Hücum presin özlenen zaferi

Fenerbahçe’nin yıllardır yapmadığı, yapmaya çalışsa da beceremediği 3. Bölge pres uygulaması; dün gece en verimli dönemini yaşadı. Başakşehir’in sahasından çıkma teşebbüsünde bulunduğu her an, F.Bahçe’den baskı yedi... Öyle ki; evsahibi takım bazen 3-4 dakikada bile ceza alanı civarından çıkamıyor, zora giriyor, üstelik pozisyon veriyor ve hatta top direkten bile dönüyordu... F.Bahçe’nin bu ön baskıyı yaptığı daha önce görülmemişti.

Başakşehir, yarı sahasından çıkmakta zorlanınca; kendi oyun düzenini kurmakta topallamağa başladı. İstenilen ve beklenen oyun kurulamadığında, doğal olarak pozisyonlar da etki gücünü kaybediyordu.

Sarı-lacivertliler rakibin dengesini bozmayı başarınca, maçın hakim unsuru olmayı da başardı. Fernandao’nun golü de bu yüzden sürpriz değildi. Aksine beklenen bir şeydi.

Golü Fernandao attı ama; takımın ısrarla uyguladığı hücum pres, o golün atılışına zemin hazırladı. Öyle olmasaydı, böyle olmazdı.

***

Başakşehir sahasından kolay çıkmasın diye; ayaklarına pranga, toplarına ambargo koyan F.Bahçe; rakibini ciddi anlamda pasifize etti. Başakşahir kötü oynuyor değildi, iyi oynamaya zemin ve zaman bulamıyordu. Bu nüansı göz ardı etmeyin!

Evsahibi takım, ilk ve isabetli şutunu maçın ancak 40’ıncı dakikasında atabildi. Lig liderinin düştüğü duruma bakın...

F.Bahçe, asla kapalı savunma yapmadan; aklıyla/becerisiyle/presiyle bunu sağladı. Bence büyük işti...

***

F.Bahçe ikinci yarıya, rakibinin şaşkın/savruk/dağınık görüntüsünü; daha da kullanma eğilimine geçti. Başakşehir, rakibinden artık eski presi görmese de; o ana kadar kendine gelememiş olmanın savunma zaafı içinde, F.Bahçe’ye açık alanlar ve açık fırsatlar ikram etti. Fernandao bunu da affetmedi.

Medipol Başakşehirli futbolcular Neto’nun pozisyonuna ısrarla ve şiddetle penaltı itirazında bulundu ama; top bedenine tamamen yapışık koluna çarpmıştı. Yani sinekten yağ çıkarma girişimi boşunaydı.