Bugün 10 Muharrem 1437. Acılarımızın yenilendiği gün.
10 Muharrem Hz. Adem’in tevbesinin kabul edildiği, Hz. Nuh’un gemisinin karayı bulduğu, Hz. İbrahim’in Nemrud’un ateşinden kurtulduğu, Hz. Musa’nın kavmini Firavun’un şerrinden kurtardığı, Hz. Yunus’un balığın karnından kurtulduğu gün olduğu rivayet edilir.
Peygamberimiz (sav) Medine’ye hicret ettikten sonra orada yaşayan Yahudilerin oruçlu olduklarını öğrendi. Bunun ne orucu olduğunu sordu. Yahudiler “Bugün Allah’ın Musa’yı düşmanlarından kurtardığı, Firavun’u boğdurduğu gün. Hz. Musa, şükür olarak bugün oruç tutmuştur” dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz de “Biz, Musa’nın sünnetini ihyaya sizden daha çok yakın ve hak sahibiyiz” buyurdu. O gün oruç tuttu ve tutulmasını da emretti.
Ertesi sene Ramazan orucu farz kılınınca Muharrem orucu da sünnet olarak kaldı.
***
Bizim toplumumuzda Muharrem ve aşure denince akla ilk gelen Hz. Hüseyin Efendimizin Kerbala’da şehid edilmesidir.
Hz. Hüseyin bir gün pazarda kendisini tanımayan bir esnaf ile pazarlık yapar. Bunu gören biri esnafa Hz. Hüseyin’in peygamber torunu olduğunu hatırlatır. Esnaf Hz. Hüseyin’in almak istediği malı ona hediye etmek ister. Hz. Hüseyin “Ben Hz. Peygambere olan yakınlığımı dünya malı ile değişemem” cevabını verir ve dini ticarete alet etmeme dersi vererek malı parasını ödeyerek alır.
Dini istismardan bu kadar sakınan ve dünyaya zerre kadar ehemmiyet vermeyen Hz. Hüseyin Kerbela’ya dünya mevkii için değil haksızlık karşısında direnmek için gider.
Hicretin 61. senesinde 10 Muharrem’de Kerbela’da Hz. Hüseyin’le birlikte çoğu ehl-i beyt’ten 70 kişi şehid olmuştur.
Yaşanan acı, bütün Müslümanların ortak acısıdır.
10 Muharrem Hz. Hüseyin’in asil duruşu ve onurlu mücadelesinin müminlerin gönüllerinde taht kurduğu gündür.
***
Kerbela dersler ve ibretler alacağımız acı bir olaydır.
İlk ders, “Hz. Hüseyin’in uğruna can verdiği adalet ve merhameti iyi anlamaktır.”
İkinci ders, “Kerbela’dan bir ayrılık gayrılık değil bir birlik beraberlik ve kardeşlik çıkarmaktır.”
Üçüncü ders, “Kerbala haksızlık karşısında direnmenin adıdır.”
Dördünce ders, “Mümin her nerede olursa olsun, zalime karşı mazlumun yanında olmalıdır.”
***
Son sözü Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez söylesin. Diyor ki başkan:
“Bugün bizlere düşen, kalbimizi, zihnimizi ve ilişkilerimizi yeniden gözden geçirmektir.
Bugün yeni Kerbelâlar yaşamamak için daha çok anlayışa, daha fazla sekinete, daha derin ferasete ihtiyacımız vardır.
Her türlü kutuplaşmayı bir tarafa bırakarak kardeşlerimize gönüllerimizi açmalı, daha sıkı kenetlenmeliyiz.
Tarih boyunca mazlumların umudu olmuş aziz milletimizi bölmeye, aramıza tefrika sokmaya, fesadı körüklemeye çalışan şer odaklarını bertaraf etmeli, kardeşlik misakımızı yenilemeliyiz.
Şimdi ortak değerlerimizi yüceltme, Hz. Aliyyü’l-Murteza’nın ifadesiyle hilkatte eş, dinde kardeş olduğumuzu bir kez daha tüm dünyaya ilan etme zamanıdır.
Şimdi Hüseynî bir tavır ortaya koyarak, zulmü besleyen ve şiddeti körükleyenlere dur deme zamanıdır.”