Çamlıca’ya cami bahsinden Muhteşem Yüzyıl dizisine, bir temenninin ifadesi gibi duran Türkiye Ortadoğu’da bayrağı Mısır’a kaptırdı çıkarımından Patriotların kontrolü kimde olacak tartışmasına garip bir gündem maratonu içinde esası kaçırarak koşturuyoruz. Gündeme yetişmeye Açık Görüş’ün imkanı yok, aslında niyeti de yok. Türkiye’nin temposuna ayak uydurmak girdaba kapılmak gibi, iyisi mi gündemi az nadasa bırakmalı ve olaylara biraz uzaktan bakabilmeli…
Biz de öyle yapıyoruz, tartışmaların harı üzerindeyken değil de toz duman çekilince konuşmayı tercih ediyoruz. Ve daha ilk sayısından itibaren Açık Görüş, iyi niyetli bir çabanın temsilcisi olarak Türkiye’nin en temel sorunlarının dile getirildiği yer olmaya devam ediyor.
Kürt sorunu çözülmeden, Kürtler kendilerini Türkiye’de eşit ve mutlu hissetmeden Türkiye’deki her sorun kendi özgül değerinden daha büyük bir etkiye sahip olacak. Terör sorunu Kürt sorununun bir unsuru gibi görülmeye devam edecek ve kendini Türkiye’nin muarızı aktörlerin kullanımına sunabilecek.
Kürt sorununun akut tezahürleriyle ilgili 10 yıldır yapılagelenler hatırı sayılır bir yolun alındığını gösteriyor. Çözüm sürecini sona erdirecek bir ufuk tayin edilmiş değil ve hala alınması gereken epey yol var fakat artık sorunun el yakan kısmı Kürtlerin temel ve siyasi haklarıyla ilgili olmaktan çok PKK’nın Kürtler ve Kürt siyaseti üzerinde kurduğu vesayetle ilgili.
Mehmet Emin Ekmen’in Kürt sorununun çözümünde son 10 yılda katedilen yolu ele alan yazısı bir envanter çalışması niteliğinde. Kürt sorununun çözümü yolundaki taşların hangi adımlarla temizlendiğini ve PKK’nın o yola hangi hamlelerle tekrar tekrar mayın döşediğini ortaya koyuyor ve “Yeni bir sürecin başarılı olmasının ön şartı; örgütün şartsız bir şekilde sınır dışına çekilerek herhangi bir kesimden gelebilecek provakatif olaylardan kendini koruyabilmesidir. Başbakan Erdoğan’ın daha önce defalarca ifade ettiği ‘saldırılar olmazsa, operasyon da olmayacağı’ açıklaması örgüt için sınır dışına çekilmenin imkânlarını gösterir” diyor.
Mısır ve Suriye’de farklı
İbrahim Kalın geçen hafta yazdığı “Türkiye-Mısır yakınlaşıyor İsrail yalnızlaşıyor” başlıklı yazısına kaldığı yerden devam ediyor ve Gazze ateşkes sürecinde Türkiye’nin rolüne ilişkin tartışmaların bir tutarsızlığın da ifadesi olduğuna dikkat çekiyor ve “Dün ‘Türkiye Ortadoğu bataklığına saplanıyor, buralarda ne işimiz var’ diyen yorumcuların, şimdi Türkiye Filistin konusunda öncülüğü Mısır’a kaptırdı diye hayıflandığını” söylüyor.
Tutarsızlık gibi gözüken bu tavrın tutarlı bir arka planı olduğuna şüphe yok: Hükümet neylerse kötü eyler!
Kalın, Suriye’de Esad karşıtlarını, Esad’ın katlettiği muhalifleri desteklediği için Türkiye’nin yeni dış politika vizyonunu bir başarısızlık öyküsü olarak ananlara “ulusal çıkar” ve “ilkeli dış politika” bağlantısını hatırlatıyor: “Türkiye’nin ulusal çıkarı, itibarı ve ince güç kapasitesi, dinamik gelişmeler karşısında ilkeli ve tutarlı bir dış politika geliştirmeyi gerektirir.”
Birkaç haftadır Açık Görüş’ün her sayısında yer verdiğimiz bir konu da YÖK reformuyla ilgili yeni yasa tasarısı. İshak Torun, tasarının eksilerini artılarını tek tek ele alıyor ve “30 yıl önce ihdas edilen 2547 sayılı YÖK Kanunu galiba bu sefer değişecek” diyor.
Kadir Üstün’ü “Obama neden İsrail’i destekliyor” yazısıyla okuyacaksınız. Köksal Alver, bütünlükçü kentsel dönüşüm fikrine aşina kılmaya çalışıyor okurları. İskender Öksüz kil tabletlerden elektronik tabletlere sayfaların serüvenini ele alıyor. Adnan Boynukara darbeler çağının kapandığı Türkiye’de daha sofistike yöntemlere başvurulduğunu ve bunun bir algı oluşturma şeklinde yürütüldüğünü ifade ediyor.
Murat Güzel’in bu hafta Açık Görüş okurları için seçtiği kitaplar yine çok önemli. Ahmet Çiğdem’in Taşra Epiği kitabını hararetle tavsiye ediyoruz.
İyi haftalar…