Hukukçu diyor ki:
- Herhangi bir örgütün “Terör örgütü” olarak tanýmlanmasý için yargý kararý gerekir. Þu ana kadar FETÖ ile ilgili Yargýtay tarafýndan onaylanmýþ bir yargý kararý yok. Yargýtay'da bekleyen dosyalar var, onlar görüþülse, terör örgütü hükmü onaylansa alt yargý organlarý da ona göre karar verir.
- 2008 yýlýnda Dava Daireleri Genel Kurulunda 72 hakimin onayýyla verilmiþ bir karar var, o da Gülen hareketinin bir terör örgütü olmadýðý yönünde.
Hukukçu diyor ki:
- FETÖ için terör örgütü kararý verdiðinizde de bazý sorunlar ortaya çýkýyor. Çünkü suç da ona göre oluþuyor. O kararýn verilmesinden önceki eylemleri o suç kapsamý içine sokmak, hukuk açýsýndan tartýþmalý. Çünkü o iliþkileri teröre destek çerçevesine oturttuðunuzda, önce tarihlerde devletin farklý kademelerinin örgüte farklý tarihlerde saðladýðý imkanlar da ayný akýbeti paylaþmakla yüz yüze gelebiliyor.
Hukukçu diyor ki:
- Buna benzer bir problem de þu: FETÖ ile mücadele baþladýðý günden beri yapýldýðý gibi, 17/25 Aralýk'ý bir milat olarak aldýðýnýzda ve ondan sonraki iltisaklarý teröre destek faaliyeti olarak nitelediðinizde, 17/25 Aralýk'tan sonra da devlet gözetiminde faaliyetine meþru olarak devam eden bazý kuruluþlarla iliþkinin terör kapsamýna sokulmasý kendi içinde çeliþki taþýyor. Mesela Bank Asya 17/25 Aralýk'tan sonra da devam etmiþ, TUSKON ayný þekilde, Aktif Eðitim – Sen ayný þekilde faaliyetine devam etmiþ. Üstelik bu sendikaya üyelik için gerekli aidatý üye adýna devlet ödemiþ. Devlet nezdinde“meþru” görülen bir kuruluþla iliþkiyi terör örgütü ile iliþki olarak sunmak makul olur mu?
Hukukçu diyor ki:
- Mahkemeler önlerine gelen dosyalar için karar veriyor. Diyelim medyada ”FETÖ'cü” diye yargýlanýp infaz edilmiþ bir kiþi için tahliye ya da beraat, buna karþýlýk yine medyada “FETÖ ile asla iliþkisi olmadýðý”na dair kanaat oluþan birisi için tutuklama kararý çýkýyor. Oklar derhal mahkeme baþkanýna, savcýya, heyete yöneliyor. Bakýyoruz Mahkeme Baþkaný görevden alýnýyor. Bu tarz uygulamalar, HSK'yý tartýþýlýr hale getiriyor, bir. Mahkeme heyetlerinde yargýsýz infaza maruz kalma tedirginliði oluþturuyor, iki. Onun da sonucu, “Geciken adalet” olgusunu gündeme taþýmak oluyor. Yani uzun tutukluluklar, tutuklanmanýn fiili ceza haline geliþi, hukuktan beklentinin zaafa uðramasý gibi her biri derin adalet sorunu olan iþler.
Son “Arýnç'ýn damadý” olayýnda tahliye için kullanýlan -hukuk açýsýndan son derece tabii- gerekçelerin, neden baþka sanýklar için kullanýlmadýðýnýn “hukuki” bir cevabý yok. Bu durumda binlerce insan adeta otomatik kararlarla tutuklu kalmaya devam ederken, tanýnmýþ insanlara yakýn bazý kiþilerin “saðlýk” ya da “Kaçmayacak” gerekçeleri kullanýlarak serbest býrakýlmasý adalete güveni sarsýyor.
Hukukçu diyor ki:
- Görevden alma ve açýða almalarda, beraat-i zimmet asýldýr, ya da þüpheden sanýk yararlanýr gibi evrensel kurallar iþlevsiz kalýyor. Pek çok insan, hangi suçu sebebiyle açýða alýndýðýný da, görevden alýndýðýný da bilmiyor. Son AÝHM kararý da, içerde hukuki süreç bitmediði gerekçesi ile topu “OHAL Komisyonu”na atýnca, OHAL komisyonunun ne zaman faaliyete geçeceði ve yüz bini aþmýþ baþvurularý nasýl sonuçlandýracaðý da gözükmeyince, ülkeyi yönetenlere ne kadarý ulaþýyor bilmiyorum ama ulaþýlabilen alanlara dramatik maðduriyet vakýalarý akýyor.
Hukukçu diyor ki:
Maðduriyet ne kadar geniþlerse, gerçek teröristler yargýlamak o kadar zorlaþýr. Sayýn Cumhurbaþkaný'nýn “Maðduriyet edebiyatý” diye bir olguya dikkat çekmesi anlamsýz deðil. Problem, “Edebiyat” denilen hadisenin toplum nezdinde bir gerçekliði ifade ediyor gözükmesidir. Emin olun, çok çok insana dokunuyor bu iþ.
Hukukçu diyor ki:
Sonunda çözmek zorunda kalacaðýmýz bir sosyal depresyonun tohumlarý ekiliyor þu anda. Devlet aklý oturup, Hukuku eksen alarak yeni bir deðerlendirme yapmalý.
Kim hukukçu? Hukukçunun kimliðine deðil, söylediklerinin makul olup olmadýðýna bakalým daha iyi.