Baþlýðý “Hulusi Akar” koyunca, akla ister istemez bu ismin mütemmim cüzü olan Özgür Özel geliyor.
Zira ikili arasýnda Meclis’te sert bir tartýþma yaþandý ve yankýlarý devam ediyor.
Özgür Özel kim?
Önce ona bakalým:
CHP’nin grup baþkanvekilidir.
Biraz HDP sempatizanýdýr.
Moda ifadesiyle, çokça “atarlý”dýr ama son tahlilde “kof”tur.
Bu arkadaþ bir vakitler (TBMM Genel Kurul Salonu Baþkanlýk Divaný’ndaki tadilat sýrasýnda) ortaya fýrlamýþ, “Meclis Baþkaný, duvara Arapça yazýlý tablo asýyor... Gericilik...” vs. gibi çirkin ötesi bir açýklama yapmýþtý.
Onun “Arapça yazýlý tablo” deðil, “Âli Ýmran suresinin bir ayeti” olduðu hatýrlatýlmýþtý.
Bu hatýrlatma üzerine þöyle bir kývýrmada bulunmuþtu: “Burada elbette böyle bir tablo kendisi tarafýndan kullanýlabilir ama bunu muhalefet partilerinin bulunduðu bölümün duvarýna dayatmasý kabul edilemez.”
Þunu söylemeye çalýþýyordu Özel: “Tablonun asýldýðý duvarýn arkasýnda muhalefet bölümü var. Meclis Baþkaný duvarýmýzý ayetle taciz ediyor...”
Bunun üzerine (Özgür Özel’in “ayetten duyduðu rahatsýzlýðý” dile getirmesi üzerine) bir hatýrlatmada daha bulunulmuþ ve þöyle denmiþti: “Senin Arapça yazýlý tablo dediðin þey, hat sanatýnýn en güzel örneklerindendir. Ayný tabloyu Atatürk de duvarýna asmýþtý. Ýþte fotoðrafý...”
Bu hatýrlatmadan sonra ne mi olmuþtu?
Ne olacak?
Susmuþtu.
Hat sanatý cahili ve ayet rahatsýzý Özgür Özel derin bir suskunluða bürünmüþtü.
Hulusi Akar, böyle bir adamla tartýþýyor iþte...
Böyle bir adama laf anlatmaya çalýþýyor.
Özgür Özel, “Balyoz, Ergenekon” diye geveleyip, bu davalarýn sorumluluðunu Hulusi Akar’a yýkmaya çalýþýyor ama FETÖ’cülerle ilgili tek lafý yok.
Hulusi Akar o gece (15 Temmuz gecesi) darbecilerin “baþýmýza geç” teklifini kabul etseydi, Özgür Özel’ler ve tank görünce sývýþan tabansýzlar bugün daha saygýlý bir üslup kullanacaklardý, “Sayýn Genelkurmay Baþkanýmýz, iyi ki darbe yaptýnýz, iyi ki Balyoz ve Ergenekon soruþturmalarýna yol verdiniz” diyeceklerdi.
Þimdi darbeye direnenleri suçluyorlar.
Bu tartýþmanýn bir de “öncesi” var tabii...
Daha doðrusu, ikili daha önce de karþý karþýya gelmiþlerdi.
Hatýrlayalým:
Milli Savunma Bakaný Hulusi Akar, Halifax toplantýsýndan sonra BBC’ye bir mülakat vermiþ, BBC muhabirinin cezaevindeki gazetecilerle ilgili sorusu üzerine, “Hiçbiri gazetecilik faaliyetinden dolayý içeride deðil” açýklamasýný yapmýþtý.
Hemen Portakal devreye girmiþti...
Hani, Fransa’daki “iç savaþ” görüntülerine gönderme yaparak, bizimkilerin de sokaða çýkmalarý gerektiðini öðütleyen zat...
Devreye girmiþ ve adamlarý aracýlýðýyla CHP’nin grup baþkanvekili Özgür Özel’e mikrofon uzatmýþtý.
Özgür Özel de, uzatýlan mikrofonun hakkýný (!) vermiþ ve aynen þöyle demiþti: “Geçmiþte ne kadar rezil bir Genelkurmay Baþkanlýðý yaptýysa, o kadar rezil bir bakanlýk yapacaðýnýn iþaretini veriyor...”
Bu söze nasýl mukabelede bulunulur?
Bir baþka ifadeyle, hayatlarýn boyunca “darbeci” hiçbir generale laf söyleyememiþ ama “demokrasilerde ordu hükümetin emrindedir” diyen generallere edilebilecek en aðýr laflarý etmiþ birine ne söylenir?
Esasýnda ne söyleseniz boþ...
Hulusi Akar yine de nezaket göstermiþ, “FETÖ ve PKK aðzýyla þahsýma söylenmiþ haksýz, terbiyesiz, seviyesiz sözleri sahiplerine misliyle iade ediyorum” diyerek, sözün sahibine ait olduðu yeri hatýrlatmýþtý.
O “yer” Özgür Özel’e ve tank görünce tabanlarý yaðlayan genel baþkanýna çok yakýþýyor.
Orada dursunlar ve FETÖ’yle haþrolsunlar!