Hürriyet’in birinci sayfasý

Bugünlerde yaþanan zihin pörsümesinin prototipi olarak alýyorum Hürriyet’in yayýnýný.

Sabah, gazeteleri marketten aldým ve baþladým bakmaya. Önümde Hürriyet’in birinci sayfasý. Manþette “Polis Kapýda” ifadesi var. Kocaman. Baþlýðýn altýnda yine kocaman bir polisli fotoðraf yer alýyor. Bu, benim “sözümona” diye tanýmladýðým akademisyen bildirisini ve onlara karþý baþlatýlan adli sürece yönelik tepkiyi ana gündem olarak belirleme tavrý. Baþlýk ve fotoðraf “tepki”yi de içeriyor. Cumhurbaþkaný ve Baþbakan’ýn akademisyenlere yönelik tepkileri de o kutunun içinde ana baþlýðý besliyor, ABD Büyükelçisi’nin adli sürece yönelik tepkisi de...

Sayfada bir haber daha var, altta, saðda, çok daha küçük bir çerçevenin içinde. “Tabut küçük, acý büyük” baþlýðý ile. Mevlüde Ýrem Çiftçi bebekle, babasý Mehmet Þenol Çiftçi’nin yanyana tabut görüntüleri de verilmiþ. Küçücük. O kutunun içinde daha küçük bir kutucuk halinde “Siirt’te polis þehit” haberi var. Yanýnda da þehit Yalçýn Yamaner’in minik kýzý ile çekilmiþ fotoðrafý. Minicik.

Yazýiþlerine sorsan savunma hazýrdýr: “Bütün haberleri görmüþüz, ne var bunda yadýrganacak?”

Sormak isterim kalblerine: Hadi, yeniden bakýn sayfaya, gerçekten içiniz rahat mý?

O tabutlu fotoðrafýn altýna annenanne Kamile Sönmez’in çýðlýðýný koymuþsunuz. Diyor ki: “Ýrem, ciðerim, kuzum. Yakýþmýyor sana bebeðim. Yanýyor ciðerim, yanýyor. Mehmedim.”

Diyorum ki o yazýiþlerinde hiç mi anne yoktu, hiç mi kadýn yoktu, hiç mi yüreði duygulu baba yoktu? “Bu feryadý, çýðlýðý en tepeye koyalým, manþetin üstüne” diycek hiç mi kalb yoktu?

Onlara sesleniyorum: Bakýn, 18’inci sayfanýzýn neredeyse tamamý, dev baþlýklarla, yürek burkan fotoðraflarla bu acýyý veriyor. 19’uncu sayfada yine manþet olarak Baþbakan Davutoðlu’nun (bana göre yine sözümona) akademisyenlere yönelttiði “Mevlüde’yi nereye koyacaklar?” sorusu var. Orada birilerinin yüreði harekete geçmiþ, böyle olmuþ, birinci sayfayý yaparken kalbinizi unutmuþ, çarpýk bir kampanyaya malzeme olmayý tercih etmiþsiniz.

Bir prototip olarak aldýðýmý söyledim Hürriyet’i.

Týpkýsýnýn aynýsý bir birinci sayfa Zaman’da var. Manþet “Kampüse gözaltý”, altýnda Hürriyet’inkine benzer bir fotoðraf. Sonra kutular içinde haber anonslarý: “Yine akademlisyenleri hedef aldý” Hedef kim? Tabii ki Erdoðan“Demokrasiye yeni bir leke sürüldü.” Ýmza kimin? CHP’li Gürsel Tekin’in.  Sonra Hukukçular’dan, Avrupa Konseyi’nden, ABD’den tepkiler... Vurun Türkiye’ye!  

Zaman, Gülen Caimasý adýna yerini belirlemiþ: Sözümona akademisyenlerin yaný.

Peki Küçük Ýrem nerede? O da týpký Hürriyet’inki gibi altta, küçücük fotoðraflý, küçücük bir kutucuk halinde: “Tabutu küçük acýsý büyük”  baþlýðý altýnda. Zaman, iç sayfalarda Hürriyet’ten daha kötü.

Cumhurbaþkaný Erdoðan, halkýn içindeki öfkeyi yansýtýyor. Sözleri onun birebir tercümesi. Þu sýralar Türkiye insanýnýn yüreðindeki yangýný görmek isteyen Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn sözlerine yansýyan öfkeyi okuyabilir.

Baþbakan Davutoðlu ise, dünyanýn ve tabii içerdeki aymazlarýn aklýna hitap etmeye, hatta bizzat o bildiriyi imzalayanlarýn aklýna hitap etmeye çalýþýyor:

“Arkadaþ, diyor, akademisyenliði geçtim, insansan bu bildiriyi, Ýrem’in anneannesinin gözünün içine bakarak oku.”

Diyor ki: Yeniden okursan belki “yanýlmýþým” der imzaný geri çekersin.

Diyor ki: O bildiride PKK cinayetinden tek kelime bahsedilmemiþ. Doðu - Güneydoðu’da olan bitenin “objektif gerçekliði” bu mu? “Kürtlere yönelik devlet katliamý mý var orada? Katledildiði söylenen bölge halklarý kim? Bilinçli sürgüne gönderilen halklar kim?”

Diyor ki: “Soyut bir akademisyen kimliði arkasýna sýðýnýp gerçekleri, hele oradaki terör örgütü cinayetlerini perdelemek akademisyene, insana yakýþýr mý?

ABD Büyükelçisi de maydanoz olmuþ bu akademisyen iþine.

Sormak lazým ona:

Sizin oralarda Dünya Ticaret Merkezini bombalayanlarý unutup ABD güvenlik güçlerini katliam yapmakla suçlayan bir akademisyen bildirisi olur muydu?

Ýrem’in acýsýný duyanlarla, bütün o acýlarý görmezden gelip, PKK terörünü kamufle eden bir bildiriden yola çýkýp sahte bir “düþünce ve akademi özgürlüðü” kampanyasý yürütenler arasýndaki gerilimi yaþýyor Türkiye. Medyaya yansýyan ve medyanýn da yer aldýðý buradaki bir saflaþmayý ibretle izliyoruz.