üþenmeden Amerika’lara gidip Fetullahçý düþünce kuruluþlarýyla toplantýlar yapan (Ýddia CHP Amerika temsilcisine aittir: “Kemal Bey Amerika ziyaretinde Fetullahçýlara laikliðin önemini anlattý”), Yenikapý mitinginde bile laikliðin önemini anlatmaktan geri durmayan Kemal Bey’in, en azýndan, “Siz ne diyorsunuz Fetullah Bey! Niçin laikliði ve laikleri töhmet altýnda býrakýyorsunuz? Darbeyi sizin adamlar yapmadý mý?” diye kuru bir itiraz cümlesi kurmasý gerekiyordu.

Sustu...

Üstelik Fetullah Gülen, bu iddiasýyla, “kontrollü darbe” söyleminin de altýný boþaltmýþ, Kemal Bey’i zor durumda býrakmýþtý.

Laiklerin suçlanmasý karþýsýnda kýlýný dahi kýpýrdatmayan Kýlýçdaroðlu þu kadarcýðýný diyemedi: “Size uyduk, kontrollü darbe dedik. Hem kontrollü darbe diyorsunuz, hem de ‘ulusalcý laik kesim yapmýþ olabilir’diyerek ortada bir darbe olduðunu itiraf ediyorsunuz... Karar verin artýk: 15 Temmuz’da darbe oldu mu, olmadý mý?”

Bunu diyemeyen Kýlýçdaroðlu þunu da diyemedi: “Darbenin ulusalcý laik kesim tarafýndan yapýlmýþ olabileceðine iliþkin kanýtýnýz nedir?”

Kemal Bey bunu diyemez, Fetullah Gülen de muhtemelen kanýt gösteremez.

Ben anlatayým sevabýna:

Durum, herhangi bir kanýtý gerektirmeyecek kadar net ve ortada...

Darbeyi çakma “ulusalcý laik kesim” yaptý.

Daha doðrusu þu:

Darbeye kalkýþanlarýn Fetullahçý kimliði, darbe baþarýsýzlýða uðradýktan sonra ortaya çýktý.

Ergenekonve Balyoz soruþturmasýyla týrpan yiyen ulusalcý laik kesim, hükümetin “iade-i itibar” yolunu açan “kumpas” itirafýyla birlikte “FETÖ karþýtý” siyasal bir pozisyon aldý.

Dolayýsýyla, FETÖ’yü birincil hedef haline getiren hükümete karþý bir kalkýþma içinde olmasý, hele bir kalkýþmaya ortak yazýlmasý düþünülemezdi. Ama “Erdoðan düþmanlýðý” geniþ bir koalisyonu oluþturduðu ve içinde ulusalcý laik kesim de yer aldýðý için, baþarýya ulaþmasý durumunda darbe, ulusalcý laik kesime fatura edilecekti. Bu kesim de buna ses çýkarmayacaktý.

Darbeyi adlý adýnca “Fetullahçýlar” yaptý.

Bunlar Fetullah Gülen’in “günah iþleyiniz” ruhsatýný sonuna kadar kullandýklarý için, ulusalcý laik kesim içinde harman olmuþlardý.

Hem dinin yasakladýðý filleri iþlediler, hem de “ulusalcý ve laik rolü” oynadýlar.

Ne diyordu Hasan Atilla Uður? “Evlerine gidiyoruz, kapýda Mustafa Kemal Atatürk posterleri. Bakýyorsun raký içiyorlar. Öyle bir takiyye içindeydiler ki, fark edilmeleri çok zordu. Ýnanýlmaz bir örgüttü...”

Ýnanýlmazdý evet.

Bütün Askerî Þura’larý kazasýz belasýz atlattýlar.

Bütün tasfiyelerden yýrttýlar.

Dindar kimliðiyle bilinenler sorgusuz sualsiz TSK’dan atýlýrken, bunlar karýlarýna bikini giydirip bir de “terfi” aldýlar, generalliðe kadar yükseldiler.

Fetullah Gülen’in “ulusalcý laik kesim” dediði bunlar.

Þunu demeye çalýþýyorum:

Fetullah Gülen, bu iddiasýyla hem “kontrollü darbe” söyleminin altýný boþalttý ve Kýlýçdaroðlu gibi “takipçilerini” zor durumda býraktý, hem de TSK içindeki adamlarýný “darbe suçlusu” ilan etti. Daha doðrusu, “adamlarýný” sattý.