Hukukçu uyarýlarý

“Hukukçu diyor ki” baþlýklý bir yazý yazdým, hukuk derdi olmayýp da “yargýlayýp asma” þehvetine tutulmuþ bazý çevreler kýyameti kopardý.

Ama “Adalet” Ak Parti'nin belki de “Aklýðý”nýn garanti belgesi olarak isminin ilk kelimesi olmuþtu: Adalet ve Kalkýnma Partisi. Bu partinin kurucu babalarý sadece “Kalkýnma” ile yetinebilirler miydi? 28 Þubat'ýn yargý kýyýmlarýndan sonra... Adalet bu kadronun sembol mefhumu idi.

Ak Parti “Adalet sorunlu” hale gelemezdi.

Artý Ak Parti Hükümeti, kendisine ana muhalefetin “Adalet hatýrlattýðý” bir yönetim haline de gelmemeliydi.

Onun için hukuk deðerlendirmelerine yer veriyorum. Ýþte yine bir uyarý zamaný:

29 nisan 2016. 15 Temmuz'dan 2.5 ay önce. Baþbakan Ahmet Davutoðlu'nun parti teþkilatýna yönelik yetkilerini alan tüzük deðiþikliðinin imzaya açýldýðý MKYK toplantýsý.

Hukukçu bir Ak Parti milletvekili, dünkü yazýmdan sonra aradý ve o toplantýda yaptýðý konuþmayý hatýrlattý.

Orada diyor ki:

-Anadolu gezilerimde illerdeki savcýlarla da görüþüyorum. Söylenen þu: Dört grup var Yargý bünyesinde. FETÖ'cüler, saðduyulu, iþi sýrf hukuk adamý olarak icra edenler, MHP'liler ve Ulusalcýlar. Yaþanan süreçte bu Ulusalcý ekip, “FETÖ'cü” damgalamasý ile muhafazakar bütün yargý mensuplarýný ihbar ederek, Yargý'yý kendi kontrollerine almaya çalýþýyorlar.

-Ben ayrýca davet edildiðimde Askerlerin düðün vs gibi sosyal ortamlarýna da iþtirak ediyorum. Orada da söylenen þu: TSK bünyesindeki Ulusalcý ekip dindar bilinen tüm insanlarý “FETÖ'cü” diye ihbar edip tasfiye edilmelerini saðlamak istiyor.

Ayný Ak Parti milletvekili Binali Yýldýrým'ýn Baþbakan olduðu dönemde, onun bulunduðu bir ortamda þunu söylüyor:

-Doðu Perinçek'le birlikte görüntü vermek Ak Parti'nin kýyametinin küçük alametidir.

Ayný hukukçu milletvekili genel olarak da þunu söylüyor:

-Konjonktürel süreçte öyle yargýsal uygulamalar yapýlýyor, öyle düzenlemelere gidiliyor ki, bu maddeler baþka bir ortamda Ak Parti'nin canýný yakabilir.

-Yargýtay'da bazý kararlar verilirken baþvurulan bilirkiþi heyetlerine de dikkat etmek gerekiyor. Eðer bilirkiþi heyetlerini, Emniyet camiasýndan oluþturur, kararlarý da ona göre verirseniz, Emniyet bünyesindeki tarafgirliklerin de etkisi ile hukuk açýsýndan pek çok yanlýþa düþmek kaçýnýlmaz olabilir. Bu, uluslar arasý hukuk zemininde de Türkiye'ye çok þey kaybettirir. Bilirkiþi oluþturmak kaçýnýlmaz olabilir, bir çok konu savcýlarýn – hakimlerin bilgi alanýnýn dýþýnda olabilir, ancak bilirkiþi heyetlerini bilimsel kapasitesi ve güvenilirliði müsellem üniversite camiasýndan, belki Tübitak'tan oluþturmak daha saðlýklý olacaktýr.

....

Bu uyarýlarý, Ak Parti bünyesindeki bir hukukçu milletvekili yapýyor. Benim bildiðim, ne sayýn Cumhurbaþkaný ne de sayýn Baþbakan'dan herhangi birisinin “Kardeþim sen ne konuþuyorsun!” gibi bir tepkisi söz konusu deðil. Çünkü sorunu onlar da görüyor ve saðlýklý çýkýþ yollarý arýyorlar.

Sorun ne, bakýn:

Türkiye 15 Temmuz gibi bir ihaneti yaþamýþ. 250 þehit, binlerce yaralý var.

Türkiye'yi “Dindar” bir kadro yönetiyor. Darbe giriþimi, dini zeminde oluþmuþ bir ihanet þebekesi tarafýndan gerçekleþmiþ. Bu yapý, toplumun kýlcal damarlarýna nüfuz etmiþ. Üstelik kendini gizlemek gibi bir disiplin söz konusu. Bu durumda “Ýhanet”i ve “samimi dindarlýðý” ayrýþtýrmak gibi bir çetin mesele var. Çünkü adaletin kýlýç darbesinin, kendi elinizi - kolunuzu kesmesi gibi bir risk söz konusu. Ýþin içine bir de Ak Parti'yi kendi toplumsal zemininden koparmak gibi fesat hesaplarý giriyorsa, zorluk daha da katlanýyor. Bunun yanýnda bir de “Adalet sorgulamasý”na maruz kalmak var. 

Sayýn Cumhurbaþkaný'nýn, sayýn Baþbakan'ýn meseleyi önemsemediðini düþünmek bile akla ziyan. Bence meseleye kafa yoranlarýn her þekilde katkýda bulunmasý hayati önemi haiz. OHAL Komisyonuna da büyük sorumluluk düþüyor.

....

Perinçek'in öpmesini “ulusalcý bir öpüþ” olarak görüp, rahatsýzlýk duymayanlara diyecek bir sözüm yok.