Son dönemde BDP’lilerin estirdiði bir rüzgar var. BDP sözcüleri ne zaman mikrofon görseler, ‘duygusal kopuþ artýyor, bir arada yaþamamýz zorlaþýyor’ gibi cümleler kuruyorlar. Sanýrsýnýz ki, Türkler ile Kürtler birbirlerini boðazlama aþamasýna geldiler ve birbirlerinden nefret ediyorlar. Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde, ilinde, ilçesinde böyle bir düþmanlýk ve nefret var mý acaba? Yoksa BDP mi böyle bir hava oluþturmaya çalýþýyor?
PKK’nýn çatýþmacý ve kutuplaþtýrýcý bir söylem içinde olmasý kendi tabiatýnýn bir gereði. Çünkü o kendisi gibi olmayan ve kendisine baðlanmayan herkesi zaten düþman olarak konumlandýrýyor. Kaçýrýlan öðretmenler, doktorlar, askerler hep düþman bloðunda görülüyor. Bunlarýn Kürt olmasý da bir þey ifade etmiyor. PKK böyle çatýþmacý ve kutuplaþtýrýcý bir strateji izlemeyi kendisi açýsýndan faydalý görebilir. Peki BDP’ye ne oluyor? BDP de uzun zamandýr çatýþmacý ve ayrýþmacý bir dil kullanýyor. Sanýyorlar ki, toplum birbirinden nefret edip, ‘bu iþ yürümüyor, ayrýlalým bari’ diyecek...
Türkler ile Kürtler gerçekten birbirinden ayrýþabilir mi? Etle týrnak hükmünde olan, iç içe geçen, aralarýnda hiçbir husumet olmayan bu insanlar niçin düþman olsunlar, niçin birbirlerinden kopsunlar? BDP’yi muhabbetle kucaklayýp sýrtýný sývazlayan bazý yazarlar, bu kin ve nefret siyasetini sorgulama gereði hissetmiyorlar. Birçok kiþi ‘duygusal kopuþ var, ayrýlýþ yaklaþýyor’ ateþine odun taþýyor.
Devlet, Kürtlerin bölgesel özerklik talebine ne cevap vereceðini bilemiyormuþ. Devletin çözümden anladýðý, asýl sorunu bir tarafa býrakýp PKK’ya silah býraktýrmakmýþ... Özerlik talebi acaba Kürtlerin mi, BDP’nin mi? Yoksa PKK’nýn mý? PKK bile özerklikten bahsederken Türkiye içinde bir çözüm istediðini iddia ediyor. Oysa BDP, PKK’dan daha þahin, daha iflah olmaz bir dil kullanýyor. En son Selahattin Demirtaþ, “Kürt halkýnýn da bir Kürdistan’ý olmalýdýr. Ama özerk, ama federal, ama baðýmsýz. Bu halkýn devleti yok diye bu zulüm politikalarýný dayatacaksanýz, eksiklik bu ise Kürt halký artýk bu eksikliði tamamlamalý. Kürdün Kürdistan’ý olmalý ki Roboski’nin hesabý sorulabilsin” demiþ. Baðýmsýz devlet projesini savunan ve bunun PKK’nýn silahlý mücadelesiyle gerçekleþeceðine inanan bir siyaset, demokratik olabilir mi?
Demirtaþ, bir de sýkýlmadan ‘Kürtler sizin köleniz deðildir’ diyor. Kürtlere köle kadar bile irade tanýmayan, her türlü baskýyý ve tahakkümü uygulayan sanki PKK deðil... Farklý düþünen Kürtleri ‘devþirme, ajan, hain’ gibi alçakça tabirlerle yaftalayan sanki terör örgütü ve onun gönüllü mankurtlarý deðil...
***
AK Parti hükümeti, Kürt kardeþlerini muhatap alýr, onlarýn sorunlarýnýn çözülmesi için elinden gelen çabayý gösterir. Nitekim bugüne kadar Kürtlere hem demokratik reformlar hem de yatýrýmlar olarak AK Parti kadar hizmet etmiþ bir siyasi hareket yoktur. Ama hükümetin görevi PKK’nýn deli saçmasý projelerini hayata geçirmek, tektipçi-faþist anlayýþýn önünü açmak deðildir. Bugün PKK terörü baþlý baþýna bir büyük bir sorun haline gelmiþtir. Bunu görmezden gelerek bir çözüme ulaþýlamaz.
AK Parti, BDP’nin emir eri deðildir. Siz bozacaksýnýz hükümet yapacak, siz yýkacaksýnýz hükümet tamir edecek, siz sabote edeceksiniz hükümet çözmek için uðraþacak... Hükümet sizin partinizin ve örgütünüzün kölesi mi? AK Parti Türklere de, Kürtlere de hizmetkar olmayý þeref addeder, ama sizin gibileri tatmin etmek gibi bir görevi yoktur.
Varsa bir siyasi gücünüz, kendi siyasi programýnýzý hayata geçirmek için uðraþýrsýnýz. Sizin her istediðinizi, her düþündüðünüzü AK Parti yapacaksa, size ne gerek var?