Hakimler ve Savcýlar Yüksek Kurulu tartýþmasý gelecek haftaya damgasýný vuracak gibi.
Çünkü yeni HSYK yasa taslaðý, ‘yönetimsel’ yetkileri Adalet Bakaný’na veriyor.
Buna neden gerek duyulduðu açýk.
HSYK’nýn 13 üyesi, yani çoðunluk grubu, hukuk dýþý baþlatýldýðý ve sürdürüldüðü bizzat Baþsavcý tarafýndan açýklanan soruþturmalarý yürüten savcýlardan ‘yana’ tavýr aldý. Bu HSYK’nýn bundan sonra yapacaðý tüm incelemeleri, alacaðý tüm kararlarý gölgeleyecek bir tavýr. Bu yüzden ‘istifa etmeleri’ çaðrýlarý da yapýldý.
Bu önemli, çünkü;
HSYK, baðýmsýz ve tarafsýzlýðý anayasayla teminat altýna alýnmýþ olan kürsü hakimlerini ve yargý süreçlerinin en önemli ‘bürokratik’ unsuru olan savcýlarý ‘cezalandýrma’ yetkisine sahip tek kurum.
Býrakýn siyasetçileri, adalet bakanlarýný, baþbakanlarý, cumhurbaþkanlarýnýn bile hakim ve savcýlar üzerinde böyle bir yetkisi yok.
Onlar hangi açýklamayý yaparsa yapsýn, hakim ve savcýlarýn en çok canlarý sýkýlýr.
Ancak sürülmeleri, soruþturma geçirmeleri ve meslekten atýlmalarý HSYK’nýn bir kararýna bakar.
Bu yüzden HSYK’daki ‘çoðunluðun’ bir ‘taraf’ta yer almasý hakim ve savcýlar üzerinde tek ve en ciddi baskýyý oluþturur.
Ancak HSYK’daki çoðunluðun ‘taraf’ olmasý tartýþýlmýyor; Kurul’a Anayasa’da verilen görev ve yetkilerin dýþýnda kalan ve ‘yasayla düzenlenir’ denilen yetkilerin Baþkan’a (Adalet Bakaný) verilmesi tartýþýlýyor.
Gerçekte tartýþýlmasý gereken bu mu?
Anayasaya göre HSYK bir idari bir kurumdur ve baþkaný Adalet Bakaný’dýr. Kurulun yönetim ve temsil yetkisi de Baþkan’a aittir.
2010 Anayasa referandumuyla HSYK’nýn üye sayýsý arttýrýldý, üyelerin meslektaþlarý tarafýndan seçilmesi esasý getirildi. Bunun ‘çoðulculuðu’ saðlayacaðý düþünüldü.
Seçim sistemi de ‘her seçmenin bir adaya oy vermesi’ þeklinde planlandý. Ancak CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne baþvurarak bunu iptal etmesi nedeniyle seçmen (hakim, savcý) tabanýndaki aðýrlýklý grup, adaylara blok olarak oy verince, HSYK’da da ayný aðýrlýk saðlandý.
HSYK’daki çoðunluk grubun, ‘çoðunluklarýna dayanarak’ bir hareket içine gireceði düþünülmedi; geçtiðimiz üç yýl içinde de bunun pek örneði görülmedi.
Ta ki ‘17 Aralýk Operasyoun’na kadar...
Bugün yapýlmaya çalýþýlan, ‘tarafsýz olmadýðýný’ ortaya koymuþ bulunan HSYK’daki çoðunluðun ‘taraflý’ uygulamalarýna karþý ‘denge’ oluþturma çabasýdýr.
Gereken ise ‘idari bir kurul’ olan HSYK üyelerini, týpký Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) gibi TBMM’nin seçmesidir.
Avrupa örneklerinde, yargý yüksek kurullarýnýn üyelerinin bazý ülkelerde tamamýnýn, geri kalanýnda da büyük kýsmýnýn parlamentolar veya hükümetler tarafýndan seçildiði görülüyor.
Birkaç örnek verelim:
Ýsveç: 11 üyeli Kurul’un baþkanlýðýný Hükümet tarafýndan atanan bir Genel Müdür yürütüyor. Dördü hakim, ikisi siyasetçi, biri avukat, ikisi sendikacý ve biri va temsilcisi olan tüm üyeleri de hükümet atýyor.
Ýspanya: 21 üyeli Kurul’un baþkaný Yargýtay Baþkaný. 12 hakim ve 8 avukat/hukukçu üye Kongre ve Senato tarafýndan aday gösterilenler arasýndan Kral tarafýndan atanýyor.
Ýtalya: 27 üyeli Kurul’un baþkaný devlet baþkaný. Yargýtay Baþkaný ve Baþsavcýsý doðal üye. 16 üye hakim ve savcýlar tarafýndan, 8 üye Parlamento tarafýndan seçiliyor.
Hollanda: Adalet Bakaný’nýn önerisi üzerine Kurul tarafýndan atanan 3 hakim üye, yine Bakan tarafýndan önerilen ve Kral tarafýndan atanan diðer mesleklerden 2 üye. Bu 5 üye, aralarýndan baþkan seçiyorlar.
Portekiz: 17 üyenin 6’sý meslek içi seçimle geliyor; 2’si yüksek mahkeme hakimlerinin baþkanlarýndan oluþuyor; kalan 9 üyeden 6’sýný Parlamento, 2’sini devlet baþkaný seçiyor.
Polonya: 25 üyeden Adalet Bakaný ile iki yüksek yargý baþkaný doðal üye; 15 üye hakim ve savcýlar arasýndan seçiliyor; 4’ü parlamento, 2’si senato ve 1’i de cumhurbaþkaný tarafýndan seçiliyor.
Avrupa’daki uygulamalarý herkes iþine geldiði zaman hatýrlarsa bu tartýþmalarý daha çok yaparýz.