Hüseyin Yayman: 65. Hükümet 2183 yılında kurulmalıydı

SORUN ÇÖZEN DEĞİL SORUN ÜRETEN BİR SİSTEM

Gazi Üniversitesinde Türk siyasal hayatı ve Türk idare tarihi dersleri verirken “akil insan” olan ve siyasete geçen Hüseyin Yayman AK Parti’nin önce mutfağında sonra vitrininde bulundu. İstanbul milletvekili oldu. Şuan Kültür ve Turizm Bakan yardımcısı olarak görev yapıyor. Son kitabı “Devlet Reformu ve Başkanlık Sistemi” adıyla çıkan Yayman ile eski sistemin sorunlarını, yeni sistemin imkanlarını konuştuk.  Yayman’a göre “Türkiye’nin 2023 ve 2071 hedeflerine varabilmesi için bürokratik oligarşinin sonlandırılması gerek. Özel sektörün önünün sonuna kadar açılması, kırtasiyeciliğin azaltılması ve hızlı karar alınması lazım. 17 nisan sonrası muhakkak topyekün bir devlet reformu yapılmalı. ‘Bürokratik Cumhuriyeti, Demokratik Cumhuriyete’ dönüştürmemiz gerekiyor. Devletin karar alma mekanizması yeniden yapılandırılmalı ve hızlı, etkin bir yönetim anlayışı getirilmelidir.”

YAYMAN: Cumhuriyetimizin 93. yılındayız. Binali Yıldırım 65. Başbakan. Normal şartlarda 65. Hükümetin 2183’de kurulması gerekiyordu. 15 ayda bir hükümet kurulmuş. Bu sistem doğası gereği istikrarsızlık üretiyor.

Türkiye’de sistem tartışmaları 50 yıl geriye gidiyor. Ne olmuştur da bu kadar elzem görünen bir değişiklik şimdiye kadar realize edilememiştir? 

Bu tartışmanın 50 yıllık bir geçmişi ve uzun bir hikayesi var. Erbakan, Türkeş, Demirel, Özal, Yazıcıoğlu, Erdoğan ‘Bu sistem değişmeli’ dedi. Merkez sağın tüm liderleri parlamenter sistemin değişmesini istediler. Başkanlık sistemini savundular ama yapamadılar. Çünkü büyük dönüşümler, büyük siyasi irade ve kararlılık gerektirir. Fransa’da De Gaulle, Almanya’da Helmuth Kohl, ABD’de Reagen, İngiltere’de Thaetcer gibi. 

BÜYÜK DÖNÜŞÜMLER BÜYÜK LİDERLERLE OLUR 

Peki ya Türkiye?

Türkiye’nin reform hafızası var. Yarım asırdır bu mesele konuşuluyor. Ancak politik kararlılık olmadığı için hayata geçirilemedi. Erdoğan, bu büyük dönüşümü yapacak büyük liderdir. Çünkü büyük dönüşümler büyük liderlerle olur.

Özal, Demirel, Türkeş, Erbakan parlamenter sistemin bizde başarılı olmadığını, başkanlık sisteminin daha iyi olacağını söylemişler... Ama neye dayanarak? 

Onların ortak bir hikayesi var. Hepsi çevreden gelen liderler. Demirel’le ilgili tartışmaları bir kenara bırakalım. Bu isimler milletin adamları. Hepsi romantik Türkiye milliyetçisi. Güçlü Türkiye, kalkınma, yol, köprü denince heyecanlanıyorlar. Sadece parti genel başkanı değil aynı zamanda bir hareketin lideri onlar. Siyasetin her noktasında bulunmuşlar. Devletin derinlerinde nasıl bir vesayet sistemi olduğunu biliyorlar. Devletin hızlı karar alamadığını ve etkin bir yönetim anlayışına sahip olmadığını yaşayarak öğrenmişler. Daha doğrusu Sovyetik bir devlet modeli olduğunu ve bunun değişmesini istiyorlar her biri.

“TÜRKİYE TAKE OFF’DA, BU UÇAK KALKMALI”

Bu sistem değişmeli derken argümanları neler? 

Özal’dan Türkeş’e, Demirel’den Erbakan’a ortak paydaları aynı. “Büyük Türkiye, Güçlü Ülke”. Parlamenter sistemin iki başlılık yarattığını ve tek’e indirmesini savunuyorlar. Demirel 1965’te Büyük Türkiye tezini meydanlarda dile getiriyor. Türkiye ‘Take Off’ta bu uçak kalkmalı diyor. Erbakan 1969’da Türkiye’nin kurtuluşunun başkanlık modelinde olduğunu partisinin programına yazıyor. Türkeş, bu konuyla ilgili kitap yazıyor. Özal’ı söylemiyorum bile. 

ÖZAL’DAN TÜRKEŞ’E, DEMİREL’DEN ERBAKAN’A 

Özal, Demirel, Türkeş, Erbakan, Muhsin Yazıcıoğlu… hepsi de merkez sağ siyasi geleneğin liderleri. Bunun nasıl bir anlamı var? 

Simgesel bir anlamı var. Hayalleri; Güçlü Türkiye. Sağ, icraat yaptığı için hızlı karar alabilen, istikrarlı bir ülke istiyor. Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık makamının iki başlılık yarattığını düşünüyorlar. 

CHP’den bir isim yapıyor mu hiç sistem eleştirisi? 

Ecevit 1969 bütçe konuşmasında ‘Bu düzen değişmelidir’ diyor. Daha ileri gidiyor ‘Toprak işleyenin, su kullananın’ diyor. Bu ona 1973’te CHP genel başkanlığını getirdi. 

Parlamenter sistem neden işlemedi Türkiye’de? 

Türklerin kültürüne uygun değil. Her dönemde iki başlılık yaratıyor. Cumhurbaşkanlığı üzerinden vesayeti doğuruyor. Cumhurbaşkanı Evren, Başbakan Özal arasında sorun oldu. Sonra Özal, Cumhurbaşkanı oldu, Başbakan Demirel’le arasında problem yaşandı. Özal’la Mesut Yılmaz arasında sorun yaşandı. Bilinmez ama Akbulut’u Özal atadı ama onunla da sorun çıktı. Özal vefat etti, Demirel Cumhurbaşkanı oldu. Cumhurbaşkanı Demirel’le Başbakan Çiller, Demirel’le Başbakan Erbakan arasında sorun çıktı. Sezer’i Ecevit Cumhurbaşkanlığına önerdi. Bu defa Sezer ile Ecevit arasında sorun çıktı. Sezer ile Başbakan Gül arasında, Sezer ile Başbakan Erdoğan arasında sorun çıktı. Son tahlilde bu parlamenter sistem Türkiye’de sorun çözen değil, sorun üreten bir sistem.

CHP’NİN GENLERİNDE TANDOĞANİZM VAR

CHP’nin önerilen sisteme yönelik karşıtlığını nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Muhalefet kara propaganda yürütüyor. Açıkca yalan söylüyor, çarpıtıyorlar. Sistem değişikliğinin bir hafızası var. Velev ki Özal Başkanlık sistemini savunmakla hata yaptı. Demirel doğru söylemedi. Türkeş, bilemedi. Sonuçta sağın tüm liderleri bu modeli istedi. Yalan rüzgarı gibi bir kampanyaları var. Yalanı, doğruymuş gibi anlatıyorlar. Milletimizin aklını hafife alıyorlar. Mumları 16 Nisan akşamı sönecek. CHP’nin siyasi genlerinde Tandoğanizm var. Bu memlelekte Başkanlık gelecekse onu da biz getiririz anlayışı hakim. Erdoğan’ın ve çevrenin sistem değişkiliğine gitmesini içlerine sindiremiyorlar. CHP millete güvenmediği için tam 67 yıldır, 18 genel seçimde birkez olsun tek başına halkın oyuyla tek başına iktidara gelemedi. 

PKK VE HDP’NIN HAYIR’I KÜRTLERİ ETKİLEMEZ 

HDP “seni başkan yaptırmayacağız” çıkışını iki yıl önce PKK-FETÖ’nün diktatör-yezit karakampanyasının ardından yapmıştı. Terör örgütleri ve bağlı oldukları istihbarat ağları açısından bakılınca bunun anlamı nedir?

Bugünden bakıldığında Türkiye’ye karşı açık bir kumpasın olduğunu görüyoruz. Burada şu hususun altını çizmekte fayda var. Hedef Tayyip Erdoğan değil, büyüyen ve güçlenen Türkiye’dir. Dünya beşten büyüktür diyen Türkiye’yi istemiyorlar. 

HDP’nin yeri neresi?  

Bunu tarih yazacak. HDP’nin tutumuyla Kürtlerin tavrını ayrı tutmak lazım. PKK’nın çukur siyaseti bölgedeki toplumsal ve politik dengeleri kökünden değiştirdi. HDP ve PKK açık bir hayır kampanyası yürütüyorlar. Ancak özellikle Batı illerinde yaşayan Kürtlerin Cumhurbaşkanlığı sistemini destekleyeceklerini düşünüyorum.

BİLANÇO ÇOK AĞIR BU DÜZEN DEĞİŞMELİ

Mevcut parlamenter sistem neden çalışmıyor?

Cumhuriyetin 93. yılındayız. Binali Bey 65. Başbakan. Normal şartlarda 65. Hükümetin 2183 yılında kurulması gerekiyordu. 15 aya bir hükümet düşüyor. Bu sistem doğası gereği istikrarsızlık üretiyor. Türk demokrasi tarihi darbeler tarihidir.  Her on yılda bir darbe oldu bakın. Başbakan ve bakanlar idam edildi. 1950’den beri 67 yılda 6 darbe, sayısız darbe girişimi yaşandı. Bu sistemin sicili bozuk. 1950-2002 arası istikrarsızlıkla geçti. Ülke 70 sente muhtaç oldu. Toplum ve siyasette kardeş kavgası oldu. 1980’de 115 tur oylamaya rağmen cumhurbaşkanı seçilemedi, ülke 5 ay Cumhurbaşkansız kaldı. IMF ile 19 defa stanby anlaşması imzalandı. 500 milyar dolar kaybettik. Devlet sistemi çöktü. Bu bilançoya bakıyor ve ‘düzen değişmeli’ diyoruz.

YENİ SİSTEM VATANDAŞA HUZUR VE ZENGİNLİK GETİRECEK

Cumhurbaşkanlığı sisteminin faydası ne olacak?

Mevcut sistem melez bir sistem. Anayasanın 104. Maddesinde sıralanan Cumhurbaşkanının görevlerine 2007’de  yapılan değişiklikle Cumhurbaşkanın halk oyuyla seçilmesi eklenince fiilen yarı başkanlık modeline geçildi. Yani CHP’nin savunduğu sistem zaten parlamenter sistem değil. Öncelikle koalisyonlar dönemi sona erecek. Koalisyonlar olmayınca ekonomik kriz yaşanmayacak. Ekonomik kriz yaşanmayınca toplumsal kriz yaşanmayacak. Toplumsal kriz yaşanmayınca darbelere, muhtıralara kapı aralayan politik zemin olmayacak. Darbe ve muhtıra dönemi son bulacak.

Bunun İskenderun’daki veya Aksaray’daki vatandaşımıza getirisi ne olacak?

Türkiye’de tüm büyük yatırımlar güçlü tek parti iktidarlarında yapıldı. GAP, Birinci Köprü, Nazilli Basma Fabrikası, Alpullu Şeker Fabrikası, Üçüncü Köprü, Üçüncü havalimanı, otoyolar, hızlı tren ve tüm kamu yatırım kararları. Özal’dan sonra 1991-2002 arasında 11 yılda 9 hükümet kurulup dağılmasaydı, 2000’lerde kişi başına düşen milli gelir 10 bin dolar, 2017’de q20 bin dolar olacaktı.Bunun vatandaşımıza yansıması daha fazla zenginlik olacaktı. Koalisyon hükümetleri pazarlık masasına kamu bankalarını paylaşarak oturdu. Kamu kaynakları partilililere dağıtıldı. 1950-2002 yılları arasında 19 defa standby imzalandı. Yani her 2 yılda bir hazinemiz iflas etti. 

Yeni sistem tüm bu sorunları çözecek mi?

Bir anda değil. Ama çözülmesi için bir zemin hazırlayacak. Türkiye’nin sorunları yapısal. Ancak güçlü liderlerle çözülür. Cumhurbaşkanlığı sistemi işte bunu sağlayacak.

Sandık öngörünüz ne? 

Ben iyimserim. Hayatta daima iyimserler kazanır. Milletimize güveniyorum. 

Hayırcı Saadet Erbakan’a ihanet

Saadet Partisi Erbakan’ın partilerini kapatanlarla aynı safta şu anda. Siyaset-vesayet ilişkisi açısından neyin sapmasıdır bu?  

Saadet Partisi kendini, tarihini ve tabanını inkar edercesine Hayır cephesinde yer alıyor. İşte tam da parlamenter sistemin sorunu budur. Bu tercih SP’nin kodlarıyla oynandığını ve Erbakan çizgisine ihanet ettiğini ortaya koyuyor. SP tabanı azıcık düşünsün MNP’yi, MSP’yi, RP’yi, FP’yi kim kapattı?   Neden kapattı?

Tarih Devlet Bahçeli’yi yazacak  

Tarih, Devlet Bahçeli’nin 11 Ekim 2016 Grup toplantısındaki konuşmasını unutmayacak. Bu konu milletin önüne geldiyse Bahçeli’nin ‘Önce Milletim’ demesiyle geldi. İnsan yaşarken tarihin öznesi olduğunu bilemez. Bahçeli’yi tarih ülkenin hikayesini değiştiren lider olarak yazacak. MHP tabanı Bağbuğ Türkeş’in 9 Işık’ta ne yazdığını iyi bilir. ‘Mevzubahis vatansa, gerisi teferruattır’ diyen bir kitledir. Türk İslam Ülkücüleri 15 temmuz tehdit ve risklerini görerek davranacaktır.