Hoşgörü iklimine hoş geldiniz

Hadis-i şerif oruçlunun iki sevinci vardır biri iftar ettiğinde diğeri Rabbine kavuştuğunda buyurur. 

Ramazan ayı boyunca iftar sevincini yaşadık bugün de bayram sevincini idrak ediyoruz. İnşallah ikinci sevinci de Rabbimizin bizden razı olduğu müjdesiyle yaşarız.

Bayramınızı en samimi duygularımla tebrik ediyorum. Rabbim tutulan oruçları ve yapılan hayır hasenatı kabul buyursun.

***

Ülkemizde bayramın bana en sevimli gelen tarafı biraz zoraki de olsa muhaliflerin birbirleriyle bayramlaşmasıdır.

Siyasetçileri kastediyorum.

Birbirine hırsız, hain, müstevli artığı gibi en ağır hakaretleri yapan siyasetçilerin bayramda kucaklaşmaları topluma moral aşılamaktadır. Diğer bir ifadeyle müsbet enerji yaymaktadır.

Dolayısıyla her bayramda partilerin birbirine nezaket ziyaretinde bulunmalarını toplumsal barışın takviyesi açısından önemsiyorum.

***

Yalnız bu sene seçim sonuçları partileri bayramdan önce de bir araya getirdi.

Seçim sonuçlarının tek faydası birbirine boğazlayacak hırçınlıkla saldıran partilerimizin birbirilerini anlamaya çalışması oldu.

Davudoğlu’nun mecliste temsil edilen partileri ziyareti  sırasında tarafların sergiledikleri nezaket ve anlayış beni sevindirdiğine göre  toplumun yüreğine de su serpmiştir diye düşünüyorum.

***

CHP’nin AK Parti heyetini nezaketle karşılaması,  aralarındaki ihtilaflı konuları gündeme getirmeden iki saate yakın görüşmeleri Türkiye’nin özlediği tablolardan biriydi.

Aynı tablonun MHP ziyareti sırasında yaşanmış olması da eminim ki seçim öncesi gerilen toplumu bir nebze olsun rahatlatmıştır.

HDP ziyaretinin havası da topluma rahat bir nefes aldırmıştır.

Karşılıklı nezaket, hoşgörü, anlayış ve olgunluk her şeyden önce siyasetçilerin bizzat kendilerine güveni artırır.

Hep yazıyorum ya, siyasi mücadele hizmette rekabet olarak değerlendirilmelidir düşmanlık olarak değil.

Bayram günlerinde yapılacak ziyaretlerin de bu hoşgörü iklimine katkı sağlayacağını düşünüyor tekrar bayramınızı tebrik ediyorum.

***

Ali Nar

Dün Hakk’a yürüyen Ali Nar hoca ile 1981 yılında tanışmıştım. İlk yayınladığım ve 15 civarında baskı yapan “Garp Liderleri Diyor ki” isimli terceme kitaba önsöz yazmıştı.

Sonra dostluğumuz gelişti. Aynı eğitim kurumunda öğretmenlik de yaptık. Samimi bir Müslümandı. Katıksız ehl-i sünnet müdafiiydi.

Kılıcının iki tarafı da kesen mert bir Anadolu insanıydı.

Edebi eserler vermişti.

Dünya İslami Edebiyat Birliğinin Türkiye temsilcisiydi. İslami edebiyat adında bir dergi yayınlamak istiyordu ama finansör bulamıyordu.

O sıralarda Hırka-i Şerif Vakfı kurulmuş beni de mütevelli heyetine almışlardı. Benim telkinlerim ve vakıf başkanı Muhiddin Cesur beyin desteğiyle ilk İslami Edebiyat dergisini vakıf bünyesinde çıkarmıştık. Yazı İşleri Müdürlüğünü ben deruhte ediyordum. Benimkisi sadece resmi görüntü ve baskı dağıtım işleri idi. Derginin muhtevası tamamen Ali Nar merhumun kontrolündeydi.

Bir iki sayı sonra vakıf yönetiminin kültürel hizmetlere şaşı bakışı yüzünden vakıf başkanının tüm iyi niyetine ve desteğine rağmen dergiye sponsorluktan vaz geçildi.

Ali Nar merhum üzülmesin diye sponsorluğu da üstlenerek bir sene İslami Edebiyat dergisinin külfetini üstlendim.

O arada Dünya İslami Edebiyat Birliği’nin Kongresini de İstanbul’da birlikte organize ettik.

Daha sonra derginin sorumluluğunu merhum Osman Öztürk hocaya devrettim. Bilahere o da Ali Nar merhuma devretmiş. Ali Nar hoca daha sonra İslami Edebiyat Vakfını kurarak başına geçmişti.

En son Fatih’teki  Inkılab Yayınevi’nde karşılaşmıştık. Rahatsızdı.

Hastanede olduğunu da geçen hafta bir dosttan öğrendim.

Bayramda hastanede ziyaret etmeyi düşünüyordum ki dün vefat haberi geldi.

Allah mekanını cennet eylesin. Yakınlarına ecr-i azım sabr-ı cemil ihsan eylesin.