Giyiminden hoþlanmadýðý genç kýza “uçan tekme” atan magandayla ilgili “mutlu geliþme”yi ben de herkes gibi basýndan okudum.
Salýverilmiþti.
Ýstek üzerine yeniden tutuklanmýþ.
Bekir Bozdað’a yumruk atan militan tutuklanmadý, görev baþýndaki polisi tokatlayan HDP’li Sabahat Tuncel (dokunulmazlýðý bulunmuyordu) tutuklanmadý ama medyanýn baskýsýna direnemeyen savcý, uçan tekmeci hakkýnda tutuklama kararý çýkarttý. (Bence de tutuklansýn, hatta beter olsun ama mesele sadece “standartsýzlýk” deðil. Mesele daha baþka... Birazdan deðineceðim.)
Bir konudaki cehaletimi mazur görmenizi rica ediyorum.
Bu nevi “üçüncü sayfa” haberleri pek dikkatimi çekmiyor. Bir diðer ifadeyle, zamanýnda uyanamýyorum. Ýþ olup bittikten sonra haberdar olabiliyorum ancak.
Hakkýnda onlarca yazarýn (hiç abartmýyorum, rakamý düþük tuttuðumu bile söyleyebilirsiniz) yüzlerce yazý yazdýðý, binlerce haberin yapýldýðý tekmeleme olayýný, baþlangýçta, ideolojik arka planý da olan bir olay olarak düþünüyordum. “Bir magandaya gösterilen orantýsýz tepkinin nedeni, olsa olsa, budur” diyordum.
Beni düþünceye iten, Hürriyet gazetesi yazarý Ahmet Hakan Coþkun’un þu ifadeleri oldu (yazar, tekmecinin niçin serbest býrakýldýðýn iliþkin fikir yürütüyor): “Tekmeci, ‘Ýslam hukukunu uyguladým, sýkýntý yok yani’ deyince, nöbetçi savcý, ‘O zaman hoþ geldin IÞÝD kafasý, hadi þimdi de güle güle’ diyerek mi serbest býraktý bu zorba cahili?”
Bu satýrlarý okuduðunuzda, mahut zorba cahilin, “din düþüncesiyle” bu çirkin tekmeleme olayýna kalkýþtýðýný düþünüyorsunuz.
Ben böyle düþünmüþtüm.
Deðilmiþ.
Zorba cahilin ideolojik bir mensubiyeti bulunmuyormuþ. Ya da en azýndan, varsa da, biz bilmiyoruz.
Baðlý bulunduðu siyasi bir parti, devam ettiði bir vakýf, dernek, lokal, “düþünce kulübü” de yokmuþ. Varsa da, iþin bu kýsmýný da bilmiyoruz
Bildiðimiz ve binlerce benzerini sokakta, parkta, belediye otobüsünde, gazetemizde, holdingimizde, mahallemizde, Baðcýlar’ýmýzda, Niþantaþý’mýzda gördüðümüz yurdum insanlarýndan biriymiþ.
Ýlle bir aidiyete yerleþtireceksek, “Abazanlar kulübüne mensup” diyebiliriz. Çünkü eylem, oluþ itibariyle, bir “Abazan eylemini” çaðrýþtýrýyor.
Fakat ilginçtir, tekmeleme olayýný eleþtirenler (laik, seküler mahallemizin sakinleri bunlar) meseleyi “yaþam biçimi tercihi” ve daha da genelleþtirerek söylersek, “inanç tercihleri” noktasýnda ele aldýlar ve eylemin bir “inanç saldýrýsý” olduðunu anýþtýran ifadeler kullandýlar. Bol bol da gönderme yaptýlar tabii... Mesela, yukarýda ifadelerine baþvurduðum Hürriyet gazetesi yazarý, utanmadan þu satýrlarý yazabildi: “Biri çýkýp da kadýnýn kahkahasýný filan diline doladý ya, biraz da iþte onun ve onun gibilerin baþlattýðý atmosferin etkisidir kadýna yönelik þiddet, tekmeler falan...”
Hürriyet yazarýnýn, “biri” diye kodladýðý kiþi, eski Meclis Baþkaný ve Baþbakan Yardýmcýsý Bülent Arýnç.
Mahallesinden öç almak ve muarýzlarýna laf sokmak için, basit bir “maganda eylemini” bile kullanýyor utanmaz adam... Adeta sinekten yað çýkarýyor.
Mesele “kadýna þiddet”se, bu ülkede yaþayan kadýnlarýn önemlice bir kesimi kýyafet ve inanç tercihlerinden dolayý yýllarca horlandý, aþaðýlandý, þiddete maruz kaldý. Þiddet, zamana ve konjonktüre göre deðiþkenlik göstererek (azalarak ya da çoðalarak) hâlâ devam ediyor...
Laik ve seküler mahallenizin “okumuþ tekmecileri” bu motivasyonu nerden aldýlar, alýyorlar?
Daha dün, gazeteniz Hürriyet, Beþiktaþlý futbolcu Tosiç’in karýsýyla ilgili, yanýnda “þerefsizlik” sözcüðünün bile hafif kalacaðý çok çirkin, çok rezil, çok aþaðýlýk bir habere (bir “caps”e) imza attý.
Öyle bir caps ki, ‘þiddet’ var, ‘kadýný aþaðýlama’ var, ‘namusa tasallut’ var, ‘mahremiyetin ihlali’ var, ‘tekmecilik’ var.
Peki, siz nerden alýyorsunuz bu motivasyonu?
Dahasý, “Tekmecilere geçit yok” diye yazarken utanmýyor musunuz?