Hrant Dink’in korktuðu

Diyarbakýr barosunun düzenlediði bir seminerde, öldürülmesinden kýsa bir süre önce,  Hrant Dink’le beraber olmuþtuk. O gün yaptýðý konuþmayý hiç unutmadým. Konuþmasýnýn bir yerinde, geçen yüzyýlda Ermeni halký üzerinden Batýlýlarýn oynadýðý oyunu hatýrlatmýþ ve sanki bugünleri okuyormuþ gibi þunlarý söylemiþti:

‘Aman ha! Aman ha! Ermeniler’in geldiði oyuna siz gelmeyin. Batýlýlar iþlerine geldiðinde, sýrtýnýzý sývazlar ve sonra da iþlerine gelmediðinde sizi tek baþýnýza býrakýrlar.

Geçen yüzyýlda Ermeni halkýna bir devlet vaat eden Batýlýlara Ermeniler’in bir kýsmý gerçekten inanmýþtý. Bu inanç Ýttihatçýlar’ýn tehcir planýný hayata geçirmelerini saðlayan sebeplerden biri haline gelmiþ ama 1. Dünya Savaþý bittiðinde, Osmanlý Ýmparatorluðu’nun terk etmek zorunda kaldýðý topraklara sürülmekten baþka Ermeniler’in payýna bir þey düþmemiþti.

Geçen yüzyýlda bir halkýn büyük maðduriyetler yaþamasýna yol açan oyunun bir benzeri bugün Kürtler üzerinden sahneye konuluyor.

Batýlýlar bugün güya büyük Kürdistan’ý inþa etmek için kollarýný sývamýþlar!

Oysa bu sadece bir varsayýmdan ibarettir. Bu varsayýmýn gerçek olduðuna inanan Kürt örgüt ve gruplarý hatta halk topluluklarý bile var.

Oysa Batýlýlarýn Kürtler’i Ýran’dan, Irak’tan ve Suriye’den koparýp büyük Kürdistan’ý kurmak için gösterdikleri hiçbir gayret olmadýðý gibi, mesela Ýran’da Kürtler’in en insani haklarýnýn bile çiðnenmesine herhangi bir itirazlarý yok. Dün Suriye ve Irak’ta da yoktu. Saddam ve Baba Esad, Kürtler’e zulüm ederken, Batý’dan çýt çýkmýyordu.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Kürtler’in yüzyýllýk hayalinin gerçekleþtiði bir kazanýmdýr.

Batýlýlar yerel iþbirlikçileriyle beraber yeni kurulan KBY’ni de bölmeye çalýþtýlar. Kürtlere statü olsun ama bu statü kendi içinde bölünmüþ bir statü olsun diyorlardý. Bu statü inþa edilirken, Süleymaniye ve Erbil olmak üzere iki ayrý yönetim merkezi kurulmasýný Ýranlýlar’la teþvik ettiler. 2006 yýlýna kadar Süleymaniye ve Erbil birbirinden ayrý merkezler olarak yönetiliyordu. Yani Irak Kürdistan’ý ikiye bölünmüþtü.

Mesut Barzani bu duruma isyan edince ve Amerikalýlar bu bölünmenin sürdürülebilir bir durum olmadýðýný görünce, Süleymaniye yönetimi Erbil’le birleþti. Ama Mesut Barzani bölünmeye direnmeseydi, bu birleþme mümkün olmayacaktý.

Þimdi ayný Barzani, Ýran ve Batýlýlarýn desteðini alan GORAN ve PKK tarafýndan kuþatýlmak isteniyor. Ayrý bir yazýnýn konusu olsun, geçiyorum ama Ankara’da patlayan bombalarla, Kürdistan’ýn bir anda karýþmasý birbirinden baðýmsýz olaylar deðildir.

Batý ve onun bu meseledeki yerel müttefikleri-Ýran ve Suriye- iki þeyi bir arada yapýyor:

Zaten kurulmuþ olan Kürdistan’ý bölüyorlar. Çünkü Mesut Barzani’ye söz geçiremiyorlar, Barzani’nin Türkiye’ye yakýnlaþmasýný bir türlü hazmedemediler.

Ortadoðu’da Mesut Barzani’siz bir Kürdistan Türkiye’de de Erdoðansýz bir Türkiye istiyorlar.

Süleymaniye ve Keladýzi’de Kürdistan Demokrat Partisi’nin bürolarý tahrip edildi, çatýþmalar çýktý. Ve bu tam da Ankara’da bir katliama imza atýldýðý bir zamanda oldu.

PKK/PYD’ye, küresel aktörlerin vaatleri ve destekleri hiç þüphesiz sürecek.

Bu desteði PKK ve PYD, Ortadoðu’da yaþayan bütün Kürtleri egemenliði altýna alacaðý bir stratejiye dönüþtürdü.

Öcalan’ýn zaman zaman sözünü ettiði o ‘yüzyýl sürecek çatýþmalarýn’ ortamýný ve siyasi koþullarýný Batýlýlar Ortadoðu’da yeniden oluþturuyorlar.

Türkiye, iþte bu fotoðrafýn bütününe bakmadan, bu þiddet ve terör sarmalýndan kurtulamaz.

Kim dost ve kim müttefik, kim deðil, bunu daha geniþ düþünmenin ve harekete geçmenin zamanýdýr.

Sizi bölmek isteyenlerin, sizi canevinizden vurup katliamlara imza atanlarýn yapmak istedikleri bu kadar açýkken, siz hala 96 vatandaþýnýzý alçakça katledenlere karþý iki satýrlýk bir ortak açýklama bile yapamýyorsanýz, bu vahim bir durumdur.

Katliamýn yaþandýðý o meydana kol kola giremedikten sonra, parti liderliðiniz, siyaset, milliyetçilik, yurtseverlik, demokratlýk ne iþe yarar?