24 Aralýk gününü, Katolik Hristiyan dünyasý, Hz. Îsâ Mesih aleyhisselâm'ýn dünyaya geliþ günü (Weihnachten / Christmas / Noël) olarak kutlar. Ortodoks Hristiyanlar ise, 7 Ocak olarak kutlarlar o günü. Bu gibi farklýlýklar, sýrf, ayrýþan taraflarýnýn kendilerine böyle teferruat ayrýlýklarýndan bile güç arama çabalarý olarak anlaþýlabilir.
Hz. Peygamber(S)'in velâdet günü olarak, Müslümanlarýn büyük bir kýsmý, 12 Rebiulevvel'i, Caferî mezhebinden olan Müslümanlar da 17 Rebiulevvel'i esas almýyorlar mý?
2000 yýl öncelere aid bir belirlemenin o kadar net olmamasý da tabiîdir. Hz. Mûsa aleyhisselâm'ýn doðum günü ve hattâ mezarýnýn nerede olduðu da bilinmiyor.
Putkýranlarýn pîri olarak kabul edilen Hz. Ýbrahim aleyhisselâm hakkýnda da, deðiþik mekânlar gösteriliyor.
(1 Ocak'ýn yýlbaþý olarak kullanýlmasý da Gregoryan takvimin hesaplamasýna uygun düþmesi ve amma, yine Hz. Ýsâ'nýn milâdý olarak kabul edilmesiyle ilgilidir.)
*
Hz. Îsâ'nýn velâdet gününü hatýrlamak da þunun için de önemli.
Mübarek Ramazan aylarýna ve hattâ Ramazan ve Kurban Bayramlarýna eriþildiðinde geldiðinde Amerikan Baþkaný veya Papa'nýn kutlama mesajý yayýnlamasý bile, hangi niyetle olursa olsun, bizi rahatsýz etmez.
Ve bizim en üst sorumlularýmýz da, Yahudilerin Hanuka ve diðer bayramlarýnda kutlama mesajý yayýnlýyorlar. Ama, yýlbaþý veya yeni yýl kutlamasý olarak deðil de sýrf Hz. Ýsâ Mesih aleyhisselâm'ýn veladet yýldönümü için kutlama mesajý gönderiyorlar mý bilmiyorum.
Kendi inancýna güvenen kimse, bu gibi kutlamalarýn, Hz. Ýsâ'nýn yoluna baðlý olduklarý söyleyip onunla ilgisi hemen hemen hiç kalmamýþ olanlara bir etkisinin olmayacaðýnýn idrakinde olabilir elbette. Amma, meselemiz onlara sahte bir tebessüm göstermek deðil; enbiyaullah'ýn dünyaya gönderiliþ günlerini kutlayanlara, o yüce þahsiyetlerin gerçek takipçileri olduðumuzu hatýrlatmaktýr. Ayrýca bundan dolayý onlarýn kalbleri de bize ýsýnýrsa, bundan da çekinmeyiz.
Nitekim, 1990'lý yýllarda Papalýk makamýnda bulunan Papa 2. Jean Paul, 'Kur'an'da Hz. Ýbrahim, Hz. Meryem ve Hz. Ýsâ için kullanýlan ifadelerden derin bir manev'i haz aldýðýný, Kurân'a saygý duyduðunu' söylerdi.
Yine bu vesileyle hatýrlayalým.
Bosna Katliâmý'nýn Hristiyan Avrupa'nýn gözleri önünde en kanlý þekilde cereyan ettiði, 250 bine yakýn insanýn, sýrf Müslüman olduklarý için en barbarca þekilde katledildikleri 1992-97'lerde (Bilge Kral deðil) Bilge Müslüman Aliya Ýzzet Begoviç'e, 'Bosna'yý, Müslümanlar, Katolik Hýrvatlar ve Ortodoks Sýrblar için üçe bölelim, herkes kendi bölgesinde yaþasýn' teklifi yapýldýðýnda, (merhûm) Aliya, 'Hayýr, biz Bosna'da, Hristiyan, Yahudi ve diðer gayrimüslimlerce asýrlarca, birlikte barýþ içinde yaþadýk, yine öyle yaþayacaðýz!' demiþti.
Ýstanbul baþta olmak üzere bütün Müslüman coðrafyalarýnda da asýrlarca öyle olduðu gibi, hâlen de öyle deðil mi?
Bu yüce gönüllülüðü Avrupa'nýn dinle pek ilgisi olmayan ve kendilerini Avrupa'nýn en özgürlükçü gösteren ülkelerinde halklarýnda bile, Hristiyan kültüründen devþirdikleri Ýslâm düþmanlýðý hasebiyle göremeyiz. Ama, onlar bizim öðretmenimiz deðil.
Evet, Müslümanlar, bütün enbiyaullah'ýn, ilâhî Peygamberlerin hepsini de, Ýslâm Peygamberleri olarak cân-u gönülden sahiblenirler, inançlarýnýn temel ilkesi olarak.
*
Ama, geçmiþten, ecdadýmýzdan gelen ne güzel bir kültürümüz vardý ki, bunlarýn çoðunu unuttuk.
Hz. Âdem'i, 'Âdem Safiyullah', (Allah tarafýndan seçilmiþ),
Hz. Ýbrâhîm'i, 'Ýbrahîm Khalilullah/ Khalil-ur'Rahman, (Allah'ýn dostu/Rahman'ýn dostu),
Hz. Mûsa'yý 'Mûsa Kelimullah', (Allah'la konuþan),
Hz Îsâ'yý, 'Îsâ Rûhullah', (Allah'ýn rûhu),
Hz. Peygamber'i de, 'Muhammed Habibullah...' (Allah'ýn sevdiði) olarak anar idik.
Þimdi, nicelerimiz, Hz. Peygamber (S)'i bu sýfatlýyla anarýz, ama, diðer 'enbiyâullah /ilâhî Peygamberler' konusunda neredeyse büyük çapta bir lâkaydlýk (ilgisizlik) göze çarpýyor.
Halbuki, biz inancýmýzýn sýnýrlarýnýn en net þekilde formüle edildiði 'amentü'de, 'Amentü billâhi ve melaike ve kutubihi ve Rusûlihi. (...)' (Allah'a ve meleklerine, Kitab'larýna, Resullerine...) diye baþlayan inanç formülümüz, (ve her yatsý namazý sonrasýnda okunmasý sünnet olan ve 'Âmenerresuli bimâ unzile... ' diye baþlayan) Bakara Sûresi'nin 285'inci âyetinde belirtilen -meâlen-,
'(...) (Müminlerin) Her biri, Allah'a, Melek'lerine, Kitab'larýna, Peygamber'lerine iman ettiler. 'Allah'ýn peygamberlerinden hiç biri arasýnda ayýrým yapmayýz. Ýþittik, itaat ettik. (...) dediler.' þeklindeki ölçüye ne kadar riayet ediyoruz ve bugün hayatýmýzda yerini buluyor mu?
Bazýlarýnýn, bu konuda, 'Ancak, lâkin. Onlarýn bugünkü baðlýlarý neredeler? ' gibi tereddütlü cümleler kurduklarý görülüyor. Halbuki, önceki ilahî Peygamberlerin ümmetlerinin yoldan çýkmalarý üzerine, Allah'ýn dini Ýslam, Hz. Peygamber eliyle bir kez daha teyid olunmuþ ve amma, Enbiyaullah'ý tekrim ile anan Kur'an-ý Mûbîn gönderilmiþti.
Enbiyaullah, insaniyet için bütün zamanlarda bir meþ'ale hükmündedir. Bu cümleden olmak üzere, Hz. Ýsâ Mesih aleyhisselam'ýn bu -muhtemel- velâdet gününde, hepimize ve ümmetinin sapkýnlýðý yüzünden tarihin en büyük mazlumlarýndan biri durumunda olan o Yüce Peygamber'e baðlý olduklarýný iddia edenlere de -idraklerinin açýlmasý duasýyla-, tebrikler sunuyorum.
*